Türkiye'den Asya'ya açılmayı hedefleyen tasarımcılar: Wangan Studio

Türkiye’nin yaratıcı sahnesinde sayıları gittikçe artan başarılı markalar ve stüdyolar göze çarpıyor. Bu hafta onlardan biri olan ve son haftalarda aldıkları yeni bir uluslararası ödül ile gündemde olan Wangan Studio’yu sizlere tanıtmak istiyorum.

Yaratıcı alanlarda alınmış eğitim insanın sadece geçimini sağlayacağı bir meslek kazanmasını sağlamakla kalmaz; onun tüm yaşamı boyunca karşılaştığı problemlere yaklaşımını değiştirir; kişinin daha iyiyi, daha güzeli, daha verimli ve fonksiyonel olanı, daha estetik olanı aramasını sağlar. Yaşadığı ortamda belirli standartları bulamayan yaratıcı profesyonel, mesleği ile kendi çevresinden başlayarak dünyayı bu sıraladığım değerler ile donatan, değiştiren, dönüştüren kişidir.

Yaratıcı endüstrilerde resmi kaynaklar, reklam ve pazarlamadan el sanatlarına, mimarlıktan endüstri ürünleri tasarımına, film ve yeni medyadan tiyatroya, basılı materyallerden kütüphanelere ve müzeciliğe kadar yaklaşık on üç farklı alan işaret etse de, aslında pek çok branş bu mesleklerde iç içe geçmiştir. 

Mesleki şovenist yaklaşımı bir tarafa bırakırsak, kuşkusuz her yaratıcı meslek dalı, kendi alanında diğerlerine göre uzmanlaşmış olsa da, pekala diğer alanlarda iyi üretimler ortaya çıkarabilirler. Çoğu durumda, birbiri ile etkileşimde ve ortak üretimlerde bulunmak durumunda kalırlar. İşin doğası böyledir.

Çok iyi bir tasarımı anlatan aslında iyi bir pazarlama kampanyası, iyi bir fotoğraf çekimi olabilir. Çok iyi bir senaryo berbat bir sanat yönetmeninin elinde başarısız bir film eserine dönüşebilir. Bir tiyatro oyununu unutulmaz yapan oyuncuların performansının yanında kostüm tasarımı, ışık ve sahne tasarımı gibi unsurlardır.

Özellikle içinde bulunduğumuz yeni çağda bu çok yönlülük, içine kaçınılmaz olarak teknolojiyi de alan bir kapsayıcılık anlamına geliyor. 

Gerek bireysel gerekse kurumsal anlamda tek bir merkezden pek çok sorunu çözebilmek bugün işverenlerin ve kullanıcıların da arzusu. Sayıları ve ciroları her geçen gün artan online satış platformlarının temel dürtüsü de bu arzu. Tek bir noktadan alınabilen pek çok farklı ürün insanları daha az yoruyor, bu noktanın tek muhatap olması insanlara daha çok güven veriyor.

Wangan’a_ait Three Quarter isimli lamba 2019 yılında Interior Design Best of the Year ödülü almıştı.


Özellikle yeme-içme ve ağırlama sektörlerindeki yaratıcı performans, mekan tasarımından kullanılan eşyalara, personelin giyim kuşamından marka konumuna dek yaratıcılık anlamında pek çok farklı unsurun kesiştiği bir mesai gerektiriyor. Bugün sizlere tanıtmak üzere röportaj yaptığım Wangan tam da bu bahsettiğim kapsayıcılıkta çalışan genç bir ofis. Genç olmalarına karşılık daha ilk günden dikkat çekici çizgileri ile sadece benim değil, hemen herkesin ilgi odağına yerleşen Wangan’ı kurucuları Kerem Özerler, Kutay Yorulmaz ve Mert Uzyıldırım’ın sözleri ile sunuyorum:

● Sizi ilk kez Interior Design - Best of the Year ödülünüz ile derginin sayfalarında rastladığım Türkiyeli stüdyo olarak fark etmiştim! O günden beri sormadığım soru ile başlamak isterim: Wangan’ın açılımı nedir? Neden bu ismi seçtiniz?

K.Ö. Wangan’ı kurmaya karar verdiğimiz noktada, dokuz aya yakın bir marka yaratım sürecimiz oldu. Wangan olarak markanın gelişim sürecinde izleyeceğimiz rotayı, hedeflerimizi, çalışma alanlarımızı ve prensiplerimizi yaza-çize geliştirdiğimiz ve bunu yaparken de sık sık durup kendimize ‘Peki, bizim farkımız ne olacak?’ sorusunu sorduğumuz bir süreçti bu. Bir yandan da markanın ismi için karşımıza çıkan potansiyel alternatifleri eklediğimiz oldukça uzun bir isim listemiz vardı. Wangan ismi de Tokyo haritasında karşımıza çıkan ve Japonca’da anlamı körfez kıyısı olan bir cadde ismiydi. Bu uzun süreç sonunda listenin kazanan isim Wangan oldu diyebiliriz.

Monk, Fotograf: Emre Dörter

Ne zaman kuruldunuz? 

M.U. Wangan’ı 2016 yılının Aralık ayında üç ortak olarak kurduk. 2023 yılı sonunda yedinci yılımızı tamamlamış olacağız. Şu an farklı disiplinlerden oluşan 15 kişilik bir ekip olarak tasarımlarımızı hayata geçiriyoruz. 

Daha çok ne tür işler yapıyorsunuz, belirli bir uzmanlık arayışınız var mı, yoksa talep mi yönlendiriyor?

K.Y. Wangan Stüdyo, hem ortakların kişisel ilgi alanı olması hem geçmiş tecrübeleri nedeniyle, kurulduğu ilk günden itibaren özellikle yeme içme ve konaklama sektörleri için bir danışmanlık markası olma hedefiyle yola çıkmış bir tasarım ofisi. Geldiğimiz noktada en yoğun çalıştığımız sektörler ağırlama sektörleri diyebiliriz. Bu noktadaki uzmanlığımız, hizmet sektörünün çok farklı alanlarından, bizim de ilgimizi çeken talepler yaratabiliyor; mesela 2024 yılında açılmasını heyecanla beklediğimiz restoran ve otel projelerimizin yanında, tasarımına oldukça inandığımız bir dental klinik projemiz de var. 

İç mimarlık veya tasarım yaparız demiyorsunuz da deneyim ve strateji tasarlarız diyorsunuz.. Bu yaklaşımınızı ve diğerinden farkını açabilir misiniz?

K.Ö. Biraz önce de bahsettiğimiz gibi Wangan, özellikle yeme içme ve konaklama sektörleri için bir danışmanlık markası olarak hizmet veren bir tasarım ofisi. Bunun ne demek olduğuna bir restoran projesi örneği üzerinden cevap verecek olursak, bir yatırımcı, şef veya restorantör ile şehrin hangi lokasyonunda ne konseptte bir restoran yaratmalıyız, nasıl bir menümüz olmalı, böyle menü için en doğru şef kim olur gibi soruların peşine düşüyoruz. Ekibin üniformalarının tasarımından, misafirlere hitap dilinin nasıl olması gerektiğine, markanın isminden tüm görsel dünyasına hatta kimi zaman sektöre yeni giriş yapan yatırımcılar için iç modeli ve finansal fizibilite raporu çıkarmaya varan çok geniş bir tanımda masaya oturabiliyoruz. Bugünün dünyasında sadece iyi bir mimariye sahip olan bir mekan yaratmanın çok yetersiz olduğu düşüncesindeyiz. Son kullanıcının tüm duyularını uyandıran, iş modeli ile ticari olarak başarılı ve sürdürülebilir bir mekan yarattığımızda gerçekten başarılı bir proje hayata geçirdiğimize inanıyoruz. 

Ara Güler Müzesi Leica Monochrome

Benim de sizin yaklaşımınızda en çok dikkatimi çeken bu kapsayıcılık oldu. Peki bol ödüllü bir ekip olarak ödüllerin üzerinizdeki olumlu/ olumsuz etkilerinden bahsedebilir misiniz?

K.Y. Yaptığımız işin doğasında çok ciddi bir mücadele var aslında. Gerçek anlamda nitelikli bir tasarımı hayata geçirebilmek için sürecin ilk aşamalarından tamamlanana kadar tüm paydaşlar ile beraber ciddi bir efor ve mücadele içinde oluyoruz. 

Günün sonunda hayata geçirdiğimiz tasarımların global ölçekte böylesine nitelikli ve ses getiren ödüllere layık görülüyor olması, her yeni tasarımda daha da iyisinin arayışı içinde olan ekibimiz için büyük bir motivasyon kaynağı oluyor. 

Türkiye’de mesleğinizi yaparken karşılaştığınız olumsuzluklar, yaşadığınız zorluklar neler oluyor?

M.U. Biraz önce de bahsettiğimiz gibi yaptığımız işin niteliğine zarar gelmeden tasarımlarımızı hayata geçirebilmek için sürecin her anında ayrı bir mücadele içinde oluyoruz, bu mücadele Türkiye’de yaptığımız projelerde diğer bir çok ülkedekine göre zaman zaman daha zor olabiliyor desek çok da yanlış olmaz. Tasarım, proje ve uygulama süreçlerine ayrılan süreler, proje yönetim alışkanlıkları ve zaman zaman da bütçesel konular Türkiye’de yaptığımız projeleri diğer bazı ülkelere göre daha zorlu kılabiliyor. 

İstanbul'un bana göre en keyifli restoranlarından olan Kanyon'da yer alan Gina da bir Wangan projesi.

Bu coğrafyada sizin işinizi yapmanın olumu yanları neler? Çünkü kimle karşılaşsam aslında hep dert yanıyor ama bir yandan da bir çekim merkezi olması gerekli ki hepimiz bu işin içindeyiz! 

K.Ö. Bu soruya daha genel bir çerçeveden cevap verecek olursak, Türkiye gündemi her zaman çok yoğun olan iniş-çıkışlarını toplumun yoğun bir şekilde hissettiği ve hangi meslekten, hangi yaş grubundan veya sosyo-ekonomik seviyeden olursanız olun hayatınızın her anında, daha erken yaşlardan itibaren insanı ciddi sorumlulukların altında olgunlaşmaya ve sürekli mücadele içinde tutmaya mecbur tutan bir yapıya sahip. 

Bu mücadeleci yapının bir şekilde toplumu, iniş çıkışlara daha hızlı adapte olabilen, erken yaşlardan itibaren zorlukları karşısına almaktan çekinmeyen sürekli bir şeyleri başarabilmek için mücadele içinde olan bir yapıya dönüştürdüğüne inanıyorum. 

Farklı ülkelerde meslek hayatını sürdüren tasarımcı dostlarımızla konuştuğumuzda sık sık karşılaştığımız söylemlerden biri, Wangan’ın geldiği noktanın, ortaya çıkan projelerinin, tasarımlarının, bizlerin yaşlarımıza ve sektörde geçirdiğimiz süreye oranla iddialı bir noktada olduğunu düşünüyorlar. Bunu sağlayabilmemizde Türkiye’de yaşarken sürekli gösterdiğimiz mücadelenin ve değişen durumlara sürekli adapte olma gerekliliğinin, bizleri sürekli dinamik tutan oldukça önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. 

Yaşam mücadelesinin diğer coğrafyalara göre burada daha zorlu olmasının bizleri daha güçlü yaptığına ben de inanıyorum. Yaptığınız en zorlu iş neydi ve neden zorlandınız?

K.Y. Wangan olarak hayata geçirdiğimiz ilk mimari proje olma özelliğini de taşıyan, hem mimari hem iç mimari projesini hayata geçirdiğimiz Kartalkaya kayak merkezinde yer alan Kartalkaya Palazzo Lounge projesi, 2000 metre rakımda yer alan lokasyonu, doğa koşullarının zorluğu, işletme operasyonu olarak sabah pistlerin açıldığı saatlerden gecenin geç saatlerine kadar misafirlerini ağırlaması ve back of house alanlarındaki, personel lojmanlarından, snowtruck garajlarına, bünyesinde barındırdığı, 4 ayrı restorana hizmet veren mutfaklarına kadar bir çok özelliğiyle bugüne kadarki en zorlu projelerimizden biriydi diyebiliriz. 

Ben sizin hemen hemen tüm işlerinizi ve ürün tasarımlarınızı fazlası ile beğeniyorum; size göre yaptığınız işlerden en iyisi nedir?

K.Ö. Wangan olarak çalışacağımız işleri seçerken, portfolyomuza değer katacak nitelikte işler olmasına oldukça özen gösteriyoruz. Bunun neticesinde de ortaya genellikle oldukça memnun olduğumuz işler çıkıyor diyebiliriz. Bu soruya sanırım hepimizin cevabı ayrı olacaktır. Ama genel bir cevap verecek olursak Dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden biri olan Red Dot Awards’un en üst seviyedeki ödülü olan ‘Red Dot: Best of the Best Interior Design’ ödülüne layık görüldüğümüz ve iç mimari /mimari bir proje ile Türkiye’de ilk defa alınmış bu ödüle layık görülen Ara Güler Müzesi – Leica – Monochrome projesi ile henüz 3. yılımızdayken Wangan’a New York’ta ‘Best of Year’ ödülünü kazandıran Three Quarter aydınlatmamız diyebiliriz.

Palazzo Lounge, Kartalkaya ofisin en zorlu projeleri arasında yer almış.

● Evet hem ürün tasarımı hem de mekan tasarımı alanında uluslararası ödüllerle taçlanmış bir çizginiz var. Marka, mekan ve ürün tasarımını bütüncül olarak ele alıyorsunuz; bu yaklaşımın faydaları ve zorlukları konusunda bilgi paylaşır mısınız?

M.U. Ekip olarak ofisin gündeminde sürekli çok farklı ölçeklerde tasarımlar oluyor. Mimari ölçekte binlerce metrekarelik bir projeden, bir içki şişesi tasarımına, bir sandalyeden, tasarladığımız bir restorandaki personellerin kullanacağı bir aksesuara veya bir kapının kolundan markanın ismine, sloganına kadar aklınıza gelebilecek birçok konuyla ilgili farklı içeriklere sahip tasarımlar yapıyoruz. Bu durum stüdyo içinde bizleri tasarımsal olarak çok daha dinamik tutarken, tüm bu detayların birleştiği projelerde ise son kullanıcının tasarıma değdiği her noktada tüm duyularına hitap eden ve yaşayışını yönlendirebildiğimiz bir niteliğe kavuşuyor.

Kendinizi 10 yıl sonra nerede ne yaparken görüyorsunuz?

M.U. İlk günden beri hep hedefleri olan ve bu doğrultuda ilerleyen bir yapıda olmaya özen gösterdik. Önümüzdeki yıllarda, Wangan Studio’yu global tasarım dünyasında daha önemli bir oyuncu haline getirerek 10 yıl içinde, bizi bugünün tasarım dünyasında en heyecanlandıran coğrafyalardan biri olan uzak doğuda da varlığımızı hissettirmeye başlamış olmayı hedefliyoruz. 

Palazzo Lounge Kartalkaya

Yeni mezun olmuş veya olacak gençlere, genç stüdyolara tavsiyeleriniz ne olur?

K.Ö. Henüz 6-7 yıl önce kurulmuş bir marka olarak büyük cümleler kurmak haddimize düşmez ama meslekten tamamen bağımsız olarak bir şey söyleyecek olursam, hayatı sadece akışına bırakmak yerine, kendini en mutlu edeceğine inandığın hayali kurmanın (ki illa büyük hayaller olması asla gerekmez), sonra o hayale ulaşmak için hedef koymanın ve sonra da o hedefe ulaşacak yol haritasını çizip, ilk adımı belirleyerek, zaman kaybetmeden harekete geçmenin insana kendini mutlu hissettirdiğini düşünüyorum.

Son olarak, teknoloji ile aranız ofis olarak nasıl? AI ve VR teknolojiler hakkındaki görüşleriniz nedir ve eğer kullanıyorsanız deneyimleriniz nasıl diye sorsam?

K. Y. Wangan olarak teknoloji ile aramızın iyi olduğunu söyleyebiliriz. AI konusundaki gelişmeler bizi oldukça heyecanlandırıyor. Yakın gelecekte yapay zekanın giderek varlığını daha da hissettirdiği iyi bir takım oyuncusu olacağına inanıyoruz. VR teknolojisi geldiği nokta itibari henüz kullanımımıza çok fazla hitap etmiyor. Özellikle sunumlarımız için etkileyici bir seviyede olduğunu henüz düşünmüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Özlem Yalım Arşivi