Memetcan Demiray
Sızlayan dişler ülkesi
Olacak iş değil, koskoca Türkiye tek aile tarafından yönetiliyor! Muhalefet mi?.. Onlar "yeni oluşum" derdinde, "sol"a lider aranıyor. Eğitimden kültüre, "çürüme" her yerde... Bir yanda ağır vergiler, bir yanda iflasa sürüklenen ekonomi... Böyle bir "hasta"yı implant mı kurtarır, kanal tedavisi mi?
Son seçimde de gördük ki "gey olmak" ve "dış güçler" tarafından bölünmek Türkiye'de toplumun en büyük iki fobisi... Herkel, Toni, Coni... Arkamızdan dolap çevirmek işleri güçleri... Neyse ki Mustafa Destici ve Devlet Bahçeli var! Bir kez daha sandığa gömdük hainleri!..
Şimdilerde huzur içindeyiz. Neticede LGBT olmaktan kurtulduk, Gabar'dan "pekmez kıvamında" petrol çıkarmaya hazırlanıyoruz. İşte feraset, işte adam gibi adamlık! Ama ah o üçüncü büyük fobimiz yok mu... Onu bir türlü atlatamıyoruz! Almanya'sı, Fransa'sı, Hollanda'sı... Alayı birleşip gelsin, korkmayız da diş hekiminden nedense öcü gibi kaçıyoruz!
Çünkü teorik olarak dişimiz ağrımaz bizim... Ağrısa da "yarına geçer". Hmm... Geçmiyor mu? Onu da bir Aspirin çözer! Çözmedi mi? Elbette bilimin sonu yok. Ağzımızı tuzlu suyla çalkalar, çürüyen dişin üzerine rakı basarız! Kaynımgil de öyle geçirdi sızıyı... Türk'üz, doğruyuz, çalışkanız!
TURGUT ÖZAL: DOĞAL MI, 'PROJE' Mİ?
Bizde diş hekimine gitme eşiği, çürüğün nihayet apse yapması, uyku uyutmamasıyla aşılır. Uzun da geceler, aman aman... O son ana kadar tedaviden köşe bucak kaçılır!
Zira "köklü çözüm"lerden hiç hoşlanmayız. Şehirleşme ve altyapı mı?.. Şimdi kim uğraşacak kazma kürekle... Sel basınca bakarız! Enflasyon ve zamlar mı?.. Bize ne?!.. Kredi kartına dayanırız! Ama elbet bir gün gelecek, iltihap sinire dokunacaktır.
"Çürüme yer yerde"... Yıllardır bu cümleyi duyarız. İşte tam 38 sene önce, 21 Temmuz tarihli Nokta dergisi... Kapağında "Özal Show Grubu" vardır. Türkiye'nin tek bir aile tarafından yönetilmesi... Akıl almazdır!
"Büyük Turgut" malumunuz, sıra dışı biridir. Onun bu "halka yakınlığı"... Doğal mıdır yoksa "Atlantik ötesi"nin bir "projesi" mi? Cevap şimdilik önemsizdir. Zira medyaya konu olmada Bülent Ersoy'la Hülya Avşar'ı geride bırakan Zeynep Özal... 22 Temmuz 1985'te "davulcu" Asım Ekren'le evlenecektir!
ÜLKE GÜNDEMİ: EFE'NİN ARABASI!..
Nokta'nın anketine göre ailenin en antipatik ferdi Semra Özal'dır... Futboldan dergi mankenliğine pek çok alanda karşımıza çıkan Semra'nım, artık siyasi demeçler de vererek bardağı taşırmıştır!
"Özal Show"u o dönem köşesine taşıyan Hasan Pulur ise Nazmiye Demirel ve Rahşan Ecevit'in affına sığınmaktadır. "Bugünleri gördükten sonra" cümle başbakan eşi masum kalmıştır!
Ve 17 yaşındaki Efe... Babasının karne hediyesi olarak aldığı 12 milyon liralık kırmızı Toyota ile gündemi sarsmıştır! Dahası... Bodrum Festivali'nde bağımsız milletvekili Rüştü Şardağ'a çıkışan en küçük Özal, mecliste "soru önergesi"ne konu olacaktır!
BOŞ TENCERE İKTİDAR DEVİRİR (Mİ?!)
Aynı günlerde ANAP hızla oy kaybetmekte, halkın tercihi DYP'ye kaymaktadır. Türkiye'nin 7. kez "Kurtar bizi baba!" diyeceği günler... Giderek yaklaşmaktadır. Nokta'da Aycan Giritlioğlu'yla bir söyleşi yapan Süleyman Demirel'e göre Türkiye'nin en önemli önceliği "konuşmak"tır. "Devletin her şeyi olur ama partisi olmaz!".. Partiler halkındır! Oysa baksanıza ANAP dönemine... Devletin televizyonu bile iktidar partisinin emri altındadır!
Demirel bir sonraki seçimde CHP'nin her zamanki oyu alacağını öngörmektedir! Zaten enflasyon yüzde 30'ları geçmiş, Türk lirası ağır değer kaybetmiş, Türkiye buğday ithal eder hale gelmiştir! Merkez Bankası bu borcu nasıl ödeyecektir?! Eğer döviz bulunmazsa sıra "ödemeler dengesi"ne gelir. Yolun sonu uçurumdur! İşler file, mutfak ve sofraya sıçrarsa fena... Bu üçünün yıkmadığı iktidar yoktur!
'ZOOM'DA BİRLİK ARAYIŞI!..
İyi de Özal gitsin, kim gelsin?! Aynı hafta SODEP ile Halkçı Parti arasında "solda birlik" (!) çalışmaları vardır. Zoom henüz icat edilmemiş tabii... Erdal İnönü ile Aydın Güven Gürkan, kameralar önünde "yeni ittifak" aramaktadır!
Futbolda kulüpler borç batağına saplanmış, İstanbul'da fiyatlar arşa varmıştır. "Gazinocular kralı" Fahrettin Aslan bile artan kiralardan yakınmaktadır.
Bu sırada "sosyete" kendini Budizm'e vermiştir. Acıpayam'da ise bir Kuran kursu, 17 yaşında bir çocuğun ölümüyle gündemdedir. Zanlı olan "hoca"nın Nokta'nın sorularını yanıtladığı bir Türkiye... İçten içe çürümektedir.
ÇARE: BUGÜNE DE ŞÜKÜR!..
İşte ülkenin 38 yıllık ağız röntgeni böyle... Bazı dişler şıkır şıkırmış, kıymeti yeni anlaşılıyor. Bazı sinirler alarm vere vere ölmüş, diş etleri direnmeye devam ediyor. Dolgular tutmamış, düşmüş; kırıklar dile ve damağa zarar veriyor.
Çare peki?.. İmplant mı kanal tedavisi mi? Yahu bırakın bu işleri! Bugün de "gey" olmadık ya... Önce ona şükretmeli!
Hem ek motorlu taşıtlar vergisi neyimize yetmiyor? Zaten rakı pahalı bugünlerde... Çürüğe artık "pekmez kıvamında" Gabar petrolü basılıyor!