“Ha Gayret” Diyerek...

Merkez Bankası'nın aldığı faiz kararı ve açıklamasından sonra, yol haritası aşağı yukarı şöyle şekilleniyor:

- TCMB yönetimi emisyon hacmi ve kamu harcamalarındaki seviyelerin farkında olarak enflasyonun baz etkisiyle düşmesini bekliyor.

- Temmuzun başında açıklanacak olan 12 aylık enflasyonun zirve yapacağını bildiği için sonraki aylarda düşmesiyle beraber “reçete sonuç veriyor” diyecekler.

- Yaz aylarında turizm gelirlerinin artacağı ve piyasaların sakin olacağı beklentisiyle kurları yavaş yavaş serbest bırakacak bu arada rezervleri güçlendirmek için döviz satın alacak.

- Bu süre zarfında Döviz KKM ve DTH'lardan dönüş için bankaları yüksek faiz vermeye teşvik edecek.

- Sonbahara doğru enflasyonun yüzde 50 civarında olacağını ve bu sebeple yüzde 50'lik politika faizinin eskisi gibi göze batmayacağını düşünerek faiz düşürme hazırlığı yapacak.

- Yıl sonunu yüzde 36'lık hedefin en az 10 puan üzerinde kapatacağını bildiği için her PPK toplantısında "12 ay sonraki beklentiyi" seslendirecek.

Tabii bunlar kağıt üzerinde oldukça güzel gözüküyor. İş dünyasının ve piyasa aktörlerinin desteği devam ettikçe bu planda ısrar edilecek gibi gözüküyor. Ancak bazı sıkıntılar göze çarpıyor:

Haziran ayında TÜFE yüzde 70'in üzerinde olduğunda, öncelikle bu dönemde tamamlanacak kira kontratlarının sahipleri ciddi tartışmalar yaşayacaklar. Bu arada ücretliler "bize bu kadar zam yapılmadı, mağdur olduk" diyecekler. Diğer taraftan bu kadar yüksek enflasyonu gören esnaf kayıplarını telafi etmek isteyecek, fiyatlarını yükseltecek. Doğal olarak Türkiye bulunduğu coğrafyanın en pahalı ülkesi olma ünvanını sürdürecek.

Tüm bunlar olup biterken yeni Anayasa çalışmaları Mecliste çoğunluğa sahip Cumhur İttifakı’nın ne kadar sağlam ve kenetlenmiş olduğunu test edecek, yerel seçimlerden galip çıkmış olan ana muhalefet partisini ikna etmeden sonuca varılamayacağı anlaşılacak. Bu arada ABD gezisinin akıbeti, bürokraside temiz sayfa açma ve kamuda tasarruf konusunda atılacak adımlar tüm bu bahsedilen maddelerin temelini oluşturacak.

Tekrar etmek gerekirse, ekonomi yönetiminin sorunları çözmek için elinde sağlam bir reçete yok, siyaset kaygan bir zeminde olduğu için radikal işlere girişme hevesi de yok. Tüm bunlar bize gösteriyor ki, mali disiplin sağlanmadan enflasyonu sadece geçici süre ile düşürebiliriz. Aksi takdirde yolculuğa kaldığı yerden devam edeceği aşikar.

Sonuç olarak, yaz aylarına girerken başlayacak sakinliğin bazı sorunları hafifleteceğine dair kırılgan bir plan üzerinde yola devam edeceğiz. Bu durumda banka faizleri ne seviyede olursa olsun, döviz kurlarının düşük kalmasından istifade etmeye devam edilecek. Döviz ucuzken satın alıp kenara atanlar buna devam edecekler. Bizim de bir gözümüz sürekli Resmi Gazetede olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi