Atıf Ünaldı
Web’in değişen yüzü
Bir süredir yeni teknoloji girişimlerinin çoğu başlangıç mecrası olarak uygulamaları tercih etti. Bunun en önemli sebebi telefonların çok kullanılan mecralar gibi görünmesine rağmen arkada dijital pazarlamanın şeytanlıklarının yatıyor oluşu. Amaç uygulamalar aracılığı ile daha fazla veri toplamaktı. İşin komiği bu veri genelde arada kandırılan naif marka pazarlama müdürlerine kalmıyor, çoğunlukla teknoloji şirketlerinin işine yarıyordu. Allahtan bu konuda uygulama pazarındaki oyuna Apple dur dedi. Aldığınız bilgiden, kullanıcının haberi olacak ve onay alacaksınız, buna göre uygulama üretin dedi. Tabii ayarları bozulan uygulama üreticileri artık toplanan ıncık cıncık verilerle “marketing hack” yapamayacaklarını anladılar.
Bu tahminen web tarafına olan ilginin artmasına sebep olacak. Ancak orada da benzer bir durum cookie’ler üzerinden var. Eskiden cookie’ler hangi web sitesinden atılırsa onun ihtiyaçlarını karşılamak içindi. Çok az bir veri toplanır, bu arkadan sunucu tarafına geçirilmezdi. Ancak bu taraftada pazarlama hackerları aldılar ellerine sazı, o siteden aldığını diğerine dolaştıran arka kapılar oluşturdular. Burada da Avrupa Birliği’nin GDPR yani kişisel verilerin korunması yasası çomağı soktu. Her bir verinin üçüncü partilere aktarılması için mutlaka onay alınması gerekliliği ortaya çıktı. Son dönemde bir web sitesine girdiğinizde çerezlerimizi kabul ediyor musunuz sorusunun altında gelen detaylı ayarlama formu işte tam da bu sebeple gün yüzüne çıktı. Meğer bir yazı okumak için girdiğiniz web sitesi sizin verilerinizi Amazon da dahil onlarca web sitesine yolluyormuş. Bilginin transferini geçin, ortaya çıkan trafiğin parasını ödüyor olmak bile yeterince can sıkıcı.
Ancak hem Apple hem de Avrupa Birliği GDPR yasasının etkisi ile web’de genel bir toparlanma göreceğimizi anlıyoruz.
Bir diğer değişim ise dijital pazarlama alanında. Artık pazarlama müdürlerinin işlerinin büyük kısmı dijital pazarlama. Ancak bunu söyleyince eskisi gibi bir web sitesi tasarlatıp, saatlerce renklerini tartıştıkları toplantılar yapan ya da SEO ajansı görüşmelerine saatler harcayan pazarlama müdürleri olmayacak. Pazarlama müdürleri pazarlama otomasyonundan anlayıp, gerekirse kod yazan insanlardan oluşmak zorunda.
Eğer kod yazmayı bilmeyen bir pazarlama müdürüyseniz ya hemen öğrenin ya da emeklilik için haritadan şehir seçin!
Fark ettim ki;
◼ Sadece web değişmiyor internet de değişiyor. Web işin bir kısmı ama aynı zamanda internette de ciddi değişiklikler var. Bir süredir yazacaktım Engin Utkan hatırlattı. Twitter’da ciddi değişiklikler var. Mesela Clubhouse’a rakip Twitter Spaces hem çok iyi çalışıyor hem de masaüstünde de harika. Masaüstü demişken, Facebook kulanıcı arayüzünü Twitter’a benzetmiş olsa da hala yavaşlıkları devam ederken, Twitter’ın masaüstü arayüzü harika çalışıyor. Özellikle dark arayüzü.
◼ Ne olursa olsun bana bir türlü uymayan bazı uygulamalar var. Ne olursa olsun Slack kullanamıyorum, Notion’dan zevk alamıyorum. Yüklüyorum, duruyor siliyorum.
◼ Bir türlü içselleştiremediğim servisler de var. Spotify’ı logosundan başlayarak sevmiyorum, sevemiyorum. Reddit’i haber olmadıkça dönüp okuyamıyorum. Sözlüklerden hazzetmiyorum.
◼ Son dönemde en sevdiğim sosyal ağ Linkedin olma yolunda. Keyifle takip ediyor, entelektüel tartışma ortamları görüyorum.
◼ Pek de popüler olmayan bazı uygulamları, çok severek kullanıyorum. Bunların en önde geleni bilgi kaynağı olarak Academia, hakkımda araştırma yapmak için ResearchGate, herhangi bir konuyu araştırmak için Wolfram Alpha, sonradan okumak için Instapaper ve haber almak için Pusholder. Tabii Flipboard’u da atlamak olmaz.
◼ Son dönemde sevdiğim birkaç yeni platform ve uygulama var. Kahoot hem kullanıcı arayüzü hem de kullanım kolaylığı olarak çok eğlenceli. Uygulama olarak da kelime işlemci olarak Ulysses en çok sevdiklerim arasında.
Bir internet yarışması
Amerika’da yıllar önce web tasarımcıları ile odun kesicileri tiye alan bir karikatür görmüştüm. Oduncu gömleği ve sakalın on yılda odunculardan, web tasarımcılarına geçtiğini gösteriyordu. Gerçekten de hipster modası ile birlikte, şehirde yaşayıp teknoloji ile uğraşan bir kesim sakallarını uzatıp, oduncu gömlekleri ve kot pantolonlar giymeye başladı.
Sanıyorum bunun etkisi olarak da bir sakal yarışması meydana geldi. Sakallı birisi olarak bu yarışmayı keyifle takip ediyorum. Web’den yapılan başvuru için de yarın son gün olduğundan duyurusunu yapmak istedim. Açıkcası katılmaya cesaret edemedim ama kazanını da keyifle açıklayacağım.
Bu yıl ilk kez Türkiye’de düzenlenecek. “Sakal Star Türkiye” adlı yarışmada ünlü kuaför Özcan Tekcan, dijital medya danışmanı ve yazar Oğuzhan Saruhan ve 2016 İsveç sakal şampiyonu Mehmet Gökcek’in aralarında bulunduğu jüri üyeleri, Türkiye’nin en tarz sakallarını seçecek. Son dönemlerde erkeklerin yeni tutkusu haline gelen sakal ve sakal bakımıyla ilgili tüm ihtiyaçları karşılayan e-ticaret platformu sakalbaba.com tarafından düzenlenen yarışmaya başvurular online ve yarın son gün !
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek yarışmaya başvurular, www.sakalbaba.com sitesinden yapılabilecek. Yarışmanın finali, 6 Haziran’da YouTube’dan canlı yayınlanacak. Yarışmada finale kalan ve jüri tarafından derece almaya hak kazanan 3 katılımcının yanı sıra 1 katılımcıya da Onur Ödülü verilecek.