Kubilay Kaptan
Bir Tablonun Anlattıkları: “Fas Bahçesi”
Matisse, 1911 sonbaharında sanat koleksiyoncusu Scukin’in daveti üzerine Rusya’ya gider. Petersburg da kısa bir süre kaldıktan sonra şehri görmek, müzeleri gezmek ve diğer sanatçılarla tanışmak için iki hafta boyunca Scukin’in Moskova’da bulunan evinde kalmıştır. Sanatçı burada gerçekten Doğu ile ilişkide olduğunu hissetmiştir. 1947’de “İlham bana Doğu’dan geldi. Ancak bu sanat bana dokunduktan sonra Moskova İkonları’nın önünde Bizans resmini anladım” diye yazmıştır.
Scukin’in, Moskova’da olan ve daha sonra müzeye dönüştürülen evini ziyaret eden Matisse, resimlerin yanı sıra kilimler ve diğer oryantal eşyalardan da çok etkilenmiştir. Bu etki onun kompozisyonlarında derin izler bırakmıştır. Moskova ziyaretinden sonra Fas’a gittiğinde onu büyüleyen bir bahçe sonucu ortaya çıkan önemli bir eseri vardır. Bu eser “Cezayir Menekşeleri” olarak adlandırdığı resmidir.
Bu çalışmanın diğer bir ismi de “Fas Bahçesi”dir. Pembe gökyüzü ve kızıl kahve üzerine leylak, koyu sarı gölgelendirilmiş ağaç gövdesi ve soluk birkaç yeşil üzerine çok az kullanılmış sarı… Çiçekler ön tarafta kendini gösterir ve bu zafer kazanmış doğanın ortasında değersiz gibi görünmektedir. Soyut bir dile dönüştürülmüş renkler ve formlar… Daha önce denemediği büyüleyici bahçeleri “Cennet Bahçesi” ile sık sık karşılaştırılmıştır.
Matisse’in “Yeşil sanki izleyiciye parlayan bir badem gibi deniz kabuğundan çatlayarak açılıyor” demesi önemlidir. Çünkü Matisse’in, Fas’taki büyük buluşu yeşildir. Paletindeki eski renkleri kökten değiştirerek diğer kararlı renkleri bulmuştur. “Cezayir Menekşeleri”ndeki sanatsal sezgi, “Hurma Ağacı” resminde de devam etmiştir. Bu çalışmada da o köklü değişimi sergilemiştir. Bu tuvalde, basit bitki formları denemesinin ötesinde, çok daha soyut semboller kullanmıştır. Sadece renk coşkunluğu, denge ve ani dönüşümün arasında ön yapı ve arka yapı baş döndürücü dikey boşluk, eğik ağaç gövdeleriyle çaprazlanmış bir şekilde sezilebilir yapıdadır. Ağaçlar ve bir tutam yeşil kendini göstermektedir. Arka yapıdaki leylak rengi gökyüzü mavi Cezayir menekşelerine karşı görünür. Cezayir seyahatin sonunda verandada yılan yastığı, zambaklar, süsen ve mimoza resimleri ortaya çıkar. İlk düzenlemelerde sarı açık leylak ağırlıklıyken, ikinci çalışmalar yeşillerin uyumlu kombinasyonu ve sarı ağırlıklıdır.
“Fas seyahati bana resimsel anlamda gerekli geçişi yapmam için yardımcı oldu. Fovizm’in canlı ama sınırlı teorisini uygulasaydım, doğayla bugün olduğundan daha hızlı kontak kuramazdım.” diyerek İslam Sanatının kendi dekoratizmini oluşturmada ne denli rol oynadığını belirtmiştir. Matisse’nin 1908 ve sonrası yaptığı çoğu çalışmasında halı ve kilimlerde kullanılan katışıksız renk kullanımını ve dekoratif etkisini görmekteyiz.
Matisse, nisan ortası Fransa’ya döndükten sonra 8 Ekim’den, Kasım’ın sonuna kadar olan süreyi kapsayan Fas seyahatine çıkmış; ancak bu sefer karısı Amelie ve Charles Camoin’de kendisine katılmıştır. Bu gidişinde Fas onu baştan çıkarmıştır. Artık o Fas’ın manzarasını gerçekten de Delacroix’in resimlerindeki gibi sihirli ve muhteşem bir dünya olarak buluyordu. Birkaç genç kadın portresi yapmaya karar vererek Ekim 1912’de de şunu yazmıştır: “Geçen sefer Faslı genç bir erkeğin resmini yaptığım terasta, bu sefer Faslı bir kızın resmini yapmaya başladım”. Bu gizli modelin adı Zorah’tır. Resmi yaptıktan sonra ona Fatma, melez kız adını vermiştir. Resminde model mavi, krem ve yeşil renklerde bir elbise giymiş ve saçlarını örtüyle kapatmıştır. Türk terlik takımı tuvalin bir tarafında dikey bir çizgiyle vurgulanmıştır. Bu modelle çalışırken modelin erkek kardeşi sorun çıkarmıştır. Daha sonra bu modelin bir hayat kadını olduğunu öğrenmiştir. Bu da onu çok sarsmıştır ancak bu gerçek çalışmalarının devamını kolaylaştırmıştır.