Haldun Solmaztürk
İliç: O liç yığınının altında kalan devlettir.!
Bu olayın İliç’te meydana gelmesi de garip bir tesadüf—ama kaza değil…!
Altın cevheri, önce sıvı kimyasallar kullanılarak çözeltiye alınıyor, sonra diğer metallerden ayrıştırılıp saflaştırılıyor. Erzincan’da olan, kullanılmış olan liç yığınının kayması ve akması…
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) bir taraftan çevrenin korunması diğer taraftan bu tür kazaların önlenmesine yönelik temel bir tedbir ama uygulaması tam anlamıyla ‘AKP usulü’…
ÇED’den Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sorumlu; sekiz yıldan beri Mehmet Özhaseki ile Murat Kurum arasında el değiştiriyor—başka ‘liyakat’ sahibi adam bulamıyorlar.!
Özhaseki, dönemin Başbakanı—Türkçeye hakimiyetiyle tanınan—Binali Yıldırım hükümetinde ‘çevre’ bakanıydı. 2019 yerel seçimlerine giderken, dünya tarihinin en büyük ‘çevre’ ihanetini planladılar, kanunlaştırdılar ve uygulamasını da Kurum’a bıraktılar.
31 Aralık 2017’den önce yapılmış imara aykırı ya da ruhsatsız tüm yapılara—Boğazici Sahil Şeridi, İstanbul Tarihi Yarımada, Gelibolu Tarihi Alanı hariç—yapı kayıt belgesi verildi.
Kurum bu büyük işin içinden ‘fevkaladenin fevkinde’ bir başarıyla çıktı.!
Bir ayda 2 milyonun üzerinde vatandaş ‘barıştan’ yararlanmak için müracaat etti,
Bakan Bey’e göre “Bu ilgi böyle oldukça, iskan sorunu olan vatandaş kalmayacaktı”.
Gerçekten de iskan sorunu (!) olan vatandaş kalmadı—hepsine iskan verildi.
Bu arada ‘tasavvuf’ uzmanı bir diyanetçiyi AFAD Afetlere Müdahale Genel Müdürü atamışlardı.
Sonuçta, 6 Şubat depremlerinde 650,000 bina yıkıldı, ciddi hasar aldı, 53 bini aşkın insanımız hayatını kaybetti.
Bu tarihi başarının mimarlarından biri—hâlâ—Cumhurbaşkanı, diğeri halen bakan, bir diğeri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı…
Dönemin ‘bilge’ başbakanı ise dünya Türklerinin ‘aksakalı’ oldu.!
Seçim sıtmasına tutulan muhteremlere sorarsanız o ‘imar affı’ değil, sadece imar barışıymış…!
Cumhurbaşkanı, bir taraftan muhalefet partilerinden seçilen belediye başkanlarını, “Şehirlerin depreme dayanıklı hale getirilmesine önem vermediler” diye suçluyor, öte yandan “Bu sürecin bize hatırlattığı en önemli husus depreme dayanıklı binalar yapmamız gerektiğidir” diyor.
Yani muhalefeti ‘şehirleri depreme dayanaklı hale getirmemekle’ suçlarken kendisinin bunun ancak şimdi—yirmi yıl sonra ve depremde binlerce insan öldükten sonra—farkına vardığını ikrar ediyor.
Metin yazarları da iyice sapıttılar artık.!
Hatay’daki “Bir gerçeği, şu anda sizlere söylüyorum” itirafıyla başlayan süreç İliç’te 2014’ten beri faaliyette olan madendeki bu felaketle eş zamanlı gelişti.
“Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa [belediye başkanı iktidar partisinden olmazsa] o şehre herhangi bir şey gelmez-miş”.! “Hatay'a geldi mi?” diye sorarken aslında “İşte bakın gördünüz, bir şey gelmedi, gelmez.!” demeye getiriyor.
Kendini kontrol edemeyip—metnin dışına çıkıp—böyle bir hata yapınca konuşma metnine sözde düzeltme cümleleri koydular.
Tekirdağ’da, “Şimdi birileri çıkmış, işbirliğinin önemine [a.b.] işaret ettiğimiz ifadelerin üzerinde tepiniyor. Halbuki biz tüm belediyelere bütçeden almaları gereken payı eksiksiz gönderdik gönderiyoruz. Borçlanma izinlerini de veriyoruz” diyordu.
Ama huylu huyundan vaz geçmez; üç gün sonra Ordu’da, vatandaşı yine tehdit etti:
"Bu kardeşiniz bu ülkenin Cumhurbaşkanı mı? Dolayısıyla şunu bileceksiniz. Cumhurbaşkanı, şu anda AK Parti'li Erdoğan, hükümet onda. Dolayısıyla yerel yönetimde de aynı şekilde AK Parti'li bir büyükşehir ve ilçe belediyeleri olduğu zaman artık… Kusura bakmayın; açık konuşuyorum… Biz varsak doğalgaz var, biz yoksak doğalgaz yok.!”
Bu sözler tarihi bir itiraftır, hiç bu kadar açık konuşmamıştı…!
Bunu yaptıran—Mayıs 2023 seçimleri öncesi olduğu gibi—yerel seçimleri kaybedecekleri korkusudur; kontrollerini kaybettiler, dengeleri bozuldu.
Depremde de, İliç’te de gördüğümüz gibi ‘ranttan’ başka hiçbir şey düşünmeyen yozlaşmış bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.
Aslında İliç’te o liç yığınının altında kalan devlettir.!
Aynı, depremde enkaz altında kalan binlerce insanımızın acı şekilde gösterdiği gibi…!
‘İhale imparatorluğu’ ve değişmeyen aktörleri vatandaşlara anlatılabilirse bu kötü yönetim kader olmaktan çıkacaktır.
Mayıs 2023 seçimlerini bunlar kazanmadılar, ama muhalefet kaybetti.
Aynı hata bir kez daha yapılmamalı.!