Kubilay Kaptan
Gemilerde Asbest Var
2013 Yılı
2013 yılında, beş ülke, hurdaya ayrılan tüm gemilerin %92’sinin söküm işini yapıyordu:
Pakistan: 104 gemi söküldü – Pazar payı: %9.
Türkiye: 136 gemi söküldü – Pazar payı: %12.
Bangladeş: 211 gemi söküldü – Pazar payı: %19.
Çin: 239 gemi söküldü – Pazar payı: %21.
Hindistan: 347 gemi söküldü – Pazar payı: %31.
2022 Yılı
Bu utanç tablosu 2022 yılının ilk dokuz ayında şu duruma geldi: Dünya çapında 582 gemi söküldü ve bunların 197’si (yaklaşık %34’ü) Bangladeş’teydi. Birinci sıraya Bangladeş oturdu. İkinci sırada Pakistan ve üçüncü sırada biz varız.
Bu utanç tablosunun üzüntüsü yetmezmiş gibi, bazı kanalların bunu bir başarı olarak göstermesi de ülkemizde yaşanan akıl tutulmasının bir başka örneğidir.
Bu gemilerin söküldüğü en büyük yerlerin sıralaması da şu şekilde:
Chittagong Gemi Söküm Sahası, Bangladeş,
Alang Gemi Söküm Sahası, Hindistan,
Gadani Gemi Söküm Sahası, Pakistan,
Aliağa Gemi Söküm Sahası, Türkiye.
Uluslararası Çalışma Örgütü (UÇÖ), kanser ile asbeste maruziyet arasındaki korelasyonu ilk kez 1938′de gündeme getirmiştir. UÇÖ, 2006 yılındaki Uluslararası Çalışma Konferansı’nda Asbeste İlişkin Karar’ı benimseyerek, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın asbestin tüm formlarını kanser yapıcı madde olarak sınıflandırmayı kabul etmiştir. Aynı yıl, DSÖ de yayınladığı bildiride, asbeste üretim veya tüketim yolu ile maruziyetin derecesinin düşük veya yüksek olarak farklılaştırılmaksızın aynı ölçüde insan sağlığını tehlikeye soktuğuna işaret etmiştir.
Asbest sanayiinde çalışan işçilerde, hava kirliliğinin bir sonucu olarak asbest madenleri ile iç içe olan bireylerde kanser hastalığına yakalanma olasılığı çok yüksektir. Dünyada 125 milyon insanın işyerlerinde asbeste maruz kalarak çalıştığı tahmin edilmektedir. DSÖ’nün hesaplamalarına göre, her yıl 107.000 insan asbest kullanımına bağlı mezotelyoma hastalığı sonucu akciğer kanserine yakalanarak hayatını kaybetmektedir.
Türkiye’de çevresel faktörlere bağlı kanser vakaları arasında asbest ve erionit mineralleri ilişkili tozlara maruziyete dayalı kanser vakalarının dünya ortalamasından 700 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir.
Türkiye’de bazı işkolları, asbeste maruz kalmaya bağlı mesleki risk taşımaktadır. Örneğin Türkiye, asbestle temasa bağlı riskin yüksek olduğu geniş ölçekli gemi söküm işinin dünyada yapıldığı beş ülkeden biridir. AB, Kanada, Japonya ve ABD’de 1980’li yıllarda yasaklanan işlem, Türkiye’de yılda 200 dolayında gemiye uygulanmaktadır. Türkiye aynı zamanda, Akdeniz’de gemi söküm işleminin yapıldığı tek ülkedir. Ekonomik ömürlerinin sonuna gelmiş gemilerin geri dönüştürülmek amacıyla götürüldükleri gemi söküm tesislerinde hurda gemilerdeki asbest ve diğer tehlikeli maddeler söküm sırasında açığa çıkmakta ve tersane işçilerinin sağlığı açısından ölümcül risk taşımaktadır. Gemi söküm işinde çalışan işçilerin çoğu geçici veya taşeron işçi olup, söküm işlemi sırasında sağlıkları üzerindeki etkiler denetlenmemektedir. Diğer taraftan, işlem sırasında ortaya çıkan kimyasalların doğanın hava, su gibi akışkan ve toprak gibi çeşitli mikroorganizmaları bünyesinde barındıran birbirine eklemli sistemleri yoluyla hareketi, toksik etkilerin çevreye yayılmasına neden olmaktadır.
Üretilen ve/veya tüketilen “her 170 ton asbestin bir mezotelyoma vakasına neden olabileceği” kestirimine göre, Türkiye’de dolaşımda olan miktarı ile asbestin yaklaşık 7 bin mezotelyama vakasına neden olabileceği öngörülmektedir.
Türkiye, hem tehlikeli kimyasalların uluslararası ticaretini düzenleyen ve asbest yasağını içermeyen Rotterdam Sözleşmesi’ne taraf olması; hem de asbest yayılımının en yoğun gerçekleştiği gemi söküm ve kentsel dönüşüme bağlı bina yıkım işlemlerinin yaygın olarak yapıldığı bir ülke olması açısından hala risk altındadır.
Dayanıklı ve ucuz bir hammadde olması itibariyle sağladığı maliyet avantajı nedeniyle kar maksimizasyonu ilkesine hizmet eden asbestin bunun karşılığında insanlığa yüklediği bedelin ne yazık ki telafisi mümkün değildir.