SANATLA TASARIM ARASINDA BİR YARATICILIK: İLLÜSTRASYON

Bu hafta sonu boğazda bir gemi dolusu yaratıcı insan, İstanbul’dan ilham alarak çiziyor, konuşuyor ve mesleki paylaşımlarda bulunuyor. İstanbul Illüstration Days etkinliğinin ilki 13-14 Ağustos tarihlerinde düzenleniyor.

Söz konusu bir davetin içinde deniz ve yaratıcılık kelimeleri geçiyorsa, ilgimi çekmemesi çok zor. Birkaç hafta önce ilk kez düzenleneceğini öğrendiğim İstanbul Illustration Days için sevgili Hakan Dağ’dan davet aldığımda bu nedenle çok heyecanlandım.

Öncelikle hiç bilmediğim ama elbet her zaman dikkat kesildiğim illüstrasyon hakkında daha çok bilgi sahibi olma fırsatını, hem de birkaç yıldır boğaz sularında seyrederken izlediğim simsiyah bir geminin içinde yapılacak bu etkinlik deneyimini kaçıramazdım. Pek çok yaratıcı insanın sahip olduğu geç uyuma sorunu sebebi ile bana bildirilen kalkış saattinden on dakika önce uyanmış olsam da koşturarak, nemli mi nemli ve sıcak bir İstanbul sabahında soluğumu Kuruçeşme’de demirlemiş bu oldukça ürkütücü bulduğum siyah gemide aldım. Hayatımda buluşmadığım kadar çok illüstratör ile ilk tanışmam da böylece oldu.

Küçük bir davetli grubu ile yapılan bu etkinlik, üç profesyonel tarafından tasarlanarak hayata geçirilmiş, Gelecek yıl uluslararası ölçekte yapılması planlanıyor ve katılım açık olacak.

Düzenleyicilerden Elif Songür Dağ, 2011 yılından bu yana Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde çalışan bir grafik tasarım doçenti. Çocuk kitapları illüstrasyonu üzerine çalışmaları bulunan Elif hanım lisansüstü tezi için gölge oyunundan ilham alan cut-out animasyon tekniklerini çalışmış.

Organizasyonu üstlenen bir diğer isim olan Bülent Fidan, reklam ve iletişim sektörlerinde çalışmış çok yönlü bir yaratıcı. İşin hem tasarım, hem yayıncılık tarafında da roller üstlenen Fidan, Marka Konseyi yönetim kurulu başkanı, Brandmap dergisi genel yayın yönetmeni. Aynı zamanda karikatürist ve barista olduğunu da ilave edeyim. Hatta öyle ki 2005 yılında Avrupa Mizah Akademisi’nin “Tüm dünyada 20. yüzyılın en başarılı 100 grafik mizahçısı” arasına seçilmiş ve eserleri İspanya Mizah Müzesi’nde sergileniyor. Halen, yerli ve yabancı dergi ve gazetelerde Fidan’ın editoryal illüstrasyon ve karikatür çizimlerine rastlayabilirsiniz.

İstanbul ve Boğaz fotoğraflarımın takipçilerinden olan ve beni böylesine keyifli bir buluşmaya muhtemelen bu sebeple dahil eden sevgili Hakan Dağ, Ankara Tasarım Haftası ve pek çok yaratıcı girişimde ismine rastladığımız bir tasarımcı. Dağ’ın eğitimi sanat, felsefe, tasarım gibi alanları kapsıyor; profesyonel yaşamı ise grafik tasarım alanında üstlendiği yayıncılık, editörlük ve bizzat tasarımcılık gibi faaliyetlerle dolu.

Bu üç isim, illüstrasyon gibi çok geniş kapsama alanına sahip bir konuda, ambalaj tasarımından sinema ve dizi sektörüne, minyatürlerden kentin duvarlarındaki murallere, kent eskizlerinden karikatüre, grafik tasarımdan NFT ve Metaverse ‘e kadar pek çok farklı temada konuşmaları bir araya getirdiler.

İllüstrasyon bir ifade aracı. Söz veya yazı ile ifade edilemeyenin başta çizimler olmakla birlikte çeşitli başka yöntemler de kullanılarak görselleştirilmesi işi. Eski çağlardaki duvar resimleri birer illüstrasyon mu? Evet pekala öyleler. Bunların bir kısmı artistik sebeplerle yapılmış olsa da, en eski yazılardan önce insanlar belge ve anı bırakma işlevi için basit çizimler kullanıyordu.

İllüstrasyonun en geçerli olduğu alanın başında tarihten bu yana hala geçerli olan kitaplar var. İster bezeme veya minyatür olsun ister daha detaylı resimler, kitaplar için en az fotoğraflar kadar, bazen de yerine göre fotoğraflardan daha etkili bir araç illüstrasyon.

İNSANLARIN ORTAK DEĞERİ GÖRSEL HAFIZA

Akademik çalışmalara göre görsel hafızamızın bilincimiz üzerinde çok büyük rolü var. Her ne kadar okuma eylemi de bir tür görsel yetenek ise de, resimleri yazılara göre daha hızlı algılıyoruz. Üstelik yazı öğrenilmesi gereken bir kod, oysa resim değil. İnsanlığın ortak değerlerinden biri fiziki dünyayı tasvir ettiği resim dilinin aynı duyguları gibi ortak olmasıdır; bu öyle büyük bir bağ ki, kültür, ırk, coğrafya ayrımı dinlemiyor.

Yıllar içinde gerçekleştirdiğim tasarım odaklı düşünme atölyelerini çoğunlukla tasarım ile ilgili olmayan kişilerle yaparım. Bu etkinliklerde bugüne dek yüzlerce kişi ile çalışma şansım oldu. Bu çalışmalar sırasında yaptığım eğlenceli çalışmalardan biri katılımcılara oldukça hızlı bir tempoda art arda kelimeler söylemek ve önlerindeki kağıda bunları çizmelerini istemektir. Gerçekten çok hızlı bir tempoda “kedi, vapur, çöl, sinek, turşu, ölüm, çocuk” gibi çeşitlendirebileceğimiz farklı kelimeleri söylerim, nefes almadan durmadan ve düşünmeden çizmelerini isterim. Sonuç oldukça şaşırtıcı biçimde nerede ise aynı çizgileri içerir. Benim bu egzersiz ile amacım, toplumsal kültür içerisinde yaratıcı özgüveni kırılmış kişilere, aslında kendilerini çizimle de ifade edebileceklerini hatırlatmaktır. Gerektiğinde bunu becerebildiklerini göstermek ve üstelik örneğin odadaki 60 kişinin de kendileri ile benzerliklerini bulmak oldukça heyecan verici gelir bana hep.

KÜLTÜR DİL İLE GELİŞİYOR

Katıldığım bu etkinlikteki akademisyen konuşmacılardan biri, eğitim kurumları için YÖK’e illüstrasyon ismini kullanmak için başvurduklarını ancak kabul görmediğini bu nedenle resimleme kelimesini kullandıklarından bahsetti. Bu ülkedeki uygulamalar hakkında hep kafam karışıktır. Bu kelimeyi “yabancı” diye reddedip, sonra ilgili ilgisiz her konuda “dizayn” kelimesini kullanma rüküşlüğü yine bu topluma ait bir saçmalık.

Tasarımcılar isminde tasarım kelimesi olan fakültelerden mezun olup, tüm yaşamları boyunca dizayn kelimesini kullanıyor. İllüstratörler ise isminde resimleme, grafik, güzel sanatlar kelimelerinin olduğu çeşitli fakültelerden mezun oluyorlar ve meslek yaşamları boyunca illüstrasyon kelimesini kullanıyorlar!

Bu kelimenin kökü en sevdiğim kelimeden “ışık” tan geliyor. İngilizce light, Ermenice lois, Latince lucere, lux, Hititlerdeki lukezi kelimeleri gibi, tümü birden indo Avrupa dillerindeki -leuk kökünden türemiş. Leuk, parlamak demek. İnsanın içindeki bir düşünceyi, fikri gün ışığına çıkarması demek illüstrasyon. 15.yüzyıldan itibaren aydınlanma anlamında kullanılırken, burada sözünü ettiğimiz anlamda kullanımı ise 18.yüzyıldan sonra gerçekleşmiş.

HİKAYE ANLATMA ARACI

İllüstrasyonu sanat ile karıştırmayın. Büyük yetenek ve beceri gerektirdiği ortada ve aslında bu meslek sahipleri bana göre tasarımcılardan çok daha yakınlar sanata. Pek çoğu bana göre büyük sanatçı hatta. Yine de sanatsal üretim yapmayı değil, daha fonksiyonel olan illüstrasyonu seçmişler.

Tüm yaratıcı eylemler bir hikaye anlatma meselesi etrafında doğar ve büyür. Sanat üretimi bu hikayelerin en derin en detaylı olanlarıdır çoğunlukla. Tabular, iç dünyamız, sorunsallaştırdığımız her konu ancak sanatla ifade edilebilir. Diğer yandan günlük hikayelerimiz de var.

Bir film veya dizi çekilmeden önce o sahnenin hikayesi sadece senaryo ile anlatılamıyor; görmek de gerekiyor. Bunların tümünün ardında illüstratörlerin bülük emekleri var biliyor muydunuz? Bir reklam kampanyasını hayal edebilmek de onun hikayesini görsel biçimde görebilmekten geçiyor. Burada da illüstratörler görev alıyor. Bir kitabın kapağı, bir konserin posteri, kamusal alandaki duyurular bize hep hikayesini illüstrasyon ile anlatıyor.

Bu etkinlikte, kentin bir yerinde toplaşıp o anı görselleştiren urban sketchers isimli grubun varlığını öğrendim. Devasa bir binanın duvarına bir illüstrasyonu aktarmanın ne kadar zorlu bir iş olduğunu öğrendim. Beynim dövmelerden murallere, ambalajlardan minyatürlere dek uzanan görsel bir şölen yaşadı. Kafamızı bu günlerde fazlası ile meşgul eden metaverse ve NFT hakkında ayakları gayet yere basan bir insanla topraklarımız üzerinde ilk kez karşılaştım. Özetle öğrendikçe çoğaldım.

Bu Pazar yazımı okurken boğaza gözünüz takılırsa ve o siyah gemiyi görürseniz süzülürken bilin ki, o gemide burada kısaca değindiğim illüstrasyon dünyası var. Üstelik katılımcılar İstanbul’u betimleyecekler çizgileri ile; onlar görsel dünyamızın mutfağındaki oldukça yetenekli insanlar.

Ortaya çıkacakları şimdiden heyecanla bekliyorum. Siz de merak ederseniz bu insanları daha yakından tek tek tanıyabileceğiniz ve önümüzdeki günlerde İstanbul’a özgü bu çalışmaları görebileceğiniz

Önceki ve Sonraki Yazılar
Özlem Yalım Arşivi