Kubilay Kaptan
Olea Europea
Zeytin ağacı (Olea Europea) ağır ve zahmetli büyümesine karşın uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaçtır. Bu nedenle adı mitoloji ve botanikte "Ölümsüz Ağaç"tır. Zeytin ağacı derken Hititleri, Yunanları, Romalıları, İsa’nın havarilerini, Türklerin Anadolu’yla gelişini gören, Pir Sultan’ı, Karacaoğlan’ı bilen ölümsüz bir ağaçtan söz ediyoruz. Yüzyıllarca bu toprakların insanları zeytinyağı ile aydınlatmıştır karanlıkları ama ondan da önemlisi zeytin ve zeytinyağı onların karnını doyurmuştur. Ege’deki batık gemilerde dev amforaların bulunması zeytinyağı ticaretinin her dönemde önemli olduğunun göstergesidir.
Zeytin şarkılarımıza ilham kaynağı olmuş, sofralarımıza konuk olmuş en önemli gıda maddelerimizden biridir. Buna rağmen ülkemizde bulunan 170 milyon zeytin ağacının en az 100 milyonun kesilmesine yol açacak bir yasa çıktı (3573 Sayılı Kanun'da 7. kez yapılmak istenen değişiklik) ve bu yasa da “kamu yararı” gerekçesine dayandırıldı. Zeytinciliğe çok büyük önem veren Atatürk'ün isteği ile hazırlanan ve ölümünden kısa bir süre sonra çıkarılan “3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılaştırılması Hakkında Kanun” dünyadaki tek zeytin koruma yasası olmasına rağmen bu yapıldı.
Kim düşman olabilir bir zeytin ağacına, kim bu ağacı kesmek isteyebilir. Birincisi kuralların halk yararına kullanılmadığı ülkelerde sermaye, ikincisi sermayeden beslenen resmi makam sahipleri ve üçüncüsü… İzninizle, üçüncüsü için sosyal medyada dolaşan birkaç yazıyı paylaşayım:
“Kıyamete yakın Müslümanlarla Yahudiler arasında bir savaş çıkacak. Müslümanlar bu savaşta galip gelecekler. Öyle ki Yahudiler ağaçların ve taşların arkasına saklanacak, ağaçlar ve taşlar da 'ey Müslüman, şu arkamdaki Yahudi’dir. Hemen gel de onu öldür' diye haber vereceklerdir. Fakat sadece zeytin ağacı haber vermeyecektir. Çünkü o bir Yahudi ağacıdır. Bugün İsrail bütün ülkelerde zeytin ağacı dikmeyi teşvik etmektedir. Çünkü bu ağaçların Yahudileri koruyacağını bilirler.”
“Dün İsrail, zeytin ağaçlarının kesilmesini engellemek amacıyla Soma'daki termik santralin yapımını durdurmaya çalıştı ve Danıştay vesilesiyle bunu başardı. Fakat hükümetimiz Danıştay'ın bu kararına rağmen kesimi devam ettirerek İsrail'in bütün planlarını suya düşürdü.”
Ülkemizde bir doğa parçasını yok edip yok edilen yeri rant sağlanacak bir yere dönüştürmek için kullanılan “dindarlık ve milliyetçilik örtüsü” yine kullanılıyor. Bu düşünce yapısıyla görüşülen kanunda şunlar var:
3573 sayılı kanunun birinci maddesinde yapılmak istenen değişiklikle zeytinlik alanların tanımı için, “15 kültür çeşidi veya yabani zeytin çeşidinin bulunduğu alan” denilmiş. Türkiye’deki zeytinlik alanların yüzde 70’i bu tanım içindedir. Edirne’den Fethiye’ye kadar deniz kenarındaki zeytinliklerdeki tür çeşidinin 10-15 civarındadır.
Kanunun 16. Maddesi zeytinliklere dair karar verilmesi için bir kurul oluşturulması talep ediliyor. Bu talepte de zaten oluşan 9 kişilik komisyonun 5’i zaten kamudan. Yani hepsi bürokrat. Böyle bir kuruldan zeytinliklerin korunmasına dair bir karar çıkması mümkün değil. Böyle bir kurul tamamen göstermelik bir kurum.
Kanunun 20. Maddesinde yer alan “Zeytinlik alanlar ve bu alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz” hükmü değiştirilmek isteniyor. Bu hüküm yerine “… Ancak … ve kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir” maddesi getirilmek isteniyor.
Aynı maddenin birinci fıkrasında da “Zeytinlik sahalar daraltılamaz. Zeytin ağaçlarının sökülmesi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir” şeklinde değiştirilmek isteniyor. İlgili madde ile ağaç kesenlerin tespit edilmesi durumunda ağaç başına 2 bin lira para cezası verilmesinin yeterli görüldüğü belirtiliyor. Yani “Parasını veren ağacı kesebilir” deniyor. Milyonlarca liralık yatırım yapanlar için ağaç başına 2 bin lira vermek eminim çok caydırıcı olacaktır.