Fatma Acar Ünlü

Fatma Acar Ünlü

Avrupa yeşil mutabakatı ve döngüsel ekonomi

Avrupa Yeşil Mutabakatı, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından 2019 yılının Aralık ayında açıklandı. Bu mutabakat ile 2030 yılına kadar karbon salınımı %50 azaltmayı, 2050 yılında ise sıfır karbon salım hedefine ulaşmak planlanmaktadır. Mutabakat, AB ile ekonomik, siyasi ve coğrafi bağlantıları olan tüm devlet, uluslararası kuruluş ve özel sektör temsilcileri açısından önemlidir.

Bu mutabakat, aynı zamanda AB ülkelerinin diğer ülkeler ile olan ilişkilerine etki edebilme potansiyelindedir ve temelinde sürdürülebilir bir büyüme stratejisi ile yaşam kalitesini artırması, yeni iş imkânları yaratılması, pandeminin yarattığı olumsuz koşulları aşmak için önemli adımlar olacağı, küresel iklim krizine karşı ciddi yaptırımları barındıran bir yapılanmadır.

İlk bakışta çevreci odaklı bir girişim gibi algılanmakla birlikte, Yeşil Mutabakat aslında yeni bir büyüme stratejisi ortaya koymaktadır. Bu stratejinin temelinde ise sürdürülebilir, kaynakların korunduğu, istihdam yaratan,

YEŞİL MUTABAKAT KAPSAMI

Yeşil Mutabakat kapsamında öncelikli belirlenmiş; iklim değişikliği ile mücadele, temiz, erişilebilir ve güvenli enerji, temiz sanayi, enerji ve kaynak verimliliği sağlanmış binalar, sürdürülebilir ve akıllı ulaşım sistemi, tarladan sofraya tarım, ekosistem ve çeşitlilik, arınmış çevre, araştırma alt yapılarına destek ve tüm bunlar için iş birliği gibi konular bulunmaktadır.

Yeşil Mutabakat ile ticaretin kurallarının değişeceği, AB’ye ihracat yapan firmaların faaliyetlerini nasıl yürüttüğünün daha da önemli hale geleceği, üretimde kullanılan enerji türü, üretim sürecinde çıkarılan emisyon oranı ve şirketin karbon ayak izini belgelendirmesi gerekliliği ya da turizm sektöründen bir firmanın da bu tarz beklentileri karşılaması öngörülmektedir.

DÖNGÜSEL EKONOMİ

Döngüsel ekonomi; endüstriyel ekonomide üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşümü esas almayı ifade eden endüstriyel bir terimdir. Karlılık; kaynakların mümkün olduğu kadar geri dönüşümden kazanılması ve atıkların mümkün olduğu kadar yeni kaynaklara dönüşebilmesi ölçütüdür.

Ekonomide dönüşümün önemli bir parçası, “Al-Kullan-At” (Take-Make-Dispose) şeklinde ifade edilebilecek doğrusal (lineer) iş modelinden “Kullan-Yeniden Kullan-Paylaş” döngüsel iş modeline geçişi ifade eden döngüsel ekonomi oluşturmaktadır.

Döngüsel ekonomilerin ilgili olduğu konular, KOBİ’lerin yeşil dönüşüme intibakı, kentlerin artan rekabet gücü, istihdam kapasitesi, kentsel mekânın kullanımı ve kentsel yoksullukla mücadele ve yerel yönetimlere kadar uzanmaktadır.

Her yıl 100 milyar tondan fazla kaynak ekonomiye aktarılırken, bunların %60'ından fazlası atık olarak ve iklim krizinin tetikleyicilerinden biri olan sera gazı emisyonu salınımında artış ile sonuçlanmaktadır. Döngüsel ekonomi, atıkların yok edilmesi yerine uygun süreçler yoluyla tekrar üretim sürecine dâhil edilerek ekonomik değere dönüşmelerini sağlayan bir süreçtir

Dünyada, artık, nüfusun yaklaşık %54’ü kentlerde yaşamaktadır.

Dünyada karbon emisyonlarının %76’sı şehirlerden kaynaklanmaktadır.

Doğal kaynakların %75’i kentlerde tüketilmektedir.

Bu arada küresel atıkların %50’si de kentlerde üretilmektedir.

Atık yönetimi ile öncelikle belediyelerin alanındadır, yeşil döngüsel ekonomiye uyum aşamasında yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir.

YENİ BİR SÜREÇ

AB ile ticari ilişkisi olan ülkeler ve şirketlerin Yeşil Mutabakat konusunu önemsememesi durumunda ticari kayıp yaşamaları kaçınılmaz görünmektedir. Bu mutabakat ile dünya ticareti birtakım engeller ve rekabet gücünü etkileyen yeni kriterler ile karşı karşıya kalacaktır.

Önemli konulardan biri de özellikle enerji sektörünün en köklü dönüşümü yaşamak zorunda kalacak olması ve fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş süreci ve bu dönüşümün hızı yeni dünya düzeninde ülkelerin konumunu belirlemede etkili olacaktır. Yaşanacak bu süreç petrol fiyatlarını etkileyecek ve uluslararası dengeler değişecektir. Karbon ticareti ve fiyatlamasının devreye girmesi ile imalattaki mevcut rekabetçilik dengesi farklı bir noktaya doğru kayacaktır.

Türkiye’de döngüsel ekonomi

2019 yılından itibaren sürdürülebilirlik adı altında uygulanmaya başlanmıştır. 2021 yılı başından itibaren pandeminin etkisi, iklim değişikliği ve kuraklıklar (yüksek sıcaklıklar) nedeniyle AB’nin Yeşil Mutabakatı zorunlu tutması nedeniyle bu kavram oldukça gündemdedir. Türkiye’de “döngüsel ekonomi” çalışmalarının hızlı bir şekilde ilerlemesini destekleyen iki kuruluş bulunmaktadır.

Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu; döngüsel ekonomiye geçişlerini gerçekten hızlandırmak isteyen şirketler için eğitim, finansal fırsatlar ve danışmanlık hizmetleri vermektedir.

DCUBE Döngüsel Ekonomi Kooperatifi; "Tarım, gıda, enerji, tekstil, su" alanları başta olmak üzere “döngüsel ekonomi modeli”nin uygulanması sonucunda verimli ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının, özellikle Türkiye olmak üzere tüm dünyada yaygınlaşmasının sağlanması için çalışmaktadır.

Türkiye’de Avrupa’ya ihracat yapan firmaların çoğu “döngüsel ekonomi”ye uyan tedarikçilerinden hammadde ve malzeme alımını tercih etmeye başlamıştır. Bundan dolayı Türkiye’nin önde gelen bazı tekstil firmaları da sürdürülebilirlik adı altında “döngüsel ekonomi” uygulama sistemini hayata geçirmişlerdir.

TÜRKİYE’NİN YOL HARİTASI

Türkiye’yi bu konularda güdümleyen, iklim değişikliğinin yaratacağı doğrudan etkiler değil; en önemli dış ticaret partnerimiz olan Avrupa Birliği’nin büyüme stratejisi olarak belirlediği Yeşil Mutabakatın ekonomik etkilerini düşünmekte oluşumuzdur.

Avrupa Yeşil Mutabakatı, bir zorunluluk gibi görünse de Türkiye’nin bunu, kendine yetebilen ve üretim süreçlerini sürdürülebilir zemine taşıyan bir ülke olması yolunda bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Elbette bu süreçte, karbon ticaretinin gündeme gelmesiyle karbon fiyatlandırması ve maliyetler de ortaya çıkacaktır. Geçmişte ve günümüzde ucuz ham madde ve iş gücünün yarattığı rekabet gücünü bundan sonra düşük emisyonlu üretimin sağlayacağını söylemek yanlış olmaz.

İktidar tarafından geçtiğimiz yıllarda açıklanan ekonomik reformlar paketinde, konu ile ilgili hem yeşil dönüşüme hem de döngüsel ekonomiye ilişkin planlara yer verilmiş. Kâğıt üstünde teoride hepsi doğru, pratikte bakalım hangileri uygulanacak.

Türkiye’nin kendisine Yeşil Mutabakat konusunda bir yol haritası çıkarması, sadece AB ile ticaret yapabilmek için değil, sanayi, ulaşım ve inşaat gibi karbon-yoğun üretim yapan temel sektörlerini sürdürülebilir ve döngüsel bir platforma oturtabilmesi gerekmektedir. Maliyetleri düşüren ve daha az emisyon üreten enerji kaynaklarına yönelmek ülkemizin faydasına olacaktır. Bu konularda hızlı adımlar atılarak, yeşil dönüşümün gerçekleştirilmesi geleceğin dünyasında yer edinebilmek ve rekabetçi olabilmek için gereklidir.

Yeşil Mutabakat ile birlikte mevcut sektörlerin yeni teknolojilerle süratle dönüşeceği bir yeni sürecin içine girmekteyiz. Bu ortamda, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki uçurumun daha da derinleşmesine izin verilmemelidir. Türkiye de hızla yükselen bu eğilim içinde yer almalıdır. Bu kapsamda; hükümet, firmalar, üniversiteler ve akademisyenlerin de katıldığı uzun vadeli strateji politikaları tartışılmalı, benimsenmeli ve uygulanmalıdır.

Kaynaklar:

Güven Sak / Dünya İşleri

Dünya’da ve Türkiye’de “Döngüsel Ekonomi / Endüstriyel Sürdürülebilirlik” Yaklaşımı Şenay Balbay, Adem Sarıhan, Edip Avşar / Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi Sayı 27 Kasım 2021

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Acar Ünlü Arşivi