Ayşe Baykal
Bir Kahraman Kadının Hikayesi
Bugün sizlere, bir haziran ayında vefat eden, hayatını insanların ve canlıların yardımına koşmaya adayan, cesur ve çalışkan bir kadının hikâyesini anlatacağım.
Beykoz Anadolu Hisarı’nda büstü yapılan Nazmiye Hanım’ın hayatı eminim sizleri de çok etkileyecek.
Hicri 1318 doğumlu olan Nazmiye Hanım, henüz 40 günlükken ailesinin kucağında Trabzon Sürmene’den İstanbul’un Sarıyer ilçesine gelmiş. Babası vefat edince geçim sıkıntısı sebebiyle ilkokulu 4. sınıfa kadar okuyabilmiş. Fakat 40’lı yaşlarda ilkokulu bitirip diplomasını almış.
Nazmiye Hanım, 19 yaşına geldiğinde ailesi tarafından evlendirilmiş. Evlendirilme hikâyesi de ilginçtir. Nazmiye Hanım’ın evli olan ablası kanserdir ve bir çocuk sahibidir. Aile, ablasına destek olması için Hicri 1337 yılında Nazmiye’yi eniştesinin kardeşiyle evlendirmiş... Ve Nazmiye Hanım için eşinin ikametgâhı sebebiyle Beykoz ilçesinin Anadolu Hisarı semtinde yeni bir hayat başlamış.
Nazmiye Hanım’ın eşi Rahmi Bey, iyi bir insanmış ama çalışmayı pek seven biri değilmiş. Çünkü annesi, uzun süre sonra çocuk sahibi olduğu için el bebek gül bebek büyütmüştür oğlunu. Nazmiye Hanım, ilk çocuğunu kucağına aldıktan bir süre sonra yaşadıkları yoksulluk sebebiyle para kazanmanın çarelerini aramaya başlamış. Ev temizliğine gitmiş fakat kazancı ev geçindirmeye yeterli olmadığı için balıkçılık yapmaya başlamış. Balıkçılıktan sonra da uzun bir süre kahvehane işletmiş... Bu sürede rahim kanseri olunca kahvehaneyi kapatmak zorunda kalmış.
Nazmiye Hanım’ın çevresine olan duyarlılığı ve çalışkanlığı, mahalle muhtarları olan Muammer Bey’in dikkatini çekmiş. Nazmiye Hanım’a azalık görevi teklif etmiş ve uzun yıllar birlikte çalışmışlar. Muammer Bey emekliye ayrılacağı zaman Nazmiye Hanım’a “Bu kadar emeğin var, ben muhtarlık görevini senin yapmanı istiyorum” demiş ve böylece Nazmiye Hanım’ın 1976 yılında 38 yıl sürecek muhtarlık serüveni başlamış...
Seçimlerde Nazmiye Hanım’ın karşısına hiç kimse muhtar adayı olarak çıkmamış. Hatta muhtarlığının son 15 yılında fiziksel olarak görevini yapmakta zorlanan Nazmiye Hanım’ın görevini bırakmasını istemeyen mahalle sakinlerinin isteği üzerine kızı Güzin Merve işleri yürütmüş. 2014 yılında annesi Alzheimer hastalığına yakalanınca mahallelinin de isteğiyle Güzin Hanım muhtar adayı olmuş ve seçilmiş. Annesi de bir kaç ay sonra vefat etmiş.
Halen muhtarlık görevini sürdüren Güzin Hanım ile yaptığımız mini sohbeti paylaşmak istiyorum.
Annenizin uzun yıllar muhtarlık görevinden sonra siz bayrağı devralmışsınız. Bir aile geleneği olarak devam edecek mi?
Biz dört kardeşiz, bir kardeşimiz vefat etti. Diğer kardeşlerimden ve benim çocuklarımdan burada oturan yok maalesef. Benimle son bulacak.
Bu kadar mahallelinin derdiyle dertlenen bir muhtar annenin çocuğu olmak nasıl bir duygu? Kıskandınız mı hiç annenizi?
Ben ailenin en küçüğüyüm. Hiç kıskanmadım annemi, kardeşlerimin de öyle... Annem sevgisini bizden eksik etmezdi hiç. Annem her anne gibi bir anneydi mutlaka ama evlatlarına olduğu kadar Anadolu Hisarı’na ve insanlara da bağlı bir insandı... Biz çekirdek aile olarak küçüktük ama çok kalabalık bir aileydik aynı zamanda... Beykoz’un her bireyi benim ya ablam ya abim ya da kardeşimdir.
Annenizi bu kadar sevilen ve halen unutulmayan bir muhtar yapan neydi sizce?
Annemin hep bir gözü dışarıdaydı. Nerede bir muhtaç varsa ona koşardı. Ne gecesi ne gündüzü vardı. Annem eski kâğıtları ve plastikleri toplar onları satar mahallenin fakirlerine yardım ederdi. Bir gün yardım ettiği birinin elinde pahalı bir sigara gördü ve çok üzüldü. Ona “Ben sana yardım ediyorum, sen de o parayı sigaraya mı veriyorsun?” diyerek sitem etti. Sonra topladığı paraları Mehmetçik Vakfı’na vermeye başladı.
Annenizin muhtar olmasını ailesi ve babanız nasıl karşıladı?
Annem mutaassıp ve kadınları çalışmayan bir aileden geliyordu. Karakter olarak tuttuğunu koparan ve korkusuz bir kadındı. Babam tam tersi çalışmayı sevmeyen ve pasif karakterde bir insandı. Anneme karışmazdı. Zaten karışmak istese de annem karıştırtmazdı.
Annenizin muhtarlık sürecinde sizi etkileyen bir anınız var mı?
Evet, var... Oğlum Erzincan’da askerliğini yaptığı dönem ziyaretine gittim. Yanımda annem ve kızım vardı. Otelin lobisinde oturuyoruz. Karşımızda bir beyefendi dikkatle bizim tarafa bakıyor. Biz hayırdır filan diye düşünürken beyefendi yanımıza geldi. “Teyze, sen o televizyondaki muhtar mısın?” diyerek annemin elini öptü. Türkiye’nin bir ucunda annemin muhtarlığının takdir edilmesi beni çok etkilemişti.
Peki, siz muhtar olarak annenizle kendi döneminizi kıyaslıyor musunuz?
Mümkün değil. Benim, annemin ilerisine geçmeme imkân yok. Annem kendini sokağa adamıştı, mutlak surette ben annemin çok ama çok gerisindeyim. Çok farklı bir insandı.
- Güzel insan Nazmiye Hanım’ı rahmetle anıyorum.