İskender Özturanlı
Bankolar ve Bankalar, Kârlar ve İktidar
Ülkemizde kafalar hep karışık, bir büyük buhranla karşı karşıya kaldığımızı sadece günlük tablolarla yorumlayan dar görüşlü bir profesyoneller topluluğu tarafından yeterince anlatılamıyor. Siyasetçi ise, hakikatten beslenmek yerine detayda düz bir Çarşı-Pazar tepkisi ile vaat değil taktik üretiyor, bu da halkın ekmeğine, eşitsizliğine, özgürlüğüne çare olmuyor. Hakikat arayışı, birbirinden ayrıymış gibi görünen, göstergelerin aslında aynı bütünün parçası olduğunu anlamakla başlıyor. Söz konusu olan iktidar ve onun politikaları ise, kesinlikle tercihlerini egemen sınıflardan yana kullanan, yardım ve destekleri doğrudan halkına değil büyükten orta sermaye gruplarına kullandıran, bir tercihler bütünü demek. Türkiye’nin meseleleri sadece yandaşa aktarılan kaynaklar değil.
Önümüze düşen iki kritik göstergede durum daha da netleşiyor aslında: Bu ülkeyi yönetenler, COVID19’un yarattığı büyük ekonomik buhranı sadece halkını daha fazla borçlandırarak çözmek istiyor. İkincisi, bu dönemde dünya genelinde gerek finansal varlıkları elinde tutanlar, gayrımenkul rantlarındaki artış ,finans ve sermaye piyasalarında türev ürünlerden, bitcoin gibi balonlarda risk alacak kadar fazlası olanlarla, ücretli emek ve güvencesiz çalışan yevmiyeliler, sermayesiz küçük işletme sahipleri arasındaki mesafe giderek açılacak, “Fazla”, “Az’ın elindekini daha da az hale getirerek fazlayı iyice genleştirip, bir tümör gibi büyütecek, siyasal iktidar ise “fazla”yı alanlar lehinde sistematiğini kuruyor. Üçüncüsü, halkın yoksullaşmasını bir toplumsal hınca çevirip dış dünyadan içteki düşmana dek bir dizi gerekçesini üreterek, halkı yanlış bir eksen ve karşıtlık üzerinde süratle ve güçlü bir şekilde politize etmek. Bu eksen yerlilik ve millilik ile sahte bir anti emperyalist vurgu taşıyor ve içteki işbirlikçiler söylemi ile yoksul kalmayı rasyonalize ediyor: “çünkü batı dolarla, euroyla bizi vuruyor”, “çünkü her yerde savaş halindeyiz, harcamalara mecburuz”, “çünkü bize karşı ambargo uygulanıyor” gibi söylemler üzerinde herkesi bu eksen üzerinde tartışmaya mecbur bırakıyor.
2020 Mayıs’ından itibaren geçinme adına borçlanma ihtiyacı, borç erteleme döngüsü ile sisteme yeni giren 2 milyon kişiyi de bu sarmalının içine soktu. Ercan Uysal’ın analizi çok önemli. Ercan Uysal Yazdı: 'Hanehalkı Borçluluğu; Zor Zamanlar' - ParaAnaliz
Bu, ülkeyi yönetenlerce verilmeyen doğrudan yardımların, halka sunulmayan desteklerin yerine ikame edilen bir borçluluk sarmalının doğuşudur. DİSKAR’ın yayınladığı verilere göre Türkiye desteklerin GSYH içindeki payında Meksika ile birlikte sonuncu sırada.