Herhangi bir sorunla ilgili yetkililere seslendiğim yazılarımda bazı okurlarımdan “Hâlâ ümidiniz mi var da sesleniyorsunuz?” tepkisini alıyorum.
İyi niyetimi ve insanlara saygımı korumaya kararlı bir birey olarak ısrarla sorunun muhataplarına ulaşmaya veya seslenmeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca böyle davranmaya da devam etme niyetim var.
Ama… Olmuyor, olmuyor…
Ak Partili yöneticilerin dikkatini çekmek için sorun ya sosyal medyada TT olacak ya da Cumhurbaşkanı bizzat talimat verecek.
Bu süreçte bizler vatandaş olarak ne yapalım bilmiyorum ki… Hakikaten bilmiyorum… Yazıyorsun görmüyorlar, arıyorsun görüşmüyorlar…
Tıpkı son yaşadığım olayda olduğu gibi…
Bildiğiniz üzere bir süredir Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı köyümdeyim.
Köyümüzde su, yaylamızda da elektrik yok. Düşünebiliyor musunuz yıl olmuş 2021, yağmurun memleketi Karadeniz’de su yok. Uzaya gideceğiz ama yaylamızın elektriği yok.
Bundan 5 yıl önce köyde ev yaptığım zaman “Önümüzdeki yaz bağlanacak” diyerek su saatimizi dahi aldık. “Su köyün başında”, “İhalesinde sorun çıktı, çözülecek” duyumlarıyla geçen tam 5 yıl…
Bu yıl köye geldiğimde işin aslı astarı nedir diye Trabzon ve Maçka Belediye Başkanlarından randevu talep ettim. Trabzon Belediye Başkanı Murat Bey hiç dönmedi… Maçka Belediye Başkanı Koray Bey ise çeşitli gerekçelerle görüşmedi.
Şimdi soruyorum bu durumda ne yapmalıyım? Köyleri büyükşehirlere bağlarken her şeyin daha kolay olacağını vaat edenler, sorunlar karşısında neden sessizliği tercih ediyor? Köylere büyükşehirler tarafından hizmet götürülmeyecektiyse hizmet götüren kurum olan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü neden kapatıldı?
Trabzon ve Maçka Belediye Başkanları’na iletmek istediğim sorunların özeti şunlar;
l Köyde su, yaylada elektrik yok.
l Önceden, Maçka’ya bağlı köylerin ortak pazarının kurulduğu gün olan çarşamba günleri köylerden ilçeye giden araçlar artık yok.
l Köylerdeki çöp konteynerları yaz yoğunluğunda yetersiz kalıyor. Ne ek konteyner konuluyor ne de çöplerin alma sıklığı düzenleniyor. Köylerde çöp sorunu var.
l Trabzon-Maçka arası ulaşım akşam 21.00’den sonra yok.
En çok canımı yakan şey ise vatandaşın sorunları söyleme cesaretinin artık olmaması. Etiketlenmekten ve işlerinin görülmemesinden endişe etmeleri. Cumhurbaşkanlığı’nın sorunların çözümünün kolaylaştırılması için oluşturmuş olduğu CİMER’e başvuranların durumu ise tam trajikomik. Başından geçen bir olayı bana anlatan bir vatandaşımızdan dinlediğim şekli ile size aynen aktarıyorum:
“Biz, ilçemizde yaşadığımız bir sorunu CİMER’e yazdık. Aradan zaman geçti Belediye Başkanı bizi çağırdı ‘Neden beni CİMER’e şikâyet ettiniz?’ diye sordu. Artık kimseye bir şey demiyoruz.”
“Güçlü Devlet” olmak için önce vatandaşın kendini güçlü hissetmesi gerekir. İnsanları çözümsüz bırakarak güçlü devlet olunmaz.