SİNEMAMIZ “BİLGE YÖNETMENİ” ERDEN KIRAL’I KAYBETTİ!

Sinemada sanatçı olmak, başka sanatlarda olduğu gibi yaratıcılıktan beslenmeyi ve kültürel açıdan donanımlı olmayı da gerektirir. Özellikle bir yönetmeni, donanımlı ve kültürlü bir insandan ayıran temel nosyon, onun yaratıcı olduğu kadar, yetkin bir gözlem gücüne de sahip olmasından kaynaklanır.

SİNEMAMIZIN ÖNEMLİ KAYBI

Sinemamızın bütün zamanlarının en önemli yönetmenlerinden birisiydi Erden Kıral ve saydığımız özelliklere sahip bir sanatçıydı. O, entelektüel birikimiyle, ülkemizin kısır sanat ortamına sıkışmadan dünyaya açılmış bir sanatçıydı... Sinema dünyasının önemli sinemacılarından dostları vardı. 1984 yılından beri “Berlin Sanat Akademisi”nin (Berlin Akademie der Künste) ve ayrıca “Almanya Film ve TV Rejisörleri Birliği”nin üyesiydi.

Erden Kıral, sinema sanatı için tanımladığımız özelliklerin önemine inanan biriydi; diğer yandan sette film bilgiyle değil duyguyla çekilir diyerek; sinema sanatçısının kendini ifade etmesine aracılık eden sanatsal yaratının temel motivasyonunda, duygunun ve içsel yolculuğun önemine vurgu yapardı.

DGSA SERAMİK BÖLÜMÜ MEZUNU

Erden Kıral’ın sanatla ilişkisi sinema ile sınırlı değildi. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Seramik bölümünden mezun olmuş, daha sonra dümeni sinemaya kırmıştı. Sinematografik yolculuğuna “Kumcu Ali Yaşar” (1968) isimli kısa filmle başlayan Kıral, 1978'de Yaşar Kemal'in “Teneke” adlı yapıtından esinlenerek ilk uzun metrajlı filmi olan “Kanal”ı (1978) yönetti. 1979'da da Orhan Kemal'in aynı adlı romanından uyarladığı “Bereketli Topraklar Üzerinde” isimli filmiyle, 1981'de “Strasbourg Film Şenliği Büyük Ödülü”nü kazandı; aynı yıl Antalya Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı. “Hakkari’de Bir Mevsim” (1983), “Ayna” (1984), “Dilan” (1987), “Av Zamanı” (1988), “Mavi Sürgün” (1993), “Aşk Üzerine Söylenmemiş Her Şey” (1996), “Avcı” (1998), Yılmaz Güney ile yaptığı bir yolculuktan esinlendiği “Yolda-Rüzgar Geri Getirirse” (2005), “Vicdan” (2008), “Yük” (2012) ve “Gece” (2014) gibi sinema sanatımızda iz bırakan filmlere imza attı.

EDEBİYATTAN BAŞARILI UYARLAMA

Ferit Edgü’nün, “O” adlı romanından, Kıral’ın başarıyla sinemaya uyarladığı “Hakkari’de Bir Mevsim”, sinema ve edebiyat ilişkileri açısından ülkemiz sinemasının kilometre taşlarından birisi olmuş; Erden Kıral edebiyat uyarlamaları açısından yetkin bir isim olduğunu bu filmiyle belli etmişti. Filmin senaryosunu da Ferit Edgü ve Onat Kutlar birlikte yazmışlardı. Bu önemli film, Berlin Film Festivali’nde “Gümüş Ayı” ödülünü kazandı. Korsika'da yapılan II. Akdeniz Kültürleri Şenliği'nde “En İyi Film” seçildi.

Erden Kıral’dan bahsederken geçmiş zaman kipi kullanmak üzücü!.. Erden Kıral, yaş almasına karşın, yaşsız biriydi. Sineması ülkemizin değişimlerine ayak uydururken, bu değişimleri derinden kavrayan ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı sosyolojik değişimlerle, onyıllık dönemlerde ortaya çıkan savrulmaları kapsayıcı ve çözümleyici nitelikleri olan yapıtlara imza atmıştı.

SİNEMA PLATFORMU BAŞKANI

Erden Kıral’la yolumuz önce Sinema Platformu’nun başkanlığını yaptığı dönemde kesişti. Sinema sektörümüz yaşadığı yapısal sorunları çözebilmenin yolunun, tıpkı Fransa’daki CNC (Fransa Ulusal Sinema Merkezi) gibi bir sinema merkezi kurmaktan geçtiğine inanıyordu. Bu süreç önce bir sinema platformu ile başladı. Sektör temsilcilerinden oluşan bu platforma, ben de akademiyi temsilen katılmıştım. Erden Kıral, salt yaratıcı çalışmalarıyla toplumumuzu yansıtan çalışmalara imza atmanın ötesinde, aynı zamanda sinemamızın sorunlarının çözülmesine de kafa yoran ve bu konulara katkıda bulunan, geçmişte sinema emekçilerinin haklarıyla ilgili sendika çalışmaları da yapmış bir yönetmendi.

SADRİ ALIŞIK SİNEMA OYUNCU ÖDÜLÜ

Erden Kıral’la yolumuz daha sonra uzun süredir başkanlığını yaptığı saygın sinema ödülü “Sadri Alışık Sinema Oyuncu Ödülü” jürisinde kesişti. Kıral, jüri çalışmalarımızda belirlenecek adaylarla ilgili yapılan toplantılara, her adayın oynadığı filme yaptığı katkıyla ilgili sağlam, son derece kapsayıcı notlar çıkarır, açıklamalarda bulunurdu. Erden Kıral bir disiplin insanıydı. Yazıya, belge oluşturmaya önem verirdi.

Sadece ülkemize değil tüm dünyaya cehennemi yaşatan Covid-19 virüsüyle ortaya çıkan pandemi ve kendi deyimiyle karantina sürecini üretime dönüştürmüş; daha sonra Altyazı Sinema Dergisi tarafından, “Bakkal Defterine Yazdıklarım: Erden Kıral’ın Karantina Günlükleri” ismiyle yayınlanmıştı.

“Bakkal Defterine Yazdıklarım: Erden Kıral’ın Karantina Günlükleri”ni okurken onun sinemamızın en etkili ve önemli figürlerinden birisi olduğunu düşündüm. Ayrıca zaman zaman kendisiyle yaptığımız telefon konuşmalarında, kuramsal olarak önemli olduğunu düşündüğüm bu günlükler, dünya ve Türk sineması hakkındaki tespitlerini de konuşurduk. Bu notların sinefiller ve özellikle genç sinema tutkunları ve sinema eğitimi alan öğrenciler için okul niteliği taşıdığının da altını çizmek lazım.

Erden Kıral, 10 Nisan 1942 tarihinde Gölcük'te dünyaya geldi. Denizci bir babayla, Gürcü asıllı bir annenin çocuğuydu. 1968 yılında yazar Tezer Özlü ile evlendi ve bu evlilikten Deniz adında kızları oldu. “Gerçek Sinema”, “Çağdaş Sinema” ve “Güney” dergilerinde sinema yazıları yazdı; Gerçek Sinema ve Güney dergilerini yönetti. “Vatan” gazetesinde ve “7. Sanat” dergisinde “Üçüncü Sinema” hakkında araştırmaları yayınlandı ve ülkemiz sinemasında, Üçüncü Sinemanın öncülerinden birisi oldu. Erden Kıral, Adana Altın Koza Film Festivali, Uluslararası İstanbul Film Festivali ve 4. Köyceğiz Film Festivali’nden “Onur Ödülü”; Beykent Üniversitesi’den “Yaşam Boyu Başarı” ödülünü almıştı. Erden Kıral’ın ölümü erken bir ölümdü. Son filmini ne yazık ki bitiremeden aramızdan ayrıldı ve filmleriyle unutulmazlar arasındaki yerini alarak sozsuzluğa göçtü.

KAYNAKLAR:

Internet Movie Database

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi