Fatma Acar Ünlü

Fatma Acar Ünlü

ENFLASYON HEDEFLEMESİ İLE YAŞANAN SÜREÇLER

Fiyat İstikrarı Nedir?

Fiyat istikrarı insanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranını ifade etmektedir.

Ekonomik ve sosyal istikrarın sağlanabilmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur, sadece düşük enflasyon oranına ulaşmayı değil; enflasyon oranının düşük düzeylerde sürdürülmesini de ifade eder. 

Fiyat istikrarı sağlanamadığında, finansal piyasaların verimliliği azalmakta, politikalara güvensizlik oluşmakta ve bu durum, hükümetlerin kapsamlı ve uzun soluklu iktisadi programlar uygulamasına engel teşkil etmektedir.

Enflasyon Hedeflemesi Nedir? 

Türkiye, Mayıs 2001’de Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile TCMB enflasyon hedeflemesine geçmiştir. Enflasyon hedeflemesi rejimi, fiyat istikrarına ulaşmak amacıyla uygulanan para politikası stratejilerindendir.

Enflasyon hedeflemesi rejiminde gerek para politikasının nihai hedefinin fiyat istikrarı olduğunun açıkça ilan edilmesi gerekse daha fazla şeffaflık ve operasyonel esnekliğin söz konusu olması nedeniyle, merkez bankalarının itibarının artırılması ve enflasyon beklentilerinin kontrol edilebilmesi konularında daha etkili ve kalıcı sonuçlar sağlanabilmektedir.

Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkeler ya Tüketici Fiyat Endeksi’ni ya da bu endeksin bir parçasını oluşturan çekirdek (temel) enflasyon göstergelerini kullanmaktadır.

Tüketici Fiyat Endeksi, toplumun her kesimince anlaşılır, takip edilebilir olması ve ortalama bir tüketicinin harcama sepetini temsil etmesi ayrıca bütün ülkelerde sık aralıklarla yayınlanması nedeniyle tercih edilen bir endeks olmaktadır.

Çekirdek enflasyon göstergelerinin hedeflenmesinin avantajı ise söz konusu göstergelerin geçici şoklardan daha az etkilenmesidir. Bu strateji, dışsal şoklara maruz kalan ve gıda fiyatları gibi kalemlerin tüketici endeksi içindeki ağırlığının yüksek olduğu gelişmekte olan ülkeler açısından önemlidir.

Türkiye’ de Örtük Enflasyon Hedeflemesi 2002 – 2005

Örtük enflasyon hedeflemesi rejiminde, enflasyon hedefleri bir üst sınır olarak tasarlanmıştır. Enflasyonun çok yüksek düzeylerden aşağı indirilmesinin planlandığı bu dönemde böyle bir stratejinin daha etkin olacağı düşünülmüştür.

Geçen süre zarfında enflasyon oranları beklentilerin de altında gerçekleşerek 2001 yılındaki %68 seviyesindeki enflasyon, 2005 yılı sonu itibarıyla %7,7 seviyesine kadar geri çekilmesinde başarı sağlanmıştır.

Merkez Bankası mali disiplinin enflasyon beklentilerinin kontrol etme, ekonomik istikrarı yakalama ve fiyat istikrarını sağlama yolundaki önemini vurgulayarak sağlanan mali disiplinin önemini gündemde tutmuştur. Bu durum, kamuoyunun iktisat politikalarına olan güvenini artırmış ve para politikasının hızla itibar kazanmasını sağlamıştır.

Türkiye’de Açık Enflasyon Hedeflemesi 2006 -2010  

Merkez Bankası, örtük enflasyon hedeflemesi rejimi döneminde elde edilen başarıdan yola çıkarak, açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçiş için gerekli ön koşullarda önemli iyileşme sağlandığını da göz önüne alarak açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçmiştir.

Bu çerçevede, enflasyon hedefleri, yıllık TÜFE enflasyonu üzerinden ve nokta hedef olarak tanımlanmaktadır. Gösterge olarak TÜFE’nin tercih edilmesinin nedeni ise, bu endeksin toplumun her kesimi tarafından kolaylıkla takip edilebiliyor ve günlük yaşam maliyetini iyi ölçebiliyor olmasından kaynaklanmaktadır.

Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde Merkez Bankası’nın temel para politikası aracı; Bankalar arası Para Piyasası ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Repo-Ters Repo Pazarında uygulanmakta olan gecelik faiz oranlarıdır.

2006 yılında açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle birlikte, Merkez Bankası’nın karar alma mekanizması kurumsallaşma ve şeffaflaşma yönünde ciddi ilerleme kaydetmiştir. Bu çerçevede, Para Politikası Kurulu, para politikası kararlarında tavsiye veren konumundan, karar alıcı konumuna geçmiştir.

Para Politikası Kurulu, faiz kararlarını alırken, orta vadeli bir bakış açısıyla, gelecek dönemdeki enflasyon görümüne odaklanmaktadır. Kurul, faiz kararı alırken, toplam arz-talep dengesi, maliye politikası ve parasal göstergeler, kamu ve özel sektör fiyatlama davranışları, enflasyon beklentileri, döviz kurları ve bunları etkileyebilecek gelişmeler, olası dışsal şokların analizini içeren geniş bir bilgi setinden yararlanmaktadır.

Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesine geçerken uygulanan dalgalı kur rejiminin ana ilkeleri döviz kurları piyasadaki arz ve talep koşulları tarafından belirlenmekte ve Merkez Bankası’nın herhangi bir kur hedefi bulunmamaktadır. Döviz kurlarında aşırı oynaklık görülmesi durumunda Merkez Bankası, döviz piyasalarına doğrudan alım ya da satım müdahaleleri yapabilme hakkını saklı tutmakla birlikte, rezerv biriktirme amaçlı döviz alım ihaleleri düzenleyebilmektedir.

2007 yaz aylarından itibaren, 2008 yılının başında yurt içi ve yurt dışı olumsuzluklar sonucunda Türk lirasında belirgin bir değer kaybı gözlenmiş ve enflasyon beklentilerini kontrol etmek daha da zorlaşmıştır. Merkez Bankası sert politika tepkisiyle enflasyonu yeniden kontrol altına almayı başarmış olsa da yaşanan bu dalgalanmanın özellikle fiyatlama davranışı, enflasyon beklentileri ve para politikasının itibarı açısından önemli maliyetleri olmuştur.

Türkiye’nin enflasyon hedeflemesi deneyiminden önemli dersler çıkarılmalıdır. Karşılaşılan bütün bu güçlüklere rağmen, Türkiye gibi uzun yıllarını yüksek enflasyon altında geçiren bir ülke için beklentilerin bu şekilde kontrol altında tutulabilmiş olması, her şeye rağmen değerli bir kazanımdır.

Türkiye’de Makro İhtiyati Politika Uygulaması 2011-2016

Küresel Kriz süreci sonrasında, Türkiye’ye yönelen sermaye akımları, Türk lirasının değerlenmesine ve kredilerde artışa neden olarak cari dengede bozulmayı beraberinde getirmiştir. Kısa vadeli sermaye hareketleri gözlenen hızlı değişimler, TCMB’nin fiyat istikrarının yanı sıra finansal istikrarı da gözeten ve ekonomide oluşabilecek kırılganlıkları önlemeye yönelik daha esnek bir politika tasarlamasını gerekli kılmıştır.

TCMB, krediler ve döviz kuru kanallarını ayrı ayrı etkileyebilmek ve makro finansal riskleri sınırlandırabilmek amacıyla, eski politika çerçevesinde kullanılan politika faizinin yanı sıra faiz koridoru, zorunlu karşılıklar ve 2011 yılı sonlarında uygulamaya konulan rezerv opsiyon mekanizması gibi birbirini tamamlayıcı araçları bir arada kullanmaya başlayarak birden fazla amaca aynı anda ulaşmayı hedeflemiştir. Ayrıca esnek para politikası yaklaşımı, politika faizi, faiz koridoru ile araç çeşitliliğine gidilmiştir. Rezerv opsiyonu mekanizması sermaye akımlarına karşı otomatik dengeleyici işlev görmesi amaçlanmıştır.

Rekabetçi Kur Modeli 2017 – 2021

Rekabetçi kur, yerli paranın bilinçli şekilde değersiz tutulması yoluyla ihracatın desteklenmesi anlamına gelmektedir ve bir teoriye dayanmaktadır ki; ‘’bir ülkenin para birimi yabancı paralara karşı değer kaybederse o ülkenin ihracatı ucuz hale geleceği için artar, ithalat ise pahalı hale geleceği için azalır’’ şeklinde özetlenebilir.  

TL’nin değer kaybetmesi dış ticaret ve turizm gelirlerini artırmada içinde bulunduğumuz salgın sürecinde işe yaramamıştır. Kurun fiyat rekabetine yansımasının sınırlı olmasının nedeni üretimde ithal girdi miktarının ve girdi maliyetinin yüksek olmasıdır. Yani TL’de yaşanan değer kaybıyla kazanılan rekabet avantajı yüksek enflasyon nedeniyle uzun sürmemektedir. Türk lirasının değer kaybı kronik enflasyonu besleyerek vatandaşın alım gücünü ciddi oranda düşürmektedir. Ayrıca   para ikamesi sürecini de hızlandırmaktadır.

Son olarak; merkez bankalarının günümüzdeki fonksiyonlarından biri de mikro ve makro düzeyde araştırmalar yapmak, istatistikler derleyerek yayımlamak, akademik çevrelerle ilişki kurarak, daha sağlıklı kararlar almaktır.

KAYNAKLAR: ENFLASYON HEDEFLEMESİ   A. Hakan KARA Musa ORAK / Ekim 2008 / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Acar Ünlü Arşivi