Yoğun gündem arasında kaybolup gitti gazetecilere şiddet uygulayanların akıbeti. Adeta buhar olup uçtular. Yakalanmaları ve cezalandırılmaları için birilerinin ölmesi gerekiyor sanırım.
2 Ekim 2018'de, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giren ve bir daha çıkamayan Cemal Kaşıkçı olayını unutabileceğimi sanmıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.
Tek suçu muhalif olmak olan Kaşıkçı’nın, aynı dine mensup, aynı topraklarda yaşamış, aynı kültüre sahip insanlar tarafından öldürülmesi hatta cesedinin yok edilmesi ne yazıktır ki günümüz dünyasında yaşandı ve bizler buna şahit olduk. Türkiye, topraklarında yaşanan vahşi cinayete karşı iktidarıyla-muhalefetiyle dik durdu ve onurlu bir duruş sergiledi. Aynı duruşu kendi gazetecilerimiz için de göstermeliydik.
Her gazeteci şiddetinde, “Bir gün birbirimize tahammülsüzlüğümüz bu seviyeye gelir mi” diye düşünmeden edemiyorum.
Devletin bekası, dinin selâmeti gibi gerekçelerle insanların manipüle edilip cinayetlerin meşrulaştırılması, tarihten günümüze kalan en kötü miras.
Bu mirası, Türkiye Cumhuriyeti olarak reddetmemiz, yaşanabilir, özgür bir Türkiye için çok önemli.
Bu sebeple, İktidarın ve MHP’nin bu şiddet karşısında sert tavır takınmaları ve kıyameti koparmalarını istiyorum.
Cumhurbaşkanımızın, gazetecilere yapılan şiddete karşı sesinin gür çıkmasını istiyorum.
Devlet Bahçeli’nin, bir katilin elinin üstündeki dövmenin fotoğraflanması sebebiyle yaşadığı itibar kaygısını, ülkesindeki gazeteciler şiddete uğradığında da hissetmesini istiyorum.
Muhalefet, yaşananları gündemden düşürmesin istiyorum.
Cemal Kaşıkçı olayında gösterilen tepkinin, ülkemiz gazetecileri için de gösterilmesini istiyorum.
Ardı ardına yaşanan şiddete yenileri eklenmesin istiyorum.
Maalesef ki sıradanlaşan, kadına ve hayvana şiddete yenileri eklenmesin istiyorum.
Psikolojik ve fiziksel şiddete “DUR!” diyebilecek bir siyasi irade istiyorum.
Derin sessizlik ve yok muamelesi gün geçtikçe canımı yakıyor. Güç sahipleri, yok saymanın bedelini sadece yok sayılanların ödemediğini neden hep unuturlar bilemiyorum.
Bildiğim bir varsa; tarihin, İlahi adalet taraf tutmadığı için tekerrür ettiği…