Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Tavşanlı ve Çiçekli Manzara”
Joan Miró 20 Nisan 1893’te doğmuş ünlü bir İspanyol Katalan sanatçıdır. Sanatçı, sanatın birçok alanında (heykel, resim ve seramik) eserler vermiştir. Barselona’da deniz liman kenti doğumlu olan sanatçının, hem çevresinin sunduğu etkenler hem de babasının bir saatçi, annesinin de bir kuyumcu olmasından ötürü zanaat ve sanatın çeşitli nüansları, onun düşünce ve duygusal biçimini etkilemiştir.
Miró’nun küçük yaşta sanata olan ilgisini anlayan babası, ona klasik eğitim verdirmiş ve diğer taraftan Picasso’nun gittiği Lonja Güzel Sanatlar okulunda okutmuştur. Miró daha sonraları ise gençken memur olarak iş hayatına başlamış ve kısa süre sonra memurluğu bırakıp 1912’de Barcelona’daki Gali Akademisi’nde sanatsal faaliyetlerine devam etmiştir. 1911’de Miró, tifo hastalığı ile ciddi bir savaşın üstesinden gelmiş ve aynı zamanda tüm hayatını resme adamak için iş dünyasını tamamen terk etmiştir. Miró erken sanatında Fauves ve Kübistler gibi, Vincent van Gogh ve Paul Cezanne’den ilham almıştır. Bu daha sonraki dönemde Joan Miró’nun en önemli eserlerinden biri olan La Masía’yı içeriyordu. Bu tuval ile sanatçı gerçekçiliği soyutlama ile birleştirdi ve sembolik karakterin geometrik figürlerini tanıttı. Böylece, daha sonraki çalışmalarında mevcut olacak bazı özellikleri öngördü. Miró’nun 1918 yılında ilk kişisel sergisi Barcelona Dalmau Galerileri’nde açıldı. Paris’teki ilk tek kişilik gösterisi 1921’de yapılmış ve bu döneme ait resimleri kübist etkileri yansıtmıştır.
Sürrealist ressamlar, modern resimde biçimin ötesinde resmin temasına ve içeriğine yani anlattığı şeye önem verdiler. Sürrealistlerin temel amacı, seyirci üzerinde şaşırtıcı ve şok edici etki yaratmaktı. Sürrealistlerin, resimlerinde düşsel ifade hâkimdir. Bu sanatçılar Sigmund Freud’un yazılarından ve onun bilinçaltı sorunları ile düşleri açıklayan düşüncelerinden etkilenmişlerdi. Bu düşünceden etkilenen Ernst, Arp, Picasso, Duchamp, Klee, Masson, Delwaux’un yanında Miró da vardı.
Joan Miró’nun son dönem eserlerine bakıldığında eserlerinin (resim, heykel ve bibloların) sembolik tarzda olduğu anlaşılmaktadır. Sanatçının son dönemlerinde çalışmalarında artık biçimle beraber mesaj da önem kazanmıştır.
“Tavşanlı ve Çiçekli Manzara”, adlı eserine bakıldığında; bu resimde Miró her renk alanına kendine özgü bir yaratık yerleştirilmiştir. Miró, mavi alana aydınlatılmış yumurta dediği, ince iplerle yeryüzüne bağlanmış cismi kırmızı alana ise tavşan başı mantıksız bir şekilde dediği şekli koymuştur. Resimde mümkün olduğu kadar sade lokal renklendirme mevcuttur. Resim ikiye bölünmüş gibidir. Üst bölümü gökyüzü alt bölümü yeryüzü gibi algılanmaktadır. Bu ayrımı yaparken sanatçı sıcak-soğuk ilişkisi kurmuştur. Oluşturulan fon kontrastlığının yanında tavşan başının siyah beyaz, sarı kuş formundaki nesne arasındaki renk ilişkisi nesnelerin belirginliğini arttırmaktadır. Eserde sürreal tavır sergileyen Miró birbiriyle alakasız bu iki nesneyi oran-orantılarına ve perspektife dikkat etmeden etüt ederek çocuksu çizimiyle kendi iç dünyasını yansıtmıştır.
Miró eserlerini sanki bir gizemin içinde eriyip belirsizleşme güdüsüyle yapmış gibidir. Sanatçının doyumsuzluğu, yaptığı eserlerde elde etmeye, tatmin etmeye çalıştığı düşünülebilir. Joan Miró eserlerinde kullandığı formları kendi gördüğü çerçevede ele almış ya da formlara psikolojik bir bakış açısı getirmiştir. Sürrealizmin etkisini Miró’nun eserlerinde, sanatçının kendisinin bilinçaltının doğurduğu etkilerde görebiliriz.
Bilinçaltındaki bir dünyayı yansıtmak istemiş kendi mantıksal tutarsızlığı da dış algı gerçeğini ortadan kaldırmıştı. Ayrıca sanatçı çalışmalarında birbirinden ilgisiz nesneleri mantık dışı gibi görünse de bir araya getirerek kendi ruhsal dünyasında yorumlayıp bir bütün halinde anlamlandırmaktadır. Ayrıca nesneleri bu yolla görünen anlamlarından çıkartıp, kendi ruhsal coşkusuyla, yeni bir anlama büründürmektedir.