Küresel insan hareketleri kapitalizmin geleceğini çiziyor.
Sermaye birikiminin şehirlere dayalı emlak ve konut yoğunlaşmasına dayandığı zamandan beri hem kentlerin büyüyüp genişleyerek metropolleşmesinden arazilerin genişlemesine, hem de küresel insan hareketlerinin artışı ile konutlar, alışveriş merkezi ve ofislerin üretiminin fiyatların şişmesine yol açtığı ortada.
Öte yandan çalışanların, küçük işletme sahiplerinin veya yüksekokul mezunu yetişmiş emek gücünün kazançlarının artmayıp alım güçlerinin düştüğü geleceksiz, güvencesiz işlerde istihdam edilerek daha yoksullaştığı da ortada.
Dünya öyle bir hale geliyor ki insanlar yoksullaştıkça barınma adına kentsel mekanda yaşama adına daha fazla bedeller ödemek zorunda kalıyorlar.
İnsanlar yoksullaştıkça konutlar için harcadıkları yük ve bedel artıyor.
Konutlar ve kiralar pahalı ücretler düşük, insan sadece geçici ara ve güvencesiz emeği ile ne bir konut sahibi olabiliyor, ne de artık özellikle metropol şehirlerde kiralarını ödeyebiliyorlar.
Bu, bu toplumun bir temel çelişkisidir, giderek fırlayan fiyatları karşılayamayan karşılayacak olamayan geniş bir çoğunluğun hayatını idame ettirme adına borçla kendini çeviriyor, daralıyor, bunalıyor.
Dünya emlak endeksinde kira fiyatlarının ve emlak değerlerinin arttığı ilk dört il arasında İzmir, İstanbul ve Ankara’nın olması enteresan aslında.