Murat Aydın
Ali Günday’ın hatırlattıkları
Bundan 25 yıl önce 25 Temmuz 1995 tarihinde Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu Başkanı Av. Ali Günday bürosunda uğradığı silahla saldırı sonucunda, henüz 34 yaşındayken hayatını kaybetti. O dönem yapılan başörtüsü tartışmaları nedeniyle hedef gösterilen Günday’ı Osmaniye’den Gümüşhane’ye bu amaçla giden bir kişi öldürdü.
Laik hukuk devletinin kurulması ve savunulması sürecinde yıllar içinde geldiğimiz yerden geriye doğru baktığımızda aklımıza gelen olaylardan birisi de bu cinayet olmalı. Bir hukukçunun, baro başkanının Cumhuriyetin ve hukukun evrensel değerlerini savunduğu için hedef gösterilmesini, bürosunda öldürülmesini, katilinin 7 yıldan az süre yatıp cezaevinden çıkmasını unutmamak gerek.
Geldiğimiz noktada; siyasi iktidardan aldığı güçle Cumhuriyetin kurucusu Büyük Atatürk’e alenen lanet okuyabilen kamu görevlisini, devletin kurumlarında görev alanların laiklik, hukuk ve demokrasi düşmanlıklarını görünce geçmişte çekilen acıları hatırlayıp üzülmemek elde değil. Üzüntümüz içimizi acıtsa da çekilen hiçbir acının boşuna olmadığını biliyoruz.
Laikliğin, Ortadoğu coğrafyasında özgür ve bağımsız bir ülke olmak için ne kadar önemli olduğunu söylemeye bile gerek yok. Eline aldığı kılıçla minbere çıkıp ülkenin kurucusuna lanet okumaya cesaret edenler bunu anlamazdan gelse de laiklik insanların dini inançlarını özgürce yerine getirmesi için de bir gerekliliktir.
Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi kararıyla kabul edilmiş bir siyasi partinin yönettiği ülkede laikliği konuşmak, savunmak ve önemini anlatmak zor olsa da Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da laiklik en önemli değer olacak. Herkesin inançlarına saygılı, herkesin inançlarını yaşamasına imkân tanıyan, kişileri inançlarından ötürü değerli veya değersiz saymayan, bilimi gerçek yol gösterici olarak kabul eden laik devlet anlayışı içinde olduğumuz baskıcı ve totaliter rejimden çıkış yolumuz olacak.
Ayasofya’yı cami olarak ibadet açmak, Cumhuriyetin hukuk sistemini görmezden gelen mahkeme kararlarına sığınıp kendine meşruiyet sağlamak gibi çabalar iktidarı sürdürmeye yetmeyecek. 2023’ü kendisine hedef yapanlar o yıl geldiğinde Cumhuriyetin, hukuk devletinin, parlamenter demokrasinin yeniden ve bu kez daha güçlü şekilde kurulduğunu görecekler.
Demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve hepsinin üzerinde yükseleceği laik Cumhuriyetin var edilmesi için çalışmanın önemini biliyoruz. Aydınlık ve karanlık arasındaki mücadele insanlık tarihi boyunca devam etmiş ve edecek olan mücadeledir. Dini değerleri kişisel ikbal ve çıkarları için kullananlarla, insanlığı karanlığa çekmek isteyenlerle, özgürlük ve demokrasi karşıtlarıyla mücadele Cumhuriyetin ikinci yüzyılında da sürecek.