Kubilay Kaptan
Kuraklık ve Su Sorunu için Çözüm Önerileri
Bir hafta önceki yazımda kuraklık, su sorunu ve bunlarla ilgili konulardan bahsetmiştim. Bu hafta çözüm önerileri sunmak istiyorum.
Bugün sulamanın en önemli problemi çok pahalıya mal olmuş büyük tesisler ile suyun kullanılması arasındaki dengesizliktir. Bu durumu düzeltmek için su dağıtma kanalları ile tarla içi sulama tesisleri yapmaya önem vermek gerekmektedir.
Sulamanın tahıldan ziyade ihracat elverişli ürünleri teşvik edecek ürünlere yöneltilmesi gerekmektedir. Tahıl ürünleri, endüstri bitkileri ile nöbetleşmeye gidildiği için sulanan tarlalara ekileceği gibi bazı yerlerde sulama imkânları sınırlı olduğundan tahılların nöbetleşmeye girdiği görülür. Bu şartlarda iyi tohum ve uygun gübre kullanılması şartıyla buğdaydan yüksek verim sağlanabilir. Ayrıca sulama işi, iyi tohum ve gübre kullanımı ile birlikte yürütülmelidir.
Suya en çok gereksinim duyan sektör tarımdır. Tarıma harcanan suyun büyük bir bölümü sulama tekniğindeki aksaklıklardan dolayı boşa gitmektedir. Sulamada, geleneksel yöntemler yerine modern yöntemler kullanılmalıdır. Günümüzde çiftçilerin büyük bir bölümü tarlaya su basarak, ya da suyu paralel hendeklerden akıtarak sulamakta ve suya yön vermek için yerçekiminden yaralanmaktadır. Bu durumda bitkiler suyun çok azını emmekte geri kalanı ise toprağa karışmaktadır. Bu uygulama birçok yerde suyun boşa gitmesine ve kirlenmesine yol açmaktadır. Aynı zamanda toprağın aşınma, suyla dolma ve tuzlanması sonucunda verimini yitirmesine de neden olmaktadır. Günümüzde su gereksinimini neredeyse yarıya indiren çok daha verimli ve çevreye çok daha az zarar veren yöntemler bulunmaktadır.
Sulama tekniklerinden en verimli olanı yağmurlama ve damlatmalı sulama sistemidir. Yağmurlama veya damlatmalı sulama sistemi, su kullanımını %70 azaltırken, ürün miktarını ise %90 artırmaktadır. Ancak bu sistemlerden ülkemizde çok az faydalanılmaktadır.
Her bölgenin kendine has coğrafi şartlarının en iyi şekle değerlendirilmesi ve bu şartlara en uygun ziraat sistemlerinin uygulanması gerekir.
Ülkemizde tarımla sektöründe çalışanlara bölgesel bazda ekim yaptıkları tarım topraklarının özellikleri öğretilmeli ve bu topraklara uygun en ekonomik tarım bitkileri seçilmeli, seçilmiş tohumlarla ekim yapılmalı ve özellikle sulamalı tarım yapılan bölgelerde modern sulama yöntemleri hakkında sektör bilgilendirilerek bu yöntemleri uygulamaya teşvik edilmelidir.
Ülkemizde kurak sahalarda halen basit sulama şebekeleri ile sulanan sahalar mevcuttur. Buradaki şebekelerin ıslahı, aynı zamanda asıl önemli geniş sahaların sulanmasını sağlayacak sulama şebekelerinin oluşturulması kurak bölgeler açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, dünya üzerinde kuraklığın sürekli olarak tehdit oluşturduğu yarı kurak bir kuşakta yer almaktadır. Geçmiş dönemlerde kuraklık zaman zaman ülkemizde büyük zararlara sebep olmuştur. Özellikle tarımda doğal koşulların etkisine açık bir yapıda olan bitkisel üretimimizde kuraklık nedeniyle büyük dalgalanmalar oluşmuş, gıda açığı ve yüksek fiyatlar ortaya çıkmıştır. Halen günümüzde de tarımda ve içme suyu temininde sıkıntılar yaşanmakta, 21. yüzyılda yaşanan iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan kuraklığın bu sıkıntıların daha da artmasına sebep olacağı bilinmektedir. Bu nedenle kuraklığın, değişik disiplinlerden uzmanların oluşturduğu bir merkez tarafından sürekli olarak izlenmesi ve tehlike iyice büyümeden gerekli uyarılar yapılarak oluşabilecek zararların en aza indirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Büyük sermaye yatırımları, kurak bölge çiftçileri açısından yeni ziraat tekniği ve daha değerli ve verimli bitkilerin yetiştirilmesini sağlayacak olan sulu tarım sahaların artırılması gereklidir. Ancak sulama imkânının mevcut olmadığı veya modern sulama tesislerinin uygun görülmediği sahalarda zirai faaliyetlerde modern kuru tarım metodunun uygulanması gerekmektedir. Ayrıca bu tip sahalarda tarımsal faaliyetlere yardımcı olarak yapılacak hayvancılık faaliyetleri tarımla uğraşan sektör insanlarının ekonomilerine katkı sağlamakla birlikte kuraklığın yol açtığı olumsuzluğu bir miktar da olsa azaltacaktır.
Endüstriyel tesislerde temiz üretim uygulamalarının yaygınlaştırılması, tesis içi kontrollerin artırılması, sıfır deşarj yaklaşımının yerleştirilmesi ve atık suların geri kazanılarak proses suyu ve benzeri amaçlarla yeniden kullanılması gerekmektedir.
Ülkemiz havza temelli bütünleşik su yönetimine geçmiştir, bu iklim değişikliğine uyum kapsamında önemli bir adımdır. 25 havzada yönetim planlarının hazırlanması iklim değişikliğini göz önünde bulundurarak tamamlanmalı, izleme ve geliştirme çalışmaları yapılmalıdır. Havzalarda yapılacak örgütlenmelerin yanı sıra, il ve bölge bazında da yönetim planları uygulanmalıdır. Bütün sektör öncüleri ve paydaşların bir araya gelerek su yönetiminin karar süreçlerinde yer almaları faydalı olacaktır.
2015-2100 periyodunda gerek sıcaklık artışları Türkiye’nin diğer bölgelerine nazaran daha fazla olduğu için gerek sıcak hava dalgalarının olası etkilerinin fazlalığı nedeniyle Güneydoğu Anadolu’da kuraklık ile mücadele çalışmaları geliştirilmelidir. Ağaçlandırma çalışmalarına hız vererek, su kullanımında tasarrufa giderek bu duruma karşı konmalı, halk beklenen etkiler konusunda bilinçlendirilmelidir. Olası mağduriyetleri engellemek için bu durumun tarım ürünleri, hayvancılık ve halk sağlığı alanlarındaki etkileri bilimsel olarak incelenmeli ve bu doğrultuda önlemler alınmalıdır.
Sıcaklıklar Türkiye genelinde her yerde ve her mevsim için yükseliş içinde olacak (yaz mevsimindeki artışlar görece olarak daha fazla olacak); Türkiye’nin Güney kesimlerinde yağış miktarları azalırken, Kuzey kesimlerinde yer yer artışlar gözlenecek; Deniz seviyesi yükselmesi nehir deltalarındaki kıyı şehirlerinin düşük kotlu alanlarını etkileyecek; Su kıtlığı ve stresi riskleri Türkiye genelinde artacak; Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde artacak yağış miktarı heyelan risklerini arttıracak; Kar örtüsünün zayıflaması çığ risklerini arttıracak; Kuraklık ve sıcak hava dalgası riskleri artacak, şiddetleri güçlenecek.
Bütün bu kötü sonuçların etkilerinin azaltılması başlamakta geç kaldığımız önlemlerin alınmasına bağlıdır.