İbrahim Uslu
CUMHUR İTTİFAKINDA NELER OLUYOR?
Öncelikle belirteyim ki, başlığa bakıp da Ankara’dan iyi haber alan kıdemli köşe yazarları gibi henüz kimsenin bilmediği kulis bilgilerini paylaşacağımı lütfen düşünmeyin. Burada yapmaya çalıştığım şey çeşitli siyasi aktörlerin kamuya yaptığı açıklamalardan hareketle, siyasette neler yaşandığını anlamak ve anlatmak.
İttifaklarla ilgili tartışma, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin geçen hafta 4 Ağustos günü yaptığı açıklamalardan sonra alevlendi. Bahçeli’nin “Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. Evinde rahatı ve huzuru bulacaktır.” şeklindeki sözlerinin medyaya düşmesinin ardından, siyasi ittifaklar üzerine hararetli bir tartışma başladı.
Yorumcular öncelikle Sn. Bahçeli’nin “ev” diye nitelendirdiği yerin neresi olduğunu anlamaya çalıştılar. Bu konuda biri azınlıkta, diğeri daha yaygın iki yorum yapıldı. Hemen belirteyim ki ben ikisine de katılmıyorum ve kendi değerlendirmemi biraz aşağıda sunacağım.
Birinci yoruma göre Bahçeli’nin ev dediği yer MHP’dir ve Meral Akşener’i MHP’ye davet etmiştir. İkinci yoruma göre ise kastedilen yer Cumhur İttifakı’dır ve Bahçeli İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na davet etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve sözcüsü İbrahim Kalın da Bahçeli’nin davetini böyle yorumlamışlardır.
Ancak, biraz geriye çekilip tartışmaya geniş açı ile baktığımızda, her iki yorumun da gerçeği ifade açısından zaafları olduğunu görüyoruz:
1. Akşener MHP’ye Davet Edildi
Geçen hafta yapılan davetten neredeyse tam bir yıl önce, 1 Ağustos 2019’da Bahçeli İYİ Parti’yi kurumsal olarak MHP ile bütünleşmeye davet etmişti. Ancak davet edilenlerin buna tepkisi çok sert olmuştu. İYİ Parti sözcüsü Cihan Paçacı “Bahçeli’yi ciddiyete, sicili temiz olmak kaydıyla, Türkiye için İYİ bir şeyler yapmak isteyen” MHP’lileri de İYİ Parti’ye katılmaya çağırmıştı.
Meral Akşener ise bu daveti ciddiye bile almadığını göstermek için, Bahçeli’nin tweet’ini alıntılamış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mention’layarak “Sn. @RTErdogan, yine ne dedin bu arkadaşa? şeklinde müstehzi bir tepki vermişti.
Dolayısıyla Sn. Bahçeli’nin bir yıl önce hoş olmayan bir biçimde reddedilmiş bir teklifi yinelemiş olması çok düşük bir olasılıktır.
2. İYİ Parti Cumhur İttifakı’na Davet Edildi
Meral Akşener 2016 yılının Eylül ayında oybirliği ile MHP’den ihraç edildiğinde, henüz ne başkanlık sistemi ne de Cumhur İttifakı söz konusuydu. Dolayısıyla Akşener’in Cumhur İttifakı’na hiçbir aidiyeti yok.
Ayrıca Anayasa Referandumundaki duruşu, başkanlık sistemi ile ilgili kanaatleri ve AK Parti-MHP iktidar blokunun neredeyse tüm politikalarına bakışı, siyaseti takip eden herkesin malumudur.
Bunların dışında, tüm seçmen tabanları arasında Sn. Erdoğan’a karşı en negatif kanaatlere sahip olanların İYİ Parti seçmenleri olduğu ve Akşener istese bile bu tabanı Cumhur İttifakı’na oy vermeye ikna edemeyeceği de birçok uzman ve politikacı tarafından gayet iyi biliniyor.
Hal böyleyken Bahçeli’nin “eve dön” derken kastettiği yer kesinlikle Cumhur İttifakı olamaz.
O halde artık başta sorduğumuz soruya geri dönebiliriz: Cumhur İttifakı’nda neler oluyor?
BAHÇELİ’NİN ALTERNATİF ARAYIŞI MI?
Sn. Bahçeli’nin “ev” ile kastettiği yer MHP veya Cumhur İttifakı olmadığına göre geriye tek bir seçenek kalıyor: Meral Akşener’in hayatı boyunca kendini ait hissettiği milliyetçilerden oluşan büyük aile.
Sn, Bahçeli’nin döviz kurlarının yukarıya doğru hareketlendiği günlerde Sn. Akşener’e yaptığı davet, siyasetin kendi dili içinde yeni bir “milliyetçi blok” çağrısı olabilir.
Davet sözleri arasında yer alan “evinde rahatı ve huzuru bulacaktır” şeklindeki ifade sadece milliyetçilerden oluşan bir blok içerisinde gerçekleşebilir. Çünkü ortalama bir milliyetçinin solcularla ve HDP ile doku uyuşmazlığı olduğu kadar, İYİ Parti tabanının da AK Parti ve Erdoğan ile arasında sorunlar var.
Çok deneyimli bir lider olan Bahçeli’nin, ekonomik problemlerin şiddetleneceği ve erken seçim olacağına dair beklentilerin arttığı şu günlerde, seçmenlerin olumsuz tepkisine maruz kalacak Cumhur İttifakı yerine daha güvenli ve iktidar hesapları üzerinde söz sahibi olacak kadar güçlü yeni bir ittifak oluşturmaya çalışması kendisi açısından oldukça rasyoneldir.
Bahçeli’nin siyasetini satranç oynar gibi planlaması ve bugüne kadarki bütün krizlerden partisini ölümcül yaralar almadan çıkarabilme becerisini de göz önünde bulundurduğumuzda, söz konusu davet ile MHP, BBP ve İYİ Parti’den oluşacak yeni bir milliyetçi ittifak için zemin yoklandığını değerlendirebiliriz.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN YAKLAŞIMI
Sn. Erdoğan’ın İYİ Parti ve Sn. Akşener’e tutumunu bir anda değiştirmesi ve hiçbir ön müzakere yapmaksızın kameralar önünde kendisini Cumhur İttifakı’na davet etmesi, Bahçeli’nin hamlesini doğru yorumladığının göstergesidir.
Erdoğan bir yandan elindeki ittifakı korumaya, bir yandan da Akşener’e kapıları sonuna kadar açarak karşısında güçlü bir alternatif blok oluşmasını engellemeye çalışmaktadır.
Bu süreçte neticeyi belirleyecek olan şey Sn. Akşener’in tutumu olacaktır. Önce İYİ Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, dün de Akşener Cumhurbaşkanı’nın davetini doğrudan reddetmek yerine, belirli koşullar altında (parlamenter sisteme geri dönme) işbirliği yapabileceklerini belirttiler.
Bu sürecin nasıl sonuçlanacağını önümüzdeki günlerde birlikte göreceğiz. Ancak Cumhur İttifakı’nın, kurucularının zihnindeki misyonunu tamamlamak üzere olduğu ve yeni alternatifler üzerinde çalışıldığına dair güçlü emareler bulunduğu artık dikkatli gözlerden kaçmıyor.