Ahmet Çakır
“Hakkımı helal etmiyorum”
Beşiktaş Jimnastik Kulübünün 2019 yılı Mali ve İdari Genel Kurulu geride bıraktığımız hafta sonunda epeyce sıkıntılı biçimde gerçekleştirildi. Eski Başkan Fikret Orman döneminde yapılan bazı işlemlerin araştırma-soruşturma konusu edilmesinin yanında 114 üyenin imzaladığı bir önergeyle Orman’ın kulüp üyeliğinden ihracı isteği gibi durumlar, haliyle birtakım tartışmalara yol açtı.
Bu işin temelinde, Fikret Orman’ın görev döneminin sonlarına doğru tribünlerde dile getirilen “paralar nerede?” tepkisi var. Bir bölümü İnönü Stadı’nın yeniden yapımı sırasında olmak üzere bazı sıkıntılı işlemler, gazeteci arkadaşımız Atilla Türker tarafından belgelerle yazılmıştı. Meraklısı bunları kolaylıkla internetten bulup inceleyebilir.
Atilla Türker arkadaşımız bu konudaki yayınları nedeniyle epeyce sıkıntıyla karşılaşmıştı. Şimdi bağımsız kuruluş tarafından açıklanan raporda 102 milyon Euro düzeyindeki bir rakama kadar ulaşan ’sorunlu’ durumlarla ilgili olarak haliyle onun da konuşması gereken bir ortam doğdu. Türker, özetle, raporla ilgili olarak yargının devreye girmesi gerektiğini belirtiyor.
Başkan Ahmet Nur Çebi de göreve gelirken, bu durumlardan duyduğu sıkıntıyı dile getirmiş ve olayın araştırılıp sorumlulardan hesap sorulacağı yolunda sözler vermişti. Zaten çok zor bir dönemde görev üstlenmek zorunda kalan Çebi, bu konudaki sözünü tuttuğunu gösterdi. Konuyla ilgili bağımsız kuruluş tarafından gerekli araştırma-soruşturma işlemlerinin yapılıp raporun hazırlandığını, açıklamalardan öğrendik.
Fikret Orman da doğal olarak bu gelişmelere tepki gösterdi. Kendilerinin de zor bir dönemde görevi devralmış olduklarını hatırlatan Orman, kulüpte bırakın 102 milyon Euro’yu 100 bin Euro’yu bile bir arada göremedikleri günler yaşandığını söyledi. Hukuk yoluyla tepkisini ortaya koyacağını belirten Orman’ın “Hakkımı helal etmiyorum” ifadesi ise üzerinde durulmaya değer bir durumdu.
2012’den 2019’a 7 yıl görev yapan Fikret Orman döneminde maddi sıkıntılarla birlikte değişik durumlar yaşandı. Feda ile başlayan dönem sonrasında 2015-16 ve 2016-17’de Şenol Güneş’le özlenen şampiyonluklar yaşandı. Stadın yapımı gerçekleştirildi. Şampiyonalar Ligi’nde önemle başarılar kazanıldı ve buna bağlı olarak ciddi gelirler elde edildi. 2017’den sonra başarılar kesintiye uğradı ve sıkıntılı bir dönem başladı. 2019’da da Orman görevi bırakmak zorunda kaldı.
Atilla Türker arkadaşımızın belgelere dayalı olarak ortaya koyduğu durumlarla ilgili olarak Fikret Orman kanadından pek tatmin edici açıklamalar gelmemişti. Bunun yerine ‘Beşiktaş düşmanlığı yapılıyor. Hesabını soracağız’ gibisinden standart birtakım tepkiler ortaya konulmuştu. Tabii Türker’e dönük birtakım başka suçlama ve tehditler de alışılmış denilen türden işlerdi.
Orman’a dönük suçlamaların burada ayrıntısına girecek değilim. Ancak kimi durumlarda bir gerçeğin anlatılabilmesi için yapılan bir espri, bir yığın belgeden daha etkili olabilir. Öyle bir espri, stadın bir bölümünde kullanıldığı belirtilen tel örgü için yapılmıştı. Espriyi yapan kişi, ‘statta kullanıldığı belirtilen tel örgü miktarı ile bütün Beşiktaş semti rahatlıkla çevrelenebilir’ gibisinden bir söz kullanmıştı.
Böylesine dallanıp budaklanmış birtakım tatsız durumlarla ilgili olarak Fikret Orman’ın Ahmet Nur Çebi’ye dönük olarak ‘hakkımı helal etmeyeceğim’ yolundaki tepkisi ise şaka gibiydi. Sanki dinsel nitelikli bir hizmet söz konusuymuş da bunun değeri bilinmemiş gibi bir tepki göstermek, Orman’ı pek de haklı noktaya getirebilecek bir argüman gibi görünmüyor.
Nitekim Çebi de bu konuda tepkisini gizlemeye gerek görmedi ve kürsüden düpedüz gürledi. ‘İşte rapor orada. Git, gerekli açıklamaları yap ve aklanarak bu sıkıntıdan kurtul. Sana bu imkanı verdiğimiz için teşekkür etmelisin’ mealinde konuşan Çebi, birlikte görev yaptıkları dönemde kendisine dönük tavırdan dolayı yaşadığı sıkıntılardan söz etmeyeceğini de ekledi.
Kulüp yönetimlerindeki bazı tuhaflıklardan, örneğin dernek yapısı ve ona bağlı şirketin varlığı ile başlayıp başka birtakım karambollerle sürüp giden durumlar nedeniyle bu konularda gerçeklerin tam olarak ortaya çıkabileceğinden pek umudumuz yok. Ayrıca, büyük kulüp başkanlığı yapmış, yönetimlerde bulunmuş kişilerin de herhangi bir yerde yazılı olmasa da bir tür sözlü dokunulmazlık kazandıklarını da kabul etmek zorundayız. Yapılan yanlış işlerle kulüplerin milyonlarca dolarlık kayıplara uğratıldığını herkes görebilirken, genel kurulda ellerin kaldırılıp indirilmesiyle hiçbir sorun kalmamış sayılabiliyor.
Bu şekildeki İbra işleminin yapılmamış olması da fazla bir sıkıntı yaratmıyor. Yıllar süren dava aşaması sırasında konunun ne olduğu bile unutuluyor. Fikret Orman’ın konuyu helalleşme boyutunda ele alışı biraz da bundan kaynaklanıyor. Yerine getirilmesi gereken şekil şartları, ilgili bilgi ve belgelerin elde edilmesindeki zorluklar, tartışmalı bilirkişi raporları filan derken ‘hadi bakalım, sen sağ ben selamet’ denilecek bir yere varılıyor.
Yıllardır TBMM’de bekleyen Kulüpler Yasası çıkmadıkça, buna benzer durumları yaşamayı sürdürecek gibi görünüyoruz.