Murat Özçelik
Osman Kavala ve insan hakları üzerine
Adalet bir ulusun kendi devletine bağlılık ve güvenini en fazla pekiştiren ve o ülkeye aidiyetinden en fazla gurur duyacağı başlıca zemini oluşturur. O ülkenin hukukun üstünlüğüne bağlılığı insanlarının eşitliğinin, özgürlüğünün, dolayısıyla insanlarının mutluluğunun olmazsa olmaz koşuludur.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen antidemokratik tek adam rejimine geçtiğimizden bu yana Türkiye’de kitlesel insan hakları ihlalleri meydana gelmekte, Türkiye’nin, Avrupa Parlamentosu kararlarından ve son olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala hakkında aldığı karardan da görüleceği üzere, bu insan hakları karnesiyle demokratik devletler topluluğunun bir üyesi olmayı sürdürmesi giderek güçleşmektedir.
İç ve dış siyaset ile insan hakları ve ekonomik kalkınmanın birbirleriyle doğrudan ilişki halinde bulunduğu günümüz dünyasında, ekonomik sorunlardan kurtulmanın yolu öncelikle insan hakları karnesinin düzeltilmesinden geçmektedir. Yani insan hakları ile cebimiz ve işimiz arasında maalesef vatandaşımıza anlatmakta ciddi şekilde zorlandığımız bir korelasyon mevcuttur. Zira bu, ülkemizde adaletin işlemeye başladığının bir göstergesi ve güvenilir bir hukuk sisteminin kurulmakta olduğunun bir işareti olacaktır. Yani bu sayede yeniden dışarıdan yatırım çekebilmek, iç üretimi artırmak ve istihdam yaratmak mümkün olacaktır.
İşte bu nedenle önümüzdeki seçimlerden sonra işbaşına gelecek iktidarın ivedilikle insan hakları ihlallerine son verecek bir hamle yapmasına büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Okuyucuya aşağıda sunduğum reform çalışması ile ilgili haberi umarım şu anda hapiste yatan Osman Kavala okuma imkanı bulur. Zira, benim önayak olduğum, insan hakları savunucusu Kavala’nın ve bu konuda yetkin bazı uzmanların katkılarıyla, zamanı geldiğinde CHP bu önerimizi değerlendirmeye alır ve diğer muhalefet partileri ile birlikte geliştirir ümidiyle, bir çalışma yapıp Kemal Kılıçdaroğlu’na sunmuştum. Şimdi ben bu çalışmayı kendi vatandaşının haklarını kollamak için uğraşırken iktidar tarafından hapisle mükafatlandırılan Osman Kavala arkadaşımıza ithaf ediyorum.
“İnsan Hakları konusunda yapılması gereken reformların amacı ülkenin her köşesinde yerindelik ilkesine göre işlev görerek insan hakları ihlallerini azaltmak, idarenin evrensel insan haklarına saygılı olmasına, yargı kurumunun da insan hakları konusunda evrensel normlara göre işlev görmesine katkı vermek, hukukun üstünlüğünü sağlamaktır.
“Ülkemizde bu hedefi kollama işleviyle görevli, İnsan Hakları Kamu Temsilcilerinden oluşan bir “İnsan Hakları Yüksek Konseyi” kurumu kurulacaktır. (mevcut Ombudsman kurumu ile hiçbir alakası yoktur.)
“İnsan Hakları Kamu Temsilcileri her ilin barosu, belediye meclisleri ve milletvekillerinin kendi aralarında ayrı ayrı yapacakları seçimlerle tespit edilecektir.
“Belediye Meclis üyeleri ve milletvekilleri arasından yapılan seçimlerde nitelikli çoğunluk aranacaktır.
“Her bölgemizde yer alan illerden seçilen temsilciler o bölgenin “İnsan Hakları Heyeti’ni” oluşturacaktır. Örneğin “Marmara ve Trakya Bölgesi İnsan Hakları Heyeti” veya “Ege Bölgesi İnsan Hakları Heyeti” gibi.
“Bölge İnsan Hakları Heyetleri yılda iki kez Ankara’da İnsan Hakları Yüksek Konseyi olarak bir araya gelip uluslararası hukuk ve bölgelerdeki uygulamalar arasındaki çelişkileri düzeltecek kanuni düzenlemeleri belirleyecek ve TBMM’ye sunacaktır.
“Bölge İnsan Hakları Heyetlerinde görev alacak adayların hukuk, siyaset, sosyoloji ve felsefe disiplinlerinden birinde Üniversite eğitimi almış olmaları ya da bir insan hakları örgütünde en az üç yıl yöneticilik yapmış olmaları gerekecektir. Bir yabancı dile bihakkın vakıf olmak tercih sebebi olacaktır.
“İnsan Hakları Yüksek Heyeti öncelikle yasalarda insan hakları ve özgürlükler bakımından evrensel hukukun gerisine düşen maddeleri belirleyerek bu konularda değişiklik tekliflerini Meclis Başkanlığına sunacaktır.
“Hükümetin belli bir müddet içerisinde bu maddelerin tadiline yanaşmaması durumunda, İnsan Hakları Yüksek Heyeti, kendi önerisi ve idarenin tutumu hakkında kamuoyuna açıklama yapacak ve bu konuda bir rapor hazırlayacaktır. Bu suretle halk indinde TBMM’ni ve hükümeti teşhir edecektir. Uluslararası hukukun altında kalan hüküm ve uygulamaları Anayasa Mahkemesine götürme yetkisini haiz olacaktır.
“Heyetler kendi il ve bölgelerinde insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunabileceklerdir.
“Bölge İnsan Hakları Heyetleri, insan hakları ile ilgili önemli davalara müdahil olabilecek ve görüş bildirebilecektir. Müdahil olma istemi, AYM’nin kabulüne bağlı olmadan gerçekleşebilecektir. Heyetler, illerde gördükleri insan hakları ihlalleri hakkında Valinin yazılı olarak dikkatini çekebilecek ve Valilik gerekli tedbirleri almazsa, Heyetler İdare Mahkemesine başvurabileceklerdir.
“Bölge İnsan Hakları Heyetleri toplumda insan hakları bilincini oluşturacak etkinlikler düzenleyecektir. Bunun için yerel yönetimlerle, valilik ya da kaymakamlıkla, sivil toplumla ve eğitim kurumlarıyla etkili bir diyalog kuracak ve ortak programlar hazırlama yetkisi olacaktır.
“İnsan Hakları Bölge Heyetleri ve İnsan Hakları Yüksek Heyeti’nin çalışmalarının şeffaf olması, sivil toplum tarafından izlenebilmesi ve temsilcilerin dokunulmazlıkları olması sağlanacaktır.”
Osman Kavala dört senedir hapiste. Ailesinden ve sevdiklerinden uzak bu dört sene kendisine nasıl iade edilebilir ki? Artık aklımızı başımıza toplamalı ve günahsız bir insana kafayı takıp 84 milyon insanımızı Avrupa Konseyinden atılmanın ekonomik ve siyasi sonuçlarına mahkûm etmeyelim. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletimiz için yapmasını ümid etmek istiyorum.