Atilla Kıyat
NİSAN ŞAKASI
Değerli Gazete Pencere okurları… Uzun süre ayrı kaldık. Bu sürede yaşadığımız birçok olayda görüşümü merak ediyor, suskunluğumun nedenini merak ediyorsunuz. Öncelikle şunu söyleyim. Yazmayışımın, ayağıma takılan kelepçe ile yargısız infazla yasal haklarımın kısıtlanması ile devam eden hukuki süreçle bir ilgisi yok. Yazmak için bir süre daha bekleyecektim ama Hulusi Akar’ın susun ricasına (!) uyduğumu düşünürsünüz diye, suskunluğumu bozdum.
Sizden uzak kalmamın tek nedeni var. Kitap yazıyorum. 3 Nisan 2021 ile başlayan süreci anlatıyorum. Süreç tamamlanmadıkça kitap da bitmeyecek ama süreç nasıl biterse bitsin, basabilecek bir yayınevi bulabilirsem, kitabım sizlerle buluşacak.
Sizlerle kitabımın ismi, önsözü ve arka kapağını paylaşıyorum. İsmi, bu yazının başlığı…
Önsöz; Niye “Nisan Şakası “
Kanal İstanbul’un Montrö Sözleşmesi ile hiçbir ilgisi yoktur demek şaka gibi değil mi?
Bir amiralin resmi elbiseli sarık ve cüppe ile bir tarikat evinde namaz kılması şaka gibi değil mi?
Bu iki konuya dikkat çeken bir duyurudan, buram buram darbe kokusu almak şaka gibi değil mi?
On dört amiralin, sabah 06 00’da, evlerinin terörle mücadele polisleri tarafından basılması şaka gibi değil mi?
On amiralin, yere iki şilte atılmış bölmelerde ayrı ayrı ve PKK/FETÖ şüphelileri ile bir arada sekiz gün gözaltında tutulmaları şaka gibi değil mi ?
Haklarında konutlarını terk edemezler adli kontrol kararı olmayan on dört amirale elektronik kelepçe takmak şaka gibi değil mi?
Duyurudan dolayı bize en ağır hakaretleri edenlerin, birkaç gün içinde, duyuruda değindiğimiz her iki konuda da bizle aynı fikirde olduklarını gösteren beyanlarda bulunması şaka gibi değil mi?
27 Nisan Muhtırasını verdikten sonra on altı ay daha görevde kalıp, Devlet Şeref Madalyası ile ödüllendirilen Genelkurmay Başkanının çirkin geleneğini devam ettirdiğimizi söylemek şaka gibi değil mi?
Kitabı okurken, şaka gibi diyeceğiniz daha birçok olaya şahit olacaksınız.
Ben önsözü ciddi bir ifade ile bitireyim. “Hukuka, adalete, bağımsız yargıya olan inancımızı asla kaybetmiyoruz.”
Evet, şimdi de kitabın arka kapağı;
“ 3 Nisan 2021… Soğuk bir nisan akşamı… Soğuk ve nisan pek birbirine yakışmayan iki kelime… Havalar soğuk olsa da nisan sıcaktır. Ben, nisanda doğan yakınlarımı, arkadaşlarımı, dostlarımı kutlarken, NİSAN MI İNSANI, İNSAN MI NİSANI GÜZELLEŞTİRİYOR DİYE BAŞLARIM SÖZLERİME. Sonra insanda karar kılarım. 3 Nisan akşamı, birçoğu nisanda doğmasa da gene insanlar güzelleştirdi nisanı…
Niye geceyarısı diyenler…Yıldızlar karanlıkta ışıldar…
Değerli Gazete Pencere Okurları, ilk sizinle paylaştım. Süreç bitince kitap da bitecek ve basılırsa, ilk sizin haberiniz olacak…