Kubilay Kaptan
Bir Reklam’ın Anlattıkları
Sanırım iki ay kadar önceydi, internette bir reklama denk geldiğimde…
Reklamda, Türkiye'nin bakir kalmayı başarmış ender yerlerinden birisi olan Datça'nın Kızılbük Koyu gösteriliyordu. Benim de birkaç defa ziyaret ettiğim, eşsiz bir güzelliğe sahip bir yerdir Kızılbük Koyu. Ancak reklam, ünlü bir inşaat firması tarafından bu koyda yapılmakta olan inşaatı tanıtıyordu. Yapan firmanın kendi tabiriyle bir “Thermal Wellness Resort”u…
Reklamda şu cümleler vardı:
“Sizi Marmaris’in muhteşem doğasında; ilkbaharda yeşeren doğayla birlikte tazelendiğiniz, yazın ailece denizin tadını çıkardığınız, sonbaharda yağmur sesiyle ruhunuzun dinlendiği, kışın termal havuzlarda şifa bulduğunuz, baştan ayağa yenileyici bir tatil deneyimine davet ediyoruz.”
20-30 yıl önce bu reklamın bir yalandan ibaret olduğunu düşünürdüm. Bugün ise bunun artık normalleşen bir durum olduğunu biliyorum. Biraz araştırdıktan sonra reklamın gerçek olduğunu öğrendim. Bölgede ormanlar yanarken, doğayı mahveden inşaat işleri için “ÇED gerekli değildir” kararı verilirken, dağlar tıraş edilip, ağaçlar kesilirken, bu vahşi proje Kızılbük Koyu’nun tabutuna son çiviyi de çakmış durumda.
İlgili firma, 2005 odalı bir otel ve 1407 adet devre mülkü kapsayan devasa bir tesis inşa ediyor. Tesis iki koyu doğrudan, iki koyu ise ormandan geçen yollarla dolaylı olarak kapatıyor. Proje için ÇED gerekli değildir kararı veriliyor. Daha Valilik kararı çıkmadan firma, Kızılbük projesini Borsa İstanbul’da halka arz ederek para toplamaya başlıyor. Marmaris Kent Konseyi üyeleri, gönüllüler bir araya gelerek hukuki mücadeleye girişiyorlar. Şirketin ağır tazminat davasına, yerel basın aracılığıyla yürüttüğü karalama kampanyasına rağmen bölgeye gidip tahribatı belgeliyorlar ve Muğla 3. İdare Mahkemesi’nde Valilik kararının iptali için dava açıyorlar. Mahkeme, bilirkişi heyeti atıyor. Heyet, Aralık 2021 tarihinde keşif yapıyor. Bilirkişi, koruma altına alınmış bölgedeki inşaatın kıyı ve Milli Parkı tahrip ettiğini, çok sayıda yasal düzenlemenin ihlal edildiğini, endemik türlerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu, bölgenin statüsü ve inşaatın etkileri dikkate alındığında ÇED’in zorunlu olduğunu vurguluyor.
Heyetin raporundaki tespitler tek tek şöyle sıralanıyor:
“Dava konusu parselin bulunduğu alanın doğal ve ekolojik değeri yüksektir. Plan kapsamında kalan alanlarda arazi kullanımı ve yapılaşmanın fen, sanat, sağlık ve çevre şartlarına uygun olarak oluşmasının sağlanması, afet etkinliklerinin azaltılması; doğal, tarihi, kültürel çevrenin ve ekosistemlerin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi gereklidir. Ancak keşif sırasında çekilen fotoğraflarda da görüleceği üzere doğa ve ekosistem üzerinde ciddi bir tahribat meydana gelmiştir. Çevreyi kirletmeyecek önlemler alınmamıştır. Keşif sırasında dava konusu alanda kıyı ve sahil şeridinde inşaatların bulunduğu görülmektedir. Kıyı Yasası’na göre; kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez.”
Tespitler devam ediyor:
“Milli Parklar Kanunu’nda açıkça ifade edildiği üzere bu alanlarda tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz ve her türlü müdahaleler ile çevre sorunları yaratacak işlemler yapılamaz. Ancak keşif sırasında yapılan gözlemlerde ekolojik dengenin bozulmasına yol açacak tahribatların oluştuğu belirlenmiştir. Bölgede koruması gereken endemik türlerin olduğu, buna rağmen alanda yaşayan canlı tür ve çeşitliliği bakımından yeterli bilimsel araştırmanın bulunmadığı, canlıların doğal yaşamına zarar verilerek tahribata uğratılmış olduğu tespit edilmiştir. Su ürünleri açısından da denizsel ortama etki yapıldığı, bu nedenle denizsel etkinin de tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.”
Tespitlerin hepsini burada yazmak mümkün değil ama şu çok açık:
Ülkemizin eşsiz doğası, zihinlerimizde iz bile bırakmayacak şekilde lime lime ediliyor.
Heybetli dağlar,
Rüzgarla dalgalanan çimle kaplı geniş düzlükler,
Derin ve gizemli nehirler,
Sürüler halinde gezen balıklar,
Kahve kokulu sahiller,
İstihareye yatmış çiçekler,
Yolu gözleyen asmalar,
Badem ağaçları,
Çok uzun zamandan beri, bu modern vahşilerin para bürümüş gözlerini doyuran doğal birer kaynaktan ibaret.