Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları “Karda Yatan Köpek”
Alman Ekspresyonist Ressam Franz Marc 1880’de Münih’te doğdu. 1900 yılında Münih Sanat Akademisine girdi, Wilhelm von Diez’den resim, Gabriel von Hack’tan anatomi eğitimi aldı.
Babası Wilhelm, profesyonel bir manzara ressamı, annesi Sophie ise katı bir Kalvenciydi. 1903 ve 1907 yıllarında bir müddet Paris’te bulundu. Bu dönemde Gaguin ve Vincent van Gogh’un yapıtlarına ilgi duydu, sonraları fovizmi keşfetti.
Franz Marc, 1911’de August Macke, Vasili Kandinski ve Münih Yeni Ressamlar Birliği’nden gelen diğer ressamlarla birlikte Blaue Reiter grubunu kurdu. Bu dönemde yalın biçimlendirmeler, yoğun ve simge dolu renkler kullanmaya başladı.
Aralık 1911 ile Ocak 1912 arasında ilk Mavi Atlılar sergisini Münih’teki Thannhauser Galerisi’nde düzenledi. Bu sergi, Alman dışavurumculuğunun doruk noktası oldu ve yapıtlar, Münih’in ardından Berlin, Köln, Hagen ve Frankfurt’ta da sergilendi.
1912 yılında, kendisini gelecekçilik ve renk kullanımı yönünden etkileyecek olan Fransız ressam Robert Delaunay ile tanıştı. Bu tanışıklığın ardından Marc, gelecekçilik ve kübizmden etkilenmeye başladı. Bu etkilenmeyle birlikte, sanatı gittikçe yalın ve soyut bir doğayı yansıtır oldu, biçimlerin parçalanıp birbirine geçtiği analitik bir anlatım tarzını seçti.
I. Dünya Savaşı’nın Batı Cephesi’nde Fransa ve Alman İmparatorluğu arasında yapılan Verdun Savaşı’nda, Franz Marc da gönüllü olarak Alman ordusundaydı. 4 Mart 1916 günü, Verdun Savaşı’nın başlamasının üzerinden yaklaşık 1,5 hafta geçmişken, başına aldığı yaranın ardından hayatını kaybetti.
Franz Marc, olgun yapıtlarının pek çoğunda genellikle doğal hâliyle hayvanları resmetti. Keskin bir basitlik, parlak ana renkler ve yoğun duygularla kübist yapıtlar ortaya koydu. Yapıtlarının bazılarında da, gravür ve litografiyi kullandı.
1911 dolaylarındaki bu harika tablo, Franz Marc’ın Russi olarak bilinen kendi Sibirya Çoban köpeğine aittir. Orijinal resim köpeğini yaşadığı köyün yakınında, Ocak ayı karında gösteriyor.
Marc, karlı manzaranın güzel olduğunu düşünmesine rağmen, karı “çok saf beyaz ve mavi” bulduğunu söylemişti. Zorluğa rağmen, Marc, köpeği bu karlı ortamda tasvir etmek için sadece sarı, mavi ana renkleri ve yeşilin kombinasyon rengini içeren bu harika kompozisyonu yarattı.
Kompozisyon, basitleştirilmiş, soyut bir biçimde ağaçlarla çevrili karda yatan köpeği gösteriyor. Köpeğin kıvrımları neredeyse manzara ile bütünleşmiştir. Bu, Marc’ın resimlerinde canlandırmak istediği bir özellik olan köpeğin doğa ile uyumunu vurguluyor gibi görünüyor. Ortaya çıkan kompozisyon güzellik, huzur ve neredeyse ruhsal bir duygudur.
Marc, saf ve Tanrı’ya daha yakın olduklarını düşündüğü için hayvanları boyamayı severdi. Adamı “çirkin” olarak nitelendirdi. Bu özel resim, görüntünün merkezine ve göz hizasına yerleştirilmiş Russi ile ilgilidir, kişisel ve mahremdir.
Genel olarak bu güzel bir kompozisyon ve Marc’ın en popüler resimlerinden biridir. Renk ve form sadeliği, izleyiciye masumiyet, uyum ve huzur hissi verir.