Murat Aydın
Bitirirken ya da başlarken
3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerden 7.497 gün sonra Türkiye iktidar değişikliğinin eşiğinde. 14 Mayıs 2023 itibarıyla 20 yıl 6 ay 17 gün süren AK Parti iktidarında Türkiye, temel hak ve özgürlükler, demokrasi ve ekonomide özetle yaşam kalitesinde dibe vurdu. Hukukun yok sayıldığı, yargı sisteminin çöktüğü, ülkenin alabildiğine kutuplaştığı bir dönemden çıkmak üzereyiz.
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde sandık başına gidecek yurttaşlar, hepimizi baskı altına alan, yoksullaştıran, kutuplaştıran, çocuklarımızın ve gençlerimizin gelecek umutlarını söndüren bu iktidarın devam edip etmemesine karar verecek ve iktidarın değişimi yönünde oy kullanacak. Bu kötü tabloya rağmen kimileri bu iktidardan başkasının gelebileceğine ve sorunlara çözüm bulacağına inanmadığından, kimileri büyülenmişçesine inandığından, kimileri inadına, kimileri iktidarın nimetlerinden alabildiğine yararlandığından mevcut iktidara oy verecek. Elbette herkesin oy tercihi saygı değerdir ve karar herkesin kendisine aittir. Sandığa gidecek herkes kendi iç değerlendirmesini yapacak ve oyunu kullanacaktır.
İktidar çevrelerinin hatta kimi bakanların dediklerini dert etmeyin. Olası bütün gerilimlere, zorluklara rağmen seçimler huzur içinde yapılacak. Türkiye demokrasi yolundaki yürüyüşünde bu önemli eşiğini de aşacak birikim ve deneyime sahiptir.
Elbette seçim sonuçları tam olarak belli olmadan kesin bir sonuç söylemek mümkün değil. Hepimiz tahminlerimizi yapıyoruz. Bu tahminler kimi verilere, gözlemlere, temennilere ve hislerimize dayanıyor. Benim tahminim de cumhurbaşkanlığı seçimini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı yönündedir. Üstelik ilk turda ve bariz bir farkla.
Seçimi Kılıçdaroğlu kazanırsa seçimden sonra her şey bir anda düzelmeyecek. Brezilya seçimlerini kazanan Lula da Silva’nın dediği gibi “bu seçim cennetin kapılarını açmayacak ama cehennemin kapılarını kapayacak”. Geleceğe dair umutlarımız artacak, gençlerimize ve çocuklarımıza mutlu bir gelecek vaadinde bulunabileceğiz. Seçimlerden sonra dayanışma içinde çalışmak, toplum, devlet ve bireyler olarak Erdoğan döneminin yaralarını iyileştirmek için çalışacağız.
Seçimi Erdoğan kazanırsa kimilerine göre her şey bitmiş, ülke mahvolmuş, yapacak bir şey kalmamış olacak. Oysa ben bu fikirde değilim. Elbette Erdoğan’ın kazanmasının pek çok olumsuz sonucu olacak. Baskıcı rejimin faşizme evrilme süreci hızlanarak sürecek. Ancak benim için Erdoğan ve onun oluşturduğu rejimin unsurlarının ne yapacağı değil böylesi bir sonuç sonrasında bizim ne yapacağımız önemli. Seçimi Erdoğan kazanırsa; özgürlük ve demokrasi, sürdürülebilir kalkınma ve hakça bölüşme, hukuk ve adalet mücadelemiz devam edecek.
Kimileri bu seçimi faşizmden kurtulmak için son şans olarak görse de toplumsal ilerlemede hiçbir şey son şans sayılamaz. Aydın Engin’in 2 Ocak 2017 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazısında yer alan 2017, 2018 ve 2019 rakamları yerine 2023, 2024 ve 2025 rakamlarını yazarak söylersek “2023 iyi bir yıl olacak. Daha özgür, daha adil bir yıl. Olmazsa 2024, olmazsa 2025... Bizler ırmağın mendereslerini geri dönüş, akışın ağırlığını yenilgi diye görmeyen çocuklarız.”
Bir başka anlatımla seçimin sonucu ne olursa olsun daha iyi bir yaşam, daha özgür ve mutlu bir toplum için mücadele etmeye devam ediyor olacağız. Hep daha iyisini isteyerek, hep daha iyisini umut ederek ve bu istek ve umutlarımızın gerçek olması için çalışıp mücadele ederek. O nedenle 14 Mayıs hem bir bitişin hem bir başlangıcın tarihi olacak.