Kubilay Kaptan
Neyin Dönüşümü?
Fatih, Bayrampaşa, Güngören, Avcılar, Zeytinburnu, Esenyurt, Bahçelievler, Küçükçekmece, Beylikdüzü, Esenler, Bakırköy, Bağcılar, Büyükçekmece.
Bunlar İstanbul’un deprem açısından en riskli ilçeleri. Kuşkusuz deprem riski tek bir faktörle açıklanacak bir değer değildir. Yapı taşıyıcı sistemi, malzeme kullanımı, zemin durumu gibi pek çok faktör yapı dayanımını arttırmaktadır.
Bütün bu faktörleri değerlendirerek incelendiğinde, beklenen bir deprem sırasında İstanbul’da yıkılacak (hasar görecek değil) olan binaların hangileri olduğu ve bu binaların nerelerde olduğu bellidir.
Ancak bu binaların çoğu 7-8 katlı olduğu ve arsalarının izin verilen miktarlarının tamamının kullanılmasıyla yapıldığı ve bulunduğu ilçeler itibariyle fazla ranta sahip olmayan yerlerde yapıldığı için bu binalara el sürülmemektedir.
Bu binalar yerine nerede kentsel dönüşüm yapılmaktadır?
İlk önce Bağdat Caddesi dahil Kadıköy gibi rantın çok olduğu yerlerde ve bu yerlerdeki olasılıklar tükenince boğaza, denize bakan, arsa payı yüksek, bir iki katlı müstakil evlerin bulunduğu yerlerde.
Kentsel Dönüşüm yasası ilk çıktığında bu yasanın bir kentsel dönüşüm olmadığını sadece müteahhitlerin işini kolaylaştıracak bir bina dönüşümüne yaracağını
söylemiştik. Bugün gelinen noktada artık hükümetin yaptığı işi şirin göstermeye de ihtiyacı kalmadı. İnsanların evlerine koçbaşı ile giriyor, ters kelepçeyle insanları alıyor ve evlerdeki eşyaları sokağa atıyorlar.
Neden? Birkaç müteahhidin işi aksamsın diye. Yapılan işin depreme karşı önlem ile en ufak bir ilgisi yoktur.
Fikirtepe’de, evini verip 11 sene bekleyen insanın yaşadığı kentsel dönüşüm müdür?
Anadolu yakasının merkezinde bulunan Fikirtepe’de her metrekarenin betonla doldurulması kentsel dönüşüm müdür?
Üçüncü sınıf taşra kasabasına çevrilen Üsküdar’da yapılanlar kentsel dönüşüm müdür?
Yaşanan sel felaketinde insanların öldüğü ve “Karadeniz’in En Büyük Kentsel Dönüşüm Projesi” denilen Kuzey Yıldız TOKİ konutları nasıl adlandırılmalıdır?
Hiçbir ön hazırlık yapmadan insanların evlerinden çıkarıldığı Sulukule’de, Zeytinburnu’nda yapılanlar nedir?
İstanbul’un ticaret merkezlerinden biri olan Merter’e beş dakika, ulaşım ağlarına 10 dakika mesafedeki Tozkoparan Mahallesi, uzun süredir kentsel dönüşüm baronlarının baskısı altında. Güngören Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygulanması planlanan kentsel dönüşüm projesi, 900 hanenin yaşadığı alanı kapsıyor. Bu bölge, deprem nedeniyle güçlendirilecek ve/veya yenilecek yerler arasında ilk sıralarda değildir. Aynı Beykoz Tokatköy Mahallesi’nin önceliğinin bu olmadığı gibi.
Deprem riski nedeniyle en son dokunulması gereken yerlere dokunulmaya başlanması ve bunun yapılırken hoyratça, kabaca davranılması gelinen açgözlülüğün bir göstergesidir.
Soruyorum: Sen kapısını koçbaşı ile kırdığın, elektriğini kestiğin, binasını yıktığın, eşyalarını dışarı attığın, yaşayanları ters kelepçe ile tutukladığın bu insanlardan hangilerine şimdiye kadar bir deprem eğitimi verdin? Kovduğun çocukların hangilerinin sınıfına bir deprem çantası koydun? Hangisinin evine bir afet radyosu koydun? Kentsel Dönüşüm yapıyorum diye oradan çıkardığın insanların kaçı eski evlerinin bulunduğu yere dönebilecek? Kentsel Dönüşüm diye yaptığın çalışmalarda arsanın yüzde kaçını sosyal ve yeşil alana çevirdin?
Bütün bunlara baktığınızda yapılanların bir kentsel dönüşüm değil sadece ve sadece değerli arsaları olan insanların kovulup, arsalarının müteahhitlere verilmesi işlemi olduğu görülecektir.