Murat Özçelik
Muhalefet partileri arasındaki görüşmeler
Muhalefet partileri arasında hem Genel Başkan Yardımcıları hem de Genel Başkanlar seviyesinde somut işbirliğine dönük karşılıklı saygı temelinde çok önemli görüşmeler yapılmakta olduğunu muhalefet parti liderleri dile getiriyorlar.
Mesela Davutoğlu’nun son girişimiyle seçim ittifakı değil seçim sonrasını içerecek bir ilkeler veya “vizyon” ittifakı istediği ve partisinin ittifaka eklemlenmesini değil kurucularından birisi olmayı istediği görülüyor. Bilirsiniz Ahmet hocanın en çok sevdiği kelimelerden birisi “vizyon”dur. Onunla çalışmış olan biz diplomatlarınsa Ahmet hoca vizyon dediğinde tüylerimiz diken diken olur. Tabii ki “stratejik derinlik vizyonunun” başımıza açtığı dertler yüzünden. En sonuncu dert ise malum Suriye ve mülteciler meselesi. Ama size hoca ile ilgili bazı gerçekleri anlatmak isterim.
Benim tanıdığım kadarıyla Ahmet hoca için kimin bir konuyu savunduğu değil konunun bizatihi kendisi önemlidir. Yani tartışmadan yenilgi ile çıkarsa yenildiğini açıkça kabul etmese bile karşısındakinden hınç almaya girişmez. Eğer daha sonra Başbakan olduğu dönemde huyunda kırılmalar olmadıysa ben hocanın bu özelliğini takdir ederdim. İkinci hasleti haram hiçbir lokma yemeyeceği ile ilgilidir. Üçüncü olarak ise devletin ve dış politikanın nasıl yürüdüğüne dair gerçekleri öğrenmeye başladıktan sonra Irak’taki bir parti liderine, eğer “stratejik derinlik kitabını şimdi yazmış olsaydım farklı yazardım” şeklinde eksiklerini ifade edebildiğini hatırlıyorum. Belki eski hatalarını da anlamıştır. Mesela, o hataların düzeltilmesinde o dönemdeki tecrübesi ve ilişkileri üzerinden Suriye’deki “kızgın çocuklar”ın başımıza ileride daha fazla bela olmamaları için elini taşın altına koyabilir. Nitekim seçim sonrası böyle bir katkısı olursa bunu ülkemiz adına değerli bulurum. Keza, nasıl AKP kendi içinden FETÖ’cüleri ayıklayıp çıkartmışsa, bugün devlet kurumları içindeki yolsuzluk ağının temizlenmesinde zamanında bu iktidarda görev yapmış olan Gelecek ve DEVA Partisi Başkanlarının ve kadrolarının önemli katkıları olabilecektir. Tabii ki bu defa kurunun yanında yaş da yanar misali değil, gerçek anlamda hukukun üstünlüğü altında. Zira amacımız rövanş almak değil hukuk altında yaralarımızı sarıp ileriye hep birlikte yürümektir.
Seçmenin kahir çoğunluğunun bugün hicap duyduğu AKP’nin bütün vahim çıkarcı uygulamalarını, AKP’ye zamanında gönül koymuş “endişeli muhafazakarların” da hiçbir surette hak etmediklerini Ahmet Davutoğlu’nun ve Ali Babacan’ın bu kesime kendi jargonu ile anlatması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “bu insanımızı da kaybetmemeliyim” diye yaptığı konuşmalardan daha etkili olabilir. Böylece Millet İttifakı ile birlikte kendi değerlerinin de Gelecek veya DEVA veya Saadet Partisi aracılığıyla iktidarı kazanacak geniş bir “muhalefet ittifakında” yer alacağını gören AKP’li kararsız muhafazakar seçmen, hem Gelecek veya DEVA Partisi’ne oy verip hem de Millet İttifakı ile birlikte oluşturulacak daha geniş muhalefet ittifakının ortak Cumhurbaşkanı adayını desteklemeye yönelebilir. Ama hoca şu andaki oy seviyesine rağmen vizyon diye tutturur ve illaki kendi adayı desteklensin isterse ve buna DEVA’yı da ikna ederse önümüzdeki badireyi atlatmaya yardımcı değil köstek olur ve bunu da seçmen anlar.
Bu ülkede muhalefet monolitik bir yapı taşımıyor. CHPliler ile Gelecek Partilileri bir vizyon ittifakında birleştirebilmeniz mümkün değildir. Bunu takdir edersiniz. Ancak ortak ilkeler mutabakatına kimsenin itirazı olamaz. Nitekim ileride hazırlanması gerekecek yeni anayasanın dayanması gereken temel ilkeler ile ilgili olarak 6 muhalefet partisinin mutabakata varmaları, bu ülkede kavga etmeden, karşılıklı nezaketi gözeterek farklı sınıf veya kimlikleri temsil eden partilerin ortak paydalarda birleşebileceklerini göstermesi bakımından çok ama çok değerli bir gelişme olacaktır. Keza bu 6 muhalefet partisinin geçiş döneminde halkımızın sorunlarının nasıl çözümleneceğine ilişkin nasıl bir yol izleyeceklerine dair yol haritasının iskeletini oluşturma yolunda birlikte çalışmaları da çok önemlidir.
Siyasetin eski bataklıklarında boğuşmayacak yeni bir Türkiye için seçim sonrası hazırlanacak Anayasanın mümkün olan en geniş toplum kesimlerini kapsayacak şekilde tamamlanması ve çoğulcu bir anlayışı yansıtması gerekir. Bugün için benimsenecek ilkeler ülkemizdeki Kürtlerin de demokratik bir Türkiye için benimseyecekleri bir ilkeler bütününü oluşturmalıdır. Yani HDP seçmenini de ortak adayı desteklemeye imale edecek bir nitelik taşımalıdır. Üstelik şimdiden HDP’nin terörist değil meşru bir parti olduğunu daha güçlü şekilde savunarak. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Millet İttifakı adayı ilk turda kazanacak” söyleminin altında HDP ile de bir anlayış birliği yattığını düşünüyorum. Umarım öyledir.