Fatma Acar Ünlü

Fatma Acar Ünlü

MİSAK-I İKTİSADİ

Türk Milleti siyasal savaşını zaferle bitirmiş şimdi de “muasır milletler seviyesine” erişebilmek için ekonomik mücadeleye atılmıştır.

Milli Mücadelenin ardından uzun süren savaşlar ve işgaller nedeniyle Anadolu bir enkaz yığını gibi olmuştu. Yapılması gereken çok iş vardı. Ancak bunun için para, yetişmiş eleman ve ciddi bir planlama lazımdı.

Dönemin İktisat Vekili Mahmut Esat Bey, “Uzun senelerden beri unutulmuş olan iktisadiyat hakkında memleket iktisat âlimlerinin bir araya gelerek düşünmelerini, nokta-i nazarlarını Büyük Millet Meclisine ve Büyük Millet Meclisi Hükümetine bildirmelerini ve teşebbüsü şahsileri ile orada yapılması lazım gelen işlere derhal orada karar vererek harekete geçmeleri” görüşündeydi.

Neden İzmir?

Birinci Dünya Savaşı öncesinde İzmir, İstanbul’dan sonra Osmanlı Devleti’nin ekonomik bakımdan oldukça gelişmiş ikinci şehri idi. Savaş boyunca İzmir önemli bir yıkıma uğramamıştır. İttihatçıların milli iktisat politikalarının bir sonucu olarak, Müslüman Türk tüccar ve esnafın hükümetçe desteklenip teşvik edilmesi de İzmir’in ekonomik hayatını olumlu bir şekilde etkilemiştir.

Dönemin şartları içinde dış ticaret için İzmir’e rekabet edebilecek başka bir liman şehri de yoktur. Bütün bunlar İzmir’in Osmanlı dönemi ekonomisinde sahip olduğu imkanlarını, “Cumhuriyet döneminde” de devam ettirmesine yol açmıştır. Her ne kadar nüfus büyüklüğü bakımından zamanla Türkiye’nin üçüncü şehri durumuna gelmiş ise de ekonomideki yerini korumuştur.

Birinci Türkiye İktisat Kongresi – İzmir İktisat Kongresi

Birinci Türkiye İktisat Kongresi 17 Şubat 1923’te İzmir’de yapıldı. Özel sektör öncelikli bir ekonomik modelin uygulanması kararı alınmış ancak yeterli sermayenin olmayışı yetişmiş, kalifiye insanların yokluğu ya da azlığı kongrede alınan kararları aslında fiilen işlevsiz hale getirmişti. 1929’da başlayıp kısa sürede Türkiye’yi de etkileyen “Dünya Ekonomik Krizi” ise kongrede alınan kararları uygulama imkanını daraltmış; devletçi, planlamacı bir ekonomik modelin benimsenmesine yol açmıştır.

Korkut Boratav’a göre, Milli Mücadele’nin sonunda Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu şartları 1923’ten itibaren takip edilecek iktisat politikasının objektif çerçevesini ve sınırlarını belirlemiştir.

‘Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner’

M. Kemal Paşa’ya göre, Türk milletini layık olduğu yüksek düzeye ulaştırmak için, en çok ekonomimize önem vermek zorundayız. Ekonomik kalkınma ise tam bağımsızlık içinde gerçekleştirilebilir. Büyük Önder, kongrede şöyle seslenmişti:

Efendiler!
Aziz Türkiye’mizin iktisadî yükselme gereklerini aramak ve bulmak gibi vatanî, hayatî ve millî bir kutsal amaç için bugün burada toplanmış olan sizlerin, saygıdeğer halk temsilcilerinin karşısında bulunmakla çok mutlu ve sevinçliyim. Efendiler! Uzun ihmallerle ve derin ilgisizlik ile geçen yüzyılların iktisadî yapımızda açtığı yaraları tedavi etmek, tedavi çarelerini aramak ve memleketi bayındırlığa, millî bir rahatlığa, mutluluğa ve servete ulaştıracak yolları bulmak için gerçekleşecek çalışmanızın çok kıymetli ve başarılı sonuçlara ulaşmasını dilerim.

Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. Bu bakımdan en kuvvetli ve parlak zaferimizin bile sağlayabildiği ve daha sağlayabileceği yararlı kazançları belirlemek için ekonomimizin, iktisadî hâkimiyetimizin sağlanması ve sağlamlaştırılması ve genişletilmesi gerekir.

Kılıç ile fetih yapanlar, sabanla fetih yapanlara yenilmeye ve sonuçta yerlerini bırakmaya mecburdurlar.

İzmir İktisat Kongresi kararları

İzmir İktisat Kongresi kararları Türkiye’nin siyasi ve ekonomik tercihlerini ortaya koymuştur. Kapitülasyonlar kaldırılmış ama yabancı sermayenin Türkiye’nin kanunlarına saygılı bir şekilde faaliyette bulunması kararlaştırılmıştır. “Milli İktisat” diye bilinen bu kararlara göre, eskiden kapitülasyon adıyla yabancı sermaye sahiplerinin ve azınlıkların yürüttüğü ekonomi yerine, daha çok yerli sermaye sahipleri eliyle liberal bir ekonomi modeli benimsenmiştir.

Kongre kararları, Milli İktisat politikaları, Osmanlı dönemi dış ticaretinde büyük ağırlığı olan Ermenilerin ve Rumların etkilerini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. 30 Ocak 1923’te Lozan’da Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanmış olan Mübadele Anlaşması nedeniyle, Rumların ve Türklerin karşılıklı taşınmaları başlamıştır. O tarih itibarı ile artık fiilen bir Rum nüfusu ve onun dış ticaretteki ağırlığı da söz konusu değildir.

İzmir İktisat Kongresinde:

  • Sanayici ve tüccarlar, yabancı sermaye ve ürünlere karşı koruma talep etmiştir. Türkiye’de üretilen ürünlerin korunmasını ama üretilemeyenlere karşı ise gümrüklerin sıfıra indirilmesi beklentisi açıklanmıştır. Böylece Cumhuriyet döneminde uzun bir zaman korumacı ekonominin de bir işareti olmuştur. İhtiyaçtan fazla olan ya da üretilen hammaddenin ihracı istenmiştir.
  • Osmanlı vergi düzeni içinde önemli bir yeri olan Öşür Vergisi’nin kaldırılması talepler arasında yer almıştır.
  • İzmir İktisat Kongresi’nin önemli kararlarından birisi de yabancı sermaye hakkındaki karar maddesidir. Çünkü yurdun bazı yerlerini işgal eden Avrupa ülkelerine karşı Türkiye’nin gelecekte nasıl bir siyaset izleyeceğini göstermesi bakımından dikkat çekici olmuştur.

YENİ TÜRKİYE

İzmir İktisat Kongresi liberal içerik ve özellikten çok “Milli İktisat Politikasını” Cumhuriyet dönemine taşımıştır. Kongrede alınan kararların çoğu uygulanan iktisat politikasına yansımışsa da bazıları çeşitli sebeplerle uygulanamamıştır. 1920’li yıllarda Kongre kararlarına dayandırılan ve kalkınmayı özel teşebbüs eliyle gerçekleştirmek esasını hükümet de benimsemiş ve uygulamıştır. Osmanlı Devleti’ni çöküşün eşiğine getiren, savaş yenilgileri kadar kapitülasyon uygulamaları da olmuştur. Dönemin şartları içinde üzerinde en çok durulan hususların başında kapitülasyon kaldırılması isteği gelmiştir. Yeni Türkiye’nin varlığı ve yoluna devam edebilmesinin bir çaresi olarak görülmüştür. Kongredeki konuşmacılar kapitülasyonların devam etmesini asla kabul etmeyeceklerini vurgulamışlardır.

ZORUNLU OLARAK DEVLETÇİLİK MODELİ

“Kongrede oluşan genel çizginin, az sayıda istisnalar dışında 1931 yılına kadar Cumhuriyetin iktisat politikasına hakim olacağı gözlenecektir.” Kongre zaten çeşitli ticari, zırai, sınai ve işçi teşekküllerinin temsilcilerinden oluştuğundan alınan kararlar da bu doğrultuda olduğundan dolayı Türkiye için öngörülen iktisadi model bir “özel sektör” öncelikli modeldir. Bu modelin de iktisadın icapları kadar “Yeni Türkiye’nin” siyasi tercihini de açık ettiği anlaşılmıştır. Ancak 1929’da başlayan ve Türkiye’yi de ağır bir şekilde etkileyen “Dünya Ekonomik Krizi” nedeniyle Türkiye, İktisat Kongresi’nde öngörülen iktisat modelini revize etmek, devlet sektörüne, planlı ekonomiye öncelik tanıyan ve “Karma Ekonomi” ya da “Devletçilik” diye bilinen modele yönelmek zorunda kalmıştır (Korkut Boratav).

Felaket noktasına gelen milleti kurtarmak…

Büyük Önder, kongrenin önemini şöyle ifade etmişti:

Efendiler! Yüce heyetinizin bugün toplamış olduğu Türkiye İktisat Kongresi çok önemlidir, çok tarihîdir. Nasıl ki Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi felâket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarmak konusunda Misak-ı Millî’nin ve Anayasanın ilk temel taşlarını hazırlamak konusunda etkili olmuş, girişimci olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, millî tarihimizde ve millî hayatımızda en kıymetli ve yüksek hatırayı kazanmış ise, kongreniz milletin ve memleketin hayat ve gerçek kurtuluşunu sağlamaya araç olacak kuralların temel taşlarını ve ilkelerini hazırlayıp ortaya koymak şekliyle tarihte en büyük adı ve çok kıymetli bir hatırayı kazanacaktır.

KAYNAKLAR;

Türkiye İktisat Kongresi’ni Açış Söylevi İzmir

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi 2019 Cilt 2 Sayı 5 27 İZMİR İKTİSAT KONGRESİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Acar Ünlü Arşivi