Murat Özçelik
CHP’nin vizyon toplantısı
Öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP iktidara geldiği takdirde neler yapmayı planladığı ile ilgili olarak, akademik ve teknik bilgilerle donatılmış böyle bir toplantıyı yapma cesaretini gösterdiği için kutlamak istiyorum. İktidardan duymaya alıştığımız içi boş hamasi söylevlerden sonra ana muhalefet liderinin adeta önce halkı ikna etmede öncü rol oynaması beklenen entellektüellere – ki burada sol ve merkez sol seçmenin büyük bir kesiminin bu kategoriye girdiğinin altını çizmem gerekir – vizyonunu gayet ayrıntılı bir şekilde açıklaması, bugün içinde debelendiğimiz sığ sağ siyasete bence çok değerli bir ders niteliği taşıdı. Halkımızın yalnız iktidarın sağa sola savurduğu tehditlerden başka birşey anlamayacağı zannına kapılanlara Türkiye’de alternatif siyasetin derinliğine vakıf yöneticilerin olduğunu hatırlatması ve bunu dünyadaki trendlerle bire bir uyumlu şekilde çağdaş bir muhtevaya sığdırması başlı başına bir başarıydı.
Bence toplantıda başlıca iki konuda çok önemli mesajlar verildi.
Birincisi önümüzdeki on yılda dünyayı sarsan iklim krizinden bir Akdeniz ülkesi olarak kurtulma yolunda ilerleyebilmemiz için bir yeşil devrim gerçekleştirilmesinin çağdaş dünya ile uyumun birinci şartı olduğunu gözler önüne sermesiydi. Hatta o kadar ki üç kıtanın birleştiği noktada çok önemli bir bölgesel güç olarak bu konuda pivotal bir rol oynamamızın mümkün ve hatta bütün Akdeniz havzasının geleceği için çok büyük bir fırsat niteliği taşıdığının altı çizildi. Bugüne kadar güvenlik gerekçeleriyle stratejik önemimizden bahsedilmekten artık bezmişken ülkemizin önüne savaş değil yaşama katkı anlamında çok büyük bir rol biçilmekte olduğunu görmek insanın içine ferahlık katan harika bir çabanın öncü işaretlerini taşıyordu. Yani bölgesinde dünyaya köstek değil yeniden destek sağlayan bir ülke vizyonu.
Bu çerçevede ülkemizin bu kere 4. sanayi (teknoloji) devrimini yakalamasının önümüzdeki süreçte hem ekonominin kendi ayakları üzerinde yükselmesi hem de yeni teknolojilerle donatılacak sanayiimizin nasıl yeni istihdam olanakları yaratabileceğine ışık tutuyordu. Rüzgar, güneş ve deniz enerjisi ile fosil yakıtlardan kurtulma yolunda yepyeni bir istikamet çizilir, ithalatın bu en önemli kaleminin nasıl azaltılabileceği vurgulanırken, özellikle tarımda gerçekleştirilecek verimliliği artıracak teknolojik atılımlarla tekrar kendimize yeter hale gelebileceğimiz anlatılıyordu.
Tabiata hükmetmeye çalışarak tarumar ettiğimiz kaynaklarımızı tabiatla ahenk içinde yaşamaya öncelik vererek yeniden kullanılabilir hale getirebileceğimizin ve hem tarım hem sanayide yapabileceğimiz yeniliklerle gençlerimize yepyeni iş imkanları sağlanacağının altı çizildi. Konunun sadece bu veçhesi dahi nihayet dünya gerçekleri ile uyumlu demokratik ve hukukun üstünlüğü altında yaşayacak, bilim ve teknolojiye yönelerek gençlerine bu dünyada yaşam standartlarını çağdaş ülkelerin seviyesine çıkarabilecekleri gelecek vadeden yepyeni bir vizyon sunuldu.
Din iman milliyetçilik beka sorunu terörizm gibi insanı bunaltan bir kareye sıkıştırılmaktan bıkmış insanlarımıza, “Merak etmeyin bizler normal insanlar olarak yüksek standartlarda yaşamayı hep birlikte hak ediyoruz ve bunu nasıl yapacağımızı da biliyoruz” mesajıydı verilen. AR-GE, akademi ve iş dünyasının ülkenin beşeri kaynaklarının en verimli alanlara yöneltilmesi için koordinasyonunun öneminden bahsedildi. Bu da gençlerimiz açısından bence göz açıcıydı.
İkinci mesaj da en az birincisi kadar değerliydi. O da ülkemizin içine düşmüş olduğu açmazlardan en kısa zamanda nasıl çıkılabileceğinin, teknik ayrıntılara da girilerek gayet sarih biçimde anlatılması idi. Enflasyon belasından nasıl kurtulabileceğimiz, bunun olmazsa olmaz koşullarının sağlanması, mesela Merkez Bankası gibi çok önemli devlet kurumlarının bağımsızlığının tekrar tesisi ile faizin yeniden fiyat istikrarı için kullanılabilir hale gelmesi, para politikasının mali politikalardaki düzenlemelerle desteklenmesi, bu çerçevede sosyal devlet anlayışının gereği olarak vergi adaletsizliğinin düzeltilmesi, dolaylı vergilerin azaltılarak dolaysız vergilerin peşine düşülmesinin önemi, sosyal yardımların nasıl AKP üyeliğinden azade olarak bütün ihtiyaç sahiplerine devlet politikası olarak verilmesi için denetim mekanizmalarının ihdası ve benim burada tadat etmeyi unuttuğum daha birçok sorunun hemen her veçhesine değinildi.
Mesaj gayet açıktı; ülkemizde ve Türk diasporasında bu sorunların hallini sağlayacak çok yetenekli ve bilgili insanlarımız mevcut. Bu yeteneklerden faydalanma iradesi gösterildiğinde ülkemizin geleceğinin eski kriz döngüsünden kurtarılması ve geri dönüşü olmayacak biçimde ileriye bakmamız son derece mümkün.
Bir liderin kalkıp herşeyi kendi bilirmiş gibi önüne konulan camdan iki saat konuşup insanları canlarından bezdirmesi yerine, o liderin, meselenin uzmanlarına bu konuların tahlil edilmesi ve izahı görevini verip, bu çalışmaların işaret etmesi gereken yönü kendisinin belirlemesi takdir edilmesi gereken bir vasıftır. Kemal Kılıçdaroğlu bu toplantı ile ülkeyi ne yöne taşıyacağını ve sorunları nasıl hızla çözme yoluna sokacağını tereddüde mahal vermeyecek şekilde bize sunmuştur. Bu toplantının hazırlanmasında emeği geçen bütün CHP’li arkadaşlarımı da içten kutluyorum.
İlerisi için bir beklentimi dile getirmezsem rahat edemeyeceğim. Bu tedbirler manzumesini bir de dış politika vizyonuyla eşleştirmek kanımca çok büyük önem taşıyor.