Murat Aydın
Murat Aydın yazdı: Hadi oradan!
Bütün ömrünü dini siyasete alet etmekle, din tüccarlığıyla, kişisel çıkarlarını elde etmek için dini değerleri kullanmakla geçirenlerin “kutsalıma dokundular” hezeyanlarıyla yine ve yeniden muhatap durumdayız. Kendi siyasi çıkarları olunca; camide siyasi toplantı yapılmasına, şehit tabutuna yaslanıp nutuk atılmasına, vaaz ya da dini sohbet adı altında kendisinden görmediklerine küfür edilmesine ses çıkarmayanlar bugün, dini değerlerden, kutsiyetten, dini sembollerden ve bunlara saygıdan bahsediyor. Onlara söyleyecek şey aslında net; Hadi oradan!
Çünkü yaşanan olayın ne olduğunu, neden olduğunu, nasıl olduğunu anlatacak halimiz olmadığı gibi anlatsak dinleyecek, apaçık gerçeği görüp hakkı teslim edecek kişi de yok. O nedenle seccade nedir, üzerinde durulan şey seccade midir, basan kişi bunu görmüş müdür görmemiş midir diye tartışmanın anlamı da yok, âlemi de yok. Ama yine de tüm bu lafları edenlere bir iki laf etmeden geçmek olmayacak.
Daha iki ay önce depremde açgözlülüğünüzün kurbanı olan insanların cesetleri bile bulunamamışken, bulunanlar toprağa kefensiz verilmişken, insanların ölüsüne de dirisine de insan onurunun gerekleri hak görülmemişken, çıkarılan imar aflarının bol paralı reklamlarında oynayıp halka ölümü müjdeleyenlerden öğrenecek dini değerimiz yok.
Küçücük çocukları tarikat yuvalarında döven, istismar eden, akla hayale gelmeyen eziyetleri yapanlardan, kadın cinayetlerini ve kadına şiddeti mazur görenlerden, kadın haklarını üç beş oy için pazarlık masalarına sürenlerden ve tüm bunlara ses çıkarmayanlardan öğrenecek dini hassasiyetimiz yok.
Siyasi çıkarları söz konusu olunca ellerinde Kur’an ile miting meydanlarında nutuk atanlardan, iktidar partisinin liderine peygamberin ve hatta Allah’ın sıfatları yakıştırılırken, “Her cuma bir ayet sallıyorum, Bakara makara” denirken dini değerleri rencide olmayanlara ve bunlara karşı iki laf edemeyenlere yaşananın ne olduğunu anlatmak için harcanacak nefesimiz, saçacak mürekkebimiz yok.
Din adına insanları domuz bağlarıyla bağlayıp günlerce işkence edenlerle, kendilerinden başka herkesi kâfir görüp katlini vacip sayanlarla, Gaffar Okkan ve ekip arkadaşlarını Diyarbakır’ın orta yerinde katledenlerle yol yürümeyi kendilerine yakıştıranlardan kutsal değer lafları dinleyecek zamanımız yok.
Yönettiği bakanlıktan yakınan insanların adalet talebi arş-ı alaya çıkmış, toplumun yargıya olan inancı yok seviyesine inmişken, Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi, verdikleri bir karardan dolayı Cumhurbaşkanı’nın kendisini arayıp karardan dolayı “sitem” ettiğine dair açıklama yaparken sesi çıkmayan Adalet Bakanı’ndan neyin “dini sembol” olduğunu öğrenecek halimiz yok.
Velhasıl din tüccarlarından, dini değerleri kendisine kalkan edip her türlü hırsızlığı, kötülüğü yapmayı kendisine mubah sayanlardan yani kötücüllerden öğrenecek bir şeyimiz yok.
Biz bu ülkenin geleceği için endişe eden, kendi çıkarlarını değil çocuklarının geleceğini düşünen; vicdan ve merhametini kaybetmeyen, sadece kendisi gibi düşünenler için değil herkes için hak ve adalet talep eden güzel insanlarla birlikte yürümeye, “yürümeyenleri arkamızda boş sokaklar gibi bırakmaya” devam edeceğiz.