Hakan Kulaçoğlu
Kullan-At Federasyon
Altı ay önce istifa eden Merkez Hakem Kurulu’nun (MHK) yerine göreve gelen MHK’nin istifa etmesi sonrasında oluşturulan en yeni MHK göreve başladı. Bu MHK’nın görev süresinin ne kadar olacağı bilinmiyor, pek merak da edilmiyor.
Peşin peşin söyleyeyim, bu tip istifa-yenilenme döngüleri asla çözüm olamaz. Sadece federasyonun çeşitli kurullarının değil bizatihi başkanının ve icra kurulunun muhtelif sebeplerle değiştiği bir futbol ikliminde yaşıyoruz. Göreve kim gelirse gelsin yıpranıyor, hırpalanıyor, perperişan olup gidiyor. Yok, şimdi burada “Birbirinden değerli isimlere yazık oluyor,” gibi bir dertlenme yapmayacağım, zira ezelden beri adalet kavramının kimsenin umurunda olmadığı bir ülkede kişisel kıymetleri ölçme ve değerlendirmenin önem taşıdığını düşünmüyorum.
Adalet, nedense bu sezon tam İstanbul takımlarının başarısızlığı zirve yapmışken fazlaca gündemde tutulan bir kavram. Üç kulüp, her zaman oluşumlarında açıkça söz sahibi oldukları federasyonları, başkanından her türlü kuruluna, hakeminden tahkimine kadar kıyasıya eleştiriyorlar. Senelerdir tu kaka yaptıkları hakemler açığa alındı, memnun olmadılar; bir sezonda -şimdilik- üç MHK görev yaptı, beğenmediler. Hiç şüphe yok ki bundan sonraki kurulları da kendileri oluşturacaklar ve yine beğenmeyecekler.
Benim bu tür sorunların çözümü için naçizane ama kalıcı çözüm olabilecek önerim, kerli ferli, anlı şanlı kurullar kurmaya uğraşmak yerine bir an önce “Kullan-At” sistemine geçilmesidir. Başta federasyonun başkanı ve icra kurulu olmak üzere tüm organları kullan-at hale getirilmelidir. Mevsimlik veya aylık kullanım süreleri de düşünülebilir ama en güzeli ve pratiği haftalık kullan-at kurullardır. Her başkan ve federasyon, MHK, PFDK, Tahkim ve diğerleri sadece bir hafta görev yapıp sonra otomatikman bırakıp gitmelidir. Yani öyle ki, daha maçlar biter bitmez hepsi ortadan kaybolmalı ve eleştirilmeleri anlamsız hale gelmelidir.
Hali hazırda Ekonomi Bakanlığı ve Merkez Bankası Başkanlığı için kısmen uygulanan Kullan-At sisteminin tabii ki kendince zorlukları vardır. Bir süre sonra PFDK ve Tahkim için yeterli sayıda hukukçu kalmayabilir ama bu pek sorun edilmemelidir, zira Anayasa Mahkemesi gibi en üst düzeydeki bir hukuk organının üyelerinin yarısının hukukçu olmadığı bir sistemde böyle keyfekeder organlar için fazlaca endişeye mahal yoktur. Mahallemizden, sokağımızdan organik insanlar federasyon kurullarında yer alabilirler ve görevlerini layıkıyla yerine getirebilirler. Hem böylece ülke futbolunun, maçlardan sonra kahve köşelerinde, Twitter’da hakemleri ve yetkilileri eleştiren futbol bilginlerinden azami düzeyde yarar sağlamasının da önü açılmış olur.
Düşünsenize, bakkalımızın, kasabımızın, manavımızın, tapu kadastro memurumuzun, online alışveriş kuryemizin, parfümeri tezgahtarımızın hangi hakemlerin açığa alınıp hangilerinin tekrar göreve iade edileceğini şıppadanak kararlaştıracağı, kime kaç maç ceza verileceğini ya da hangi cezada indirim yapılacağını tartışıp ülkelerine layıkıyla hizmet edebilecekleri bir sistem olacak bu. Onlar da tıpkı yılların hukukçuları gibi yönetmeliklerde açıkça yazan cezaları tam karşılığı şeklinde vermeyip usule aykırı şekilde indirim yapabilecekler. Sonraki hafta görev süreleri dolduğunda ise yerlerine geçen kurulları yine acımasızca eleştirme hobilerine geri dönecekler. Söyleyin şimdi, en ileri düzeyde bir katılımcı demokrasi örneği ve vatan hizmeti olmaz mı bu?
Yani Amerikan filmlerinde hep görüp de iç geçirdiğimiz jüri sistemi gibi bir vatandaşlık vazifesinden söz ediyorum, açıkça ve cesurca. Bu ülkeyi seven ve iyiliğini 7/24 klavye başında düşünen bireyler olarak vatandaşlık görevimizi layıkıyla yerine getirme şansına kavuşacağız. Sadece o filmlerdeki jüri üyeleri gibi bir haftalığına İstanbul’da federasyonun anlaşmalı otellerinde kalıp, bize tahsis edilen VİP araçlarla şehir içi kısa ama keyifli seyahatler yapacağız. Kamuoyu gündeminden ve baskılardan etkilenmemek için yedi gün boyunca medyayı takip etmeyip eşle dostla futbol hakkında konuşamayacağız ama bunu bir vatani vazife olarak yaptığımızın bilinci içinde büyük bir olgunlukla karşılayacağız.
Elbette benimki naçizane bir öneridir, teklif vardır, telif yoktur. Yetkililer isterlerse alırlar bu öneriyi uygulamaya koyarlar. Başta federasyon başkanı, yönetim kurulu üyeleri, MHK, PFDK, Tahkim ve benzerleri olmak üzere ne var ne yok hepsi kullan-at haline getirilir, kimse de şimdi bu kararı alırsak, şunu şöyle yaparsak bizi nasıl eleştirirler diye sıkıntıya girmeden görevini layıkıyla yapar. Görevde kalmak için kimseye şirin gözükmek falan da gerekmez zira görevde kalmak diye bir şey olmaz. Kulüplerin çok değerli başkanlarıyla yöneticileri de “Camiamıza karşı uzun süredir devam eden…” gibi kallavi cümleler kurup yorulmak ve yormak zorunda kalmazlar. Hem naçizane önerdiğim bu sistem federasyon boyutunda tutarsa akabinde kulüplere doğru yayılıp kullan-at başkanlar ve kullan-at teknik direktörler çağını müjdeler futbolumuza. Bir umut işte…