Kubilay Kaptan
“Embedded” Insanlar
Dilin insanın vatanı olduğuna ina-nan bir kişi olarak konuşmalarda ve yazışmalarda yabancı kelimeler kul-lanılmasını hiçbir zaman hoş görme-dim. Türkçe felsefeden, matematiğe, günlük kullanımdan edebiyata kadar çok rahat kullanılabilen bir dildir. Her dil gibi daha da zenginleştirilmesi gerekir. Bu yüzden bu yazımın başlı-ğında ve içeriğinde geçen “embed-ded” kelimesi için okurlarımdan özür dilerim. Ancak anlatmak istediğime bu kelimenin anlamını açıklayarak başlamam gerekiyor.
•••
Kelimenin dilimizde tam karşılığı “gömülü” kelimesidir. Kelime ilk önce bilgisayar sistemlerinde kullanılma-ya başlandı ve anlamı basitçe, daha büyük bir sistem içinde belirli kontrol işlevleri için tasarlanmış bilgisayar sis-temi olarak tarif edildi. Ancak pek çok kişi bu kelimeye Irak Savaşı sırasında denk geldi. Bu defa Türkçe karşılığı “iliştirilmiş” olmuştu.
•••
Irak Savaşı, yirmi birinci yüzyılın ba-şında, Afganistan örneği sonrasında çatışan her iki tarafın devlet olduğu ikinci savaştır. ABD her iki savaşın da çarpışanlarından birisiydi. Ilk savaşta Afganistan’daki Taliban yönetimi, ikin-cisinde ise Irak’taki Saddam yönetimi hedef alınmıştı. Afganistan Savaşı’nda gazetecilerin savaş alanına erişimi kısıtlıydı. Ancak Irak’ta gazeteciler kendilerini çatışma bölgesinin içinde buldular. ABD tarafından geliştirilen ve gazetecileri cephenin ön saflarına taşıyan bu erişimi sağlayan sistemin adı “iliştirilmiş gazetecilik”ti.
•••
Clausewitz’in düşmanı yenmek için üzerinde durduğu tek husus kullanı-lan silahlı gücün artırılması değildir. Vurguladığı diğer husus düşmanın iradesinin dayanıklılığıdır. Düşmanın iradesi ise ancak kendi iradesinin gücü ile yenilebilir. Kamuoyunun savaşa vereceği destek bu noktadaönem kazanmaktadır. Clausewitz ge-liştirdiği savaş teorisindeki halk, ordu ve hükümet üçlemesinde bu unsurlar arasındaki dengenin hayati öneme sahip olduğunu belirtmektedir. Zafere ulaşabilmek için üçlemedeki denge bozulmadan ordu ve hükümete hal-kın desteğinin varlığı önemlidir.
•••
Günümüzde habercilerin doğal olarak serbest çalışmak istemelerinin yanında gerek savaş muhabirlerinin güvenlik ihtiyacı gerekse hükümetle-rin çatışma alanlarının kamusallığına halel gelmesini istememeleri yeni bir savaş alanı gazeteciliği sistemini do-ğurdu. Bu sistem temelde harekâtın tüm safhalarında askeri birliklerle hareket eden habercilerin yer aldığı iliştirilmiş gazeteciliği doğurdu.
•••
Günümüzde iliştirilmiş gazeteciliğin savaş haberlerini de aşan politik ve kültürel habercilikte bile bir ‘norm’ haline gelmeye başladığı endişesinipaylaşan Ignatius, ‘’Politik ve kültürel tartışmalarda bile gazeteciler bindik-leri karavandan görünen kısmı akta-rıyor sadece. Sürekli olarak bir poli-tikacının, bir partinin ya da bir sosyal grubun karavanında bulunmanın, savaşta bir tarafın tankında bulun-maktan farkı yok. Elbette, ‘bir parti otobüsüne’ veya ‘bir önemli uçağa’ binen gazeteciler haber kaynağına doğrudan irtibat kazanıyorlar ama bu aynı zamanda da gazetecilikte taraf-girliği besleyip, serbest rekabeti yok ediyor,” demektedir.
•••
Bizim gibi ülkelerde ise “embed-ded” kelimesi başka bir insan türünü ifade etmek için kullanılabilir. Bu ifade için kelimenin diğer anlamlarına da bakmak lazım: yataklanmış; saklı; içeyerleşik; gömük.
•••
Bu insan türü -kendisi farklı görüş-lere sahip olsa da- mevcut ve genelde otokrat sistem içine yerleşmekte, alınmakta, gömülmekte ve bu sistem içinde görev yapmaktadır. Bu görev-lerini “dışarda kalmak yerine içeride olup hizmet vermek” cümlesiyle aklamaktadırlar. Bu insan türünün genelde görev yaptığı başlıca yerler üniversiteler, medya, ordu, yargı ve devlet daireleridir. Bu insan türü otokrat sistemin ömrünü uzatmakta, yapılanları aklamaktadır. Karşılığın-da mevki, para edinirler ve otokrat sistemi değiştireceklerini düşünerek avunurlar.
•••
Bir iktidar ve onun içine yerleşmiş insan türü için en büyük yanılgı, oluş-turdukları paralel yaşam ile gerçeği değiştirebileceğini sanmalarıdır. Ikti-dar, bu insan türüyle aslında toplu-mun değil kendi gözlerini bağladığını fark ettiğinde çok geç olur. Geri kalan “embedded” insan türü ise zavallılığı-nın içinde başka beslenecek kaynak-lar bulmaya çalışarak asalak hayatına devam edecektir.