Atilla Kıyat
Sağduyu...
Yunanistan’la , adaların silahlandırılması , sanki yeni bir konuymuş gibi gündeme getirildi , ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşılması krizini yaşıyoruz. Ülkemizdeki tek adama ve Yunan Hükümet’ine en sonda söyleyeceğimi başta söyleyim. Bu krizi savaşla çözme lüksünüz yoktur.
Ben iki ülke arasındaki bütün krizleri yaşadım . 1964 , 1967 Kıbrıs krizleri , 1974 Barış Harekatı , 1987 Hora Krizi , 1994 kara sularını 12 mile çıkarma krizi..
Barış Harekatı , soydaşlarımızın can güvenliği tehlikeye girmişti ve adaya müdahale edilmesi kaçınılmaz hale gelmişti , silahlı müdahale ile icra edildi. Diğer bütün krizler, diplomatik kanallarla çözüldü. Çözüldü derken , sorunlar çözülmeden ve silah kullanmadan krizler atlatıldı.
Şimdi yeni bir kriz yaşıyoruz. Adaların silahlandırılması konusu , sadece iki ülkenin sorunu olabilir. Ama Doğu Akdeniz’deki enerji konusunu iki ülkenin sorunu haline indirgemek , her iki ülke için de çok büyük bir hatadır. Sahada emperyal güçler vardır ve orada bulunma nedenleri aslan payını almak içindir. Krizin tırmanmasını isteyen , hatta özellikle de tırmandıran ülkeler ellerini ovuşturarak , iki ülkeyi savaşa zorlamaktadır. Böyle bir savaşın sonucu ne olursa olsun , onların çıkarlarına hizmet edecektir. NATO’nun sonu olacak , Fransa’nın hayali gerçekleşecektir. Türkiye için AB kapıları tamamen kapanacak , Almanya rahatlayacaktır. Rusya , savaşın galibi de olsa , ki öyle olacaktır , Türkiye’yi kendi bloğuna çekme şansını arttıracaktır. İsrail ve Mısır ABD desteğinde , meydanı boş bulacaklar ve efendilerinin uygun gördüğü miktarda enerji kaynaklarından , emperyal ülkeler dışında pay alan iki ülke olacaktır.
Özellikle vurgulamak isterim ki , Türkiye ile Yunanistan arasındaki savaş , kazananın enerji kaynaklarına sahip olacağı savaş olarak değil , her iki ülkeyi de sahanın dışında bırakacak şekilde kurgulanan bir savaş olacaktır.
Türkiye diyalog çağrısı yapmakta ama masaya gelmezsen silahla çözerim tehdidi ile birlikte..Hiç bir ülke korktu da onun için masaya geldi izlenimi ile masaya oturmaz. Bence bizim diğer bir yanlışımız , konuyu uluslararası arenaya taşımamız onlardan gelen tekliflere evet dememizdir. Oysa bu konuda , uzun yıllar boyunca bizim devlet politikamız sorunları aramızda çözmek esası üzerine bina edilmişti.
Şimdi yapılacak şey , ön koşulsuz , iki ülkenin bir araya gelmesidir. Onlar inatlarından , biz masada çözülmezse silahla çözeriz söylemimizden vazgeçerek. Masada çözülmezse silahla çözerim sözü , masada benim istediğim gibi çözülmezse silahla çözerim şeklinde de algılanmaktadır.
Her iki ülke de masaya , sadece şimdiki krizi değil , aralarındaki bütün sorunları çözmek ve her istediğini almak için değil , bunun karşılıklı bir alışveriş olacağının bilinci ile oturmalıdır.
Çözümsüzlük , yıllardır , sadece silah tüccarlarını zengin etti. Her iki ülke de halklarının refahını arttırmak üzere kullanabilecekleri kaynaklarını silahlanmak için kullandı.
Evet sonda söyleyeceğimi başta söylemiştim. Her iki ülkenin de sorunu savaşarak çözme lüksü yoktur. Böyle bir savaşı iki taraftan birinin silahlı kuvvetleri kazanacaktır. Ama her iki ülke halkı da kaybedecektir.