İskender Özturanlı
“Yeşil bir ekonomi inşa etme imkânımız var mıdır?
Ekolojik koruma, çevre koruma duyarlılığı genellikle toplumlarda iş işten geçtikten sonra ortaya çıkan bir tehditle beraber gelir. Türkiye’de çevre duyarlılığı Marmara Denizi’nin müsilajla kaplanmasının ardından tartışmalara açıldı. Bu tartışmalar içinde ortaya çıkan basit koruma ve denetim ve tedbirlerinin alınmaması, Marmara’daki derin noktalara ve Karadeniz’e doğru giden iptidai bir atık sisteminin, geçici çözümlerle yapılan bomboş bir sistemle yaşadığımız hakikati tarafından suratımıza çarpıldı.
Tıpkı 1999 depreminde olduğu gibi, bugüne dek neleri kaybettiğimiz, hiçbir önlem almayışımız bütün çıplaklığıyla yüzümüze vuruldu.
İşin bu tarafı, elbette çok önemli. Elbette arıtma tesislerini tamamlamak, biyolojik ve doğa dostu kendi içinde dönüşebilen enerji sistemleri ile tamamlıyor olmak, doğa dostu arıtmaya geçmek, bütün bunların maliyetinin hesaplanması çok önemli.
Ancak bu sorunun asıl noktasının önemsenmemesine yol açacak bazı riskler barındırıyor. Genellikle ülkemizde her şey çözülemeyecek bir noktaya getiriliyor ve sonradan da maliyetler bahane edilerek, tamamen çözümsüzlüğe bırakılıyor.
Mesele bu değil.
Mesele arıtması olamayan tesislerin ne siyasal ne de ekonomik gereklerle asla arıtma yapmadan bütün defosuyla denize akmasını sağlayan tesisler.
Mesela Bagfaş gibi borsada kote olan ve karlılıkları yüksek şirketlerin temel arıtmaları yapmamaları. Yaratılan katma değere baktığınızda güya ülkenin en büyük şirketleri, ama bir atık tesisi bile üretemeyecek kadar konuya umarsız ve umurunda değil.
Merkezi siyaset veya yerel siyaset buraya müdahale etmek zorundalar ama yapmıyorlar.
Denize atığı olan tesislerin faaliyeti hemen durdurmalı.
Ama mesele burada da bitmiyor; küresel ısınma iklim değişikliği, bunu ağırlıklı nedenini oluşturan şirketler ağırlıklı bir yapı.
Derhal müdahale edilmeli.
Marmara denizinin ve İstanbul’un çevresel etkileriyle tükenmişliğine karşı bazı alternatifler üretme zamanının geldiğini düşünüyorum.
Bu ülkedeki iş ve ekonomik darlığa karşı panzehir olacak olan bir yeşil ekonomik yapılanmaya olan ihtiyaçtır.
Herkese iş garantisi, tam istihdam ve ekolojik adalet ve eşitlik içinde yeni bir ekolojik hattın üretimidir.
Türkiye yeşil bir ekonomiye ve bunu destekleyecek siyasal eşitlik ve adalet hattına muhtaçtır.
Yeni bir ekonomik ve siyasal çıkışın başlangıcı buradan olacaktır.
Bunu burada bu köşede ısrarla yazacağım.
Beni izlemeye devam ediniz