Emel Yıldırım
OLAY TV OLAYI
Olay Tv’nin kapatılmasına şaşırmadık. Ülkemiz ve mesleğimiz adına bir kez daha utanç duyduk ama şaşırmadık. Niye şaşırmadık? Cevap basit: Orada gerçek gazetecilerden, donanımlı haber kadrosu oluşturulmuştu. Kalite yüksekti. “Fabrika ayarlarına dönüyoruz” sloganıyla yola çıkılmış, tarafsız gazetecilik ilkesi benimsenmişti. Herkese eşit mesafede durulacak, doğru dürüst gazetecilik yapılacak, halka doğru bilgi verilecekti. Yani “suç” büyüktü. O fabrika ayarlarını bozmak için iktidar yıllarını vermişti. Artık ya biat edersin ya da yok ederiz dönemine geçilmişti. Bu cüret daha yolun başında yok edilmeliydi. Hemen çarklar işledi, telefonlar, baskılar birbirini izledi. İktidar, gazetecilere ancak 26 gün dayanabildi ve ekran karardı.
Hatırlayacak olursak, iktidar, gücünü test ettikten sonra ilk olarak medyaya el atmıştı. Çoğunluk durumun farkında bile değildi. Üniversiteler, yargı, bürokrasi daha sonra ele alınacak alanlardı. İktidara köstek olacak haberlerin engellenmesi, görüşleriyle hükümet politikalarını ve uygulamalarını tartışmaya açacak konukların ekranlara çıkarılmaması, iktidara destek haberlerinin yapılması öncelikti. Medya patronları hükümet gücü üzerinden baskı altına alınmış, sakıncalı gazeteciler listeleri büyük medya patronlarına iletilmiş, ülkede ilk işten atılanlar gazeteciler olmuştu. Gazeteciler sadece atılmakla kalmamış, hiç bir medya organında iş yapamaz hale getirilmişti. Türkiye’nin en büyük medya kuruluşunun patronu piyasadan çekilmek zorunda bırakılmış, kalanların çoğu iktidara biat yolunu seçmişti. Çürüme böyle başladı. Medyaya yeni patronlar, aktörler ve tanımlar yine bu dönemde girdi. Havuz medyası icadı da o sıralar başladı, medyaya kayyım ataması, hükümet komiserleri, kıymeti kendinden menkul “uzmanlar”, “gazeteciler” o aralar ortalığa çıktı, “yandaş medya” tanımı literatüre girdi. Bavullarla belgeler, muhbir “gazeteciler”, aynı manşetle çıkan yandaş medya ordusu, esas soruları soran gazetecilerin azarlanması, patrona şikayet edilmesi hatta işten atılması, uçak gazetecileri dönemin “olağan” halleriydi. Nihayetinde ekranlara kalitesizlik, bilgisizlik, cehalet egemen oldu. Sorgulayan gazetecilik bitmiş, yerini büyüklerinin görüşlerini tekrarlayan aktarıcılar ön plana çıkarılmış, gazetecilik ve gazeteciliğin itibarı ağır darbe almıştı. İktidarın canını sıkan haberlere de haber yasağı konuyor, konu kapanıyordu. Direnen az sayıdaki medya grubu son derece zor şartlarda ve hapishanelere atılmak da dahil ağır bedeller ödeyerek gazetecilik yapmaya, halkın haber alma hakkını yerine getirmeye çalışıyordu.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymaz oldu. Teknoloji son hızla gelişiyordu, haberleşmenin önünü tümüyle kesmek artık mümkün değildi. Digital medya başlıbaşına bir tehdit haline dönüşmüştü. Bir yandan da sosyal medyayı yasalar ve yasaklarla kontrol etme arayışı hiç bitmiyordu. Olay Tv böylesi ağır bir iklimde, cesur bir tavırla yola çıktı. Olay Tv’de emek veren tüm meslektaşlarımı gazetecilik onurunu korumaya çalıştıkları için kutluyorum.
Gazetecilik ve demokrasi mücadelesinde, Olay Tv’nin kapanmasını ‘günümüz koşullarında muhalefet etmeye kalkmanın normal sonucu” doğallığıyla karşılamak sisteme teslim olmak demektir. Muhalefet etmek ile tarafsız gazetecilik kavramlarının birbirine karıştırıldığı günümüzde bir kez daha altını çizmekte yarar var: Gazeteci herkese muhaliftir, herkese eşit mesafededir, herşeyi sorgular, sadece doğruların peşindedir. Tarafsız haberciliği, iktidara muhalefet etmekle bir tutmak, iktidarın yarattığı algıyı kabullenmek ve fabrika ayarlarını bozma dayatmasını kanıksamak anlamına gelir. En büyük yanlış da bu olur.
Şimdi, Olay Tv’nin işsiz bırakılan 180 basın emekçisi geçim derdiyle giriyor yeni yıla. Cavit Çağlar, iktidarın baskısından kurtulmak için çareyi tez yoldan kaçmakta buldu ama o da 26 günlük tv serüveninin bedelini bir şekilde ödetirler mi korkusuyla adım atacak yeni yıla. Ama yeni yıla en büyük korkuyla girecek olan, kuşkusuz iktidar. Öylesine korkuyorlar ki tarafsız habercilikten, halkın olan biteni tüm çıplaklığı ile görmesinden ve iktidarı kaybedecek olmaktan… Bu telaş ondan.
Ekranlar karartılsa da yarınların aydınlık olacağına duyulan inanç günden güne yükseliyor. Yeni yılın demokrasi, adalet ve özgürlük getirmesi dileğiyle…