Fatma Acar Ünlü
YAŞADIĞIMIZ DEPREMDEN DEFTERİME DÜŞEN NOTLAR -1-
Eski “büyük deprem” 1999 Gölcük depreminden sonra “artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz” denilmişti ve 2002 seçimlerinden sonra siyaset olduğu gibi yenilenmişti. Ancak görünen o ki pek çok şey eskisi gibi kalmış. Kurumlarımız yine enkaz altında kalmıştır. 1999’dan 2023’e öncelikle depreme hazır olma açısından kesin olarak sınıfta kaldığımızı yaşayarak görmekteyiz.
Yaşadığımız deprem felaketine baktığımızda gördüğümüz, kurumsal yapının son 20 yılda şeffaf ve kurallara bağlı olmayan bir yönetim anlayışının egemen kılınması sonucu çöktüğüdür.
Depremzede 11 il ile ekonomik ve sosyal ilişkileri daha yüksek olan illerde bu etki hemen yaşanmaya başlanmıştır ve gitgide ağırlaşacaktır. 11 ili doğrudan etkileyen deprem, kaçınılmaz olarak çok ağır ve acılı insani, sosyal ve ekonomik etkiler yaratacak ülkece bu etkiyi daha yıllarca yaşayacağız.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Girişimci Bilgi Sistemi’ndeki 2020 yılına ait iller arası ticaret verileri;
- Depremzede 11 komşu ilin birbirine ekonomik bağımlılığının yüksek olması her ilin sıkıntısını diğerine de yansıtarak 11 ilin sorunlarını katlayan bir faktör olacaktır.
- 11 ilin dışındaki 70 ilin diğer illere yaptıkları satışlarda depremzede illerin payı en yüksek olan ilk 20 il ile tedariklerinde depremzede 11 ilin payının en yüksek olduğu 20 ilin 16’sı ortaktır.
- Hem tedarikte hem satışlarında sıkıntı yaşayacak olan bu iller Doğu ve Güneydoğu’da Tunceli, Batman, Bingöl, Siirt, Muş, Şırnak, Mardin ve Van; Orta Anadolu’da Niğde, Karaman, Kayseri, Karaman ve Yozgat; Karadeniz’de Zonguldak, Akdeniz’de Mersin, Ege’de Uşak, Marmara’da İstanbul.
- Depremzede 11 il toplam satın almalarının %49,4’nü yine bu 11 ilden sağlıyor. Toplam satışlarının da %53,7’sini depremzede 11 ile yapmaktadır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı, depremler nedeniyle şubat ayının tüm ülke için zorlu geçtiğini hatırlatarak, Genel Ticaret Sistemi (GTS) kayıtlarına göre şubat ayının 18,6 milyar dolar ihracatla tamamlandığını ve geçen yılın aynı ayına göre %6,4 ekside olduğunu açıklamıştır. Şubat ayı ihracatı;
- 11 ili etkileyen deprem bölgesinin ihracat kaybı 500 milyon dolarla sınırlı kalırken,
- çelik, hazır giyim, demir ve demir dışı ile tekstil sektörlerinin kaybı 1.5 milyar doları bulmuştur.
- Deprem bölgesindeki 11 ilimizin ihracatı %43 düşüşle 985 milyon dolara gerilemiştir.
Önceliklerimiz doğru belirlenmelidir;
Deprem bölgesi olduğu bilinen Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da 10 ve daha yüksek katlı binalar için verilen imar ruhsatı sayısı 2017 yılında tavan yapmıştır
- Arsa/imar rantlarını vergilendirecek bir altyapı oluşturulmalıdır.
- İmar planı değişiklikleri yerel yönetimler, STK’lar, mimar ve mühendisler odaları, şehir bölge planlamacılar ile beraber yürütülmelidir.
- İmar affı/barışı gibi haksız kazanç aktarma projelerine çanak tutulmamalıdır.
- Arsa/imar rantları siyasetin finanse edilmesine konu olmamalıdır.
Bundan sonrası için adımların hangi sıra ile atılması gerektiği konusunda hata yapılmamalıdır. Öncelikle yapılması gereken, depremzede illerde hayatın yeniden başlatılmasıdır.
- Enkazın ne kadar zamanda nasıl kaldıracağı çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır
- Fabrikalarda ve iş yerlerinde (depremzede illerde ağırlıklı olarak KOBİ’ler) hasar tespit çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır
- Depremzede illerimizde ekonomik aktiviteyi yeniden canlandırmak için yapılması gerekenler belirlenmelidir.
- Depremzede illerdeki Organize sanayi bölgelerinin yakınlarında geçici barınma merkezleri açılmalıdır.
- Geçici barınma merkezlerindeki okullar açılmalıdır.
- Barınma merkezlerine ekmek fırınları, mutfaklar kurulmalı ve bunlar için tedarik zinciri oluşturulmalıdır.
- Yeniden yapılanma ve imar döneminin maliyeti tespit edilmelidir.
- Arsa rantı ve benzerlerinden servet vergilerinin alınması gerekliliği tartışmalıdır.
- Türkiye’nin kapsamlı deprem riski yönetim stratejisi artık tartışmaya açılmalıdır
Ülkede yoksulluk oranının 2018’de muhtemelen %25’i aştığı bir dönem içerisinde bulunmaktayız. Depreme, geçinme maliyetinin hızla artmakta olduğu bir dönemde yakalanmış olmamız yaşanan her şeyi daha da zorlaştırmaktadır.
Bu travmanın atlatılması ve çalışanlarımızın üretime katılması, çarkların yeniden dönmeye başlaması, bölgeyi terk eden depremzede yurttaşlarımızın, geri dönmeleri elbette zaman alacaktır. Bu konuda devlet ve özel sektörün birlikte ve ivedilikle adımlar atması gerekmektedir.