Benim yerime bu tabloyu Van Gogh anlatsın size:
Asıl candan belirtmek istediğim fikir şudur: lambanın altında patateslerini tabağa el uzatarak yiyen bu insanlar aynı ellerle toprağı işlemiş adamlardır. İstedim ki resim, çiftçinin el çalışmasını ve bu kadar namusluca kazandığı besini yüceltsin. İstedim ki biz uygar insanların yaşayışından bambaşka bir yaşayışı canlandırsın. Onun için herkesin bu resmi güzel ya da başarılı bulmasını istemek aklımdan bile geçmiyor.
Bütün kış, kesin örneğini aradığım bu kumaşın ipliğini elimde tuttum. Kumaş dokunduktan sonra kaba ve sert görünüyorsa da ipliklerin titizlikle ve belli kurallara göre seçildiği bir gerçektir. Ve bu resmin gerçek bir köylü resmi olduğu söylenebilir. Ben biliyorum öyle olduğunu. Fakat tatlı su köylüleri görmek isteyenler; geçsin gitsin.
Bana kalırsa, köylüleri yapmacık bir çeki düzen ile çizmektense, onları bütün kabalıklarıyla canlandırdık mı daha iyi, gerçekçi bir sonuç elde edebilir. Buna inanıyorum. Havanın, rüzgârın ve güneşin etkisiyle çeşitli renk ayrıntıları ve incelikleri gösteren tozlu-yamalı lacivert eteğiyle bir köylü kızı bence bir hanımefendiden daha güzeldir. Ama o köylü kızı bir hanımefendi kılığına girerse, ondaki bütün gerçeklik birden yok oluverir.
Bir köylü dimi pantolonu ve gömleği ile tarlasında güzeldir. Pazar günü efendi gibi giyinip kiliseye gittiğinden daha güzel.
Onun için köylü resimlerine yapmacık bir cila vermek bence yersizdir. Bir resim domuz eti, av eti ve patates kokuyorsa; iyidir! Yerindedir; bir ahır gübre kokuyorsa, tamamdır! Tarla buğday ya da patates kokuyorsa asıl sağlık bu kokudadır. Özellikle şehirliler için.
Bir köylü tablosu hiçbir zaman güzel kokular sürmüş gibi olmamalı.
Durand-Ruel’e gelince, desenlerimi değersiz bulmuşsa da ona bu resmi göster. Kötü bulursa yapacak bir şey yok. Ama sen yine de göster ki var gücümüzle savaştığımızı görebilsin. Muhakkak “On para etmez!” dediklerini duyacaksın, hazırlan buna.
Ben de hazırlıklıyım. Gerçek ve namuslu bir şeyi vermeyi başaracağız sonunda.
Köylülerin yaşamlarını resmetmek ciddi ve önemli bir iştir, ben kendi adıma bu konuyu sanat ve hayat üstüne düşünen insanları düşündürecek bir şekilde işlemeyi denemek isterim. Denemezsem pişmanlık duyarım…
Millet, De Groux ve daha bir çokları verdikleri örneklerle karakter sahibi olduklarını ve “pis, kaba, çamur” gibi yergilere aldırmadıklarını gösterdiler. Bu konuda kuşkuya kapılmak bile ayıptır.
Çoğu zaman düşünürüm ki köylüler kendilerine göre bir alemdir ve birçok bakımdan “medeni” dünyamızdan çok üstündür bu alem.
Vincent Van Gogh, Theo’ya
Mektuplar