Süreyya Su
Rap: Kenar Mahalledeki Dj’lerin Bir İcadı
Rap, reggae ve diğer Karayip müzik geleneklerinin teknolojiyle ilişkisinden doğmuş bir dj ve MC müziğidir. Rap müziği, reggae’de de olan, talk over ve toast denen, önceden kaydedilmiş bir müzik üzerine konuşmaya dayanır. Ama rap’teki esas tempo Jamaika ritimlerinden ziyade hard funk müziğinden alınmadır. Dolayısıyla reggae, rap’in beslendiği tek kaynak değildir ama reggae’nin yapım süreci ile rap’in yapım süreci neredeyse aynıdır. MC’ler konuşma ve bazen de yarı konuşma, yarı şarkı söyleme şeklindeki rap’i ilk zamanlarda başka şarkılardan aldıkları ritim ve seslerin üzerine kaydederlerdi. Bugün de büyük ölçüde hâlâ öyle ama özgün ritim ve sesler üreten dj’lerle çalışanlar da var. Rap’lerin içeriği çeşitlidir: Tıpkı reggae’de olduğu gibi böbürlenme, aşağılama, mesaj verme, öğüt verme, olay anlatma gibi içerikleri olan rap’ler ilk önceleri partilerde çalarken bugün her yerde çalmaktadır. Rap’in reggae ile başka benzerlikleri de vardır. Reggae’nin Afrikalı kökler ve kültürel kimlik meselelerine sıkı sıkıya bağlı olması gibi, rap de başlarda Amerika’nın kuzeyindeki büyük kentlerde yaşayan alt sınıf sorunlarını ele alırken bugün her toplumun politik ve kültürel sorunları ile gündelik hayat deneyimlerinden beslenenmektedir.
Rap etrafında gelişip büyüyen kültüre “hip hop” adı verilir. Hip hop kültürü kıyafet, saç stili, dans, dil ve sokak sanatı, özellikle grafiti ile kendini ifade eder. Rap, metropollerde iç ve dış göçle ortaya çıkmış bir sınıf deneyimine özgü bir tavrı da yansıtır. Önde gelen bir rap dj’i olan Afrika Bambaataa’nın deyişiyle rap, “hayatta kalmayla, parayla ve insanların ilerlemelerini sürdürmeleriyle ilgilidir.” Reggae’nin 1970’lerde Jamaika ve İngiltere’deki sömürülen ve ezilen siyahlar için yaptığını, rap de 1980’lerde Amerika’daki siyahlar ve daha sonra Avrupa ve dünyanın diğer yerlerindeki büyük kentlerin dışlanan ve baskılanan insanları için yapmıştır. Bu insanların ilgi çekmelerini sağlayan rap, onların kimliklerinin tanınmasına ve kendileriyle gurur duymalarına yardımcı olmuştur.
Reggae gibi bu müzik de kısa zamanda yerel sınırlarının dışına çıkarak dünyanın her yerinde dinlenir ve yapılır hale geldi. Rap’e eşlik eden tanınma ve saygı talepleri dünyadaki bütün ezilen, aşağılanan, dışlanan, baskılanan insanlarda karşılık buldu. Rap’e özgü siyah tavrı ve hip hop kültürü, küreselleşmeye eşlik eden bir alt kültürün gençlik hareketi haline gelip dünyaya sirayet etti ve farklı toplumlara özgü tarz ve biçimlerini üretti.
Hem reggae hem de rap kentlerin kenar ve gecekondu mahallelerinde ortaya çıkmıştır. Rap, ilk olarak siyahların ve Hispaniklerin gettosu olan New York’un Bronx adlı bölgesinde ortaya çıktı. 1930’larda bölgede yaşayanların yaklaşık dörtte birini Batı Hint Adaları’ndan gelen göçmenler oluşturuyordu. Bugün de Bronx’ta yaşayanların çoğu Karayip adalarından gelmişlerdir. New York’ta yaklaşık 1,5 milyon Porto Ricolu yaşamaktadır ki bu, Porto Rico nüfusunun yarısı kadardır. Bronx, her zaman New York’un en yoksul ve belalı bölgelerinden biri olmuştur. Şimdi burada rap’in kimler tarafından ve nasıl yaratıldığına bakalım.
Rap’in öncüleri
1967’de Kool Herc adında bir dj Jamaika’dan New York’a geldi ve Bronx’a yerleşti. Herc, Jamaika müziğini iyi biliyordu ve dj reggae’leriyle ilgileniyordu. Herc geldikten birkaç yıl sonra kendisi için bir ses sistemi kurdu. Bölgedeki diskolarda bulunan ses sistemlerinden daha güçlü olan bu sistem çok daha yüksek ama temiz bir sese sahipti. Ev partilerinde dj’lik yapmaya başlayan Herc, New Yorklu siyahların reggae eşliğinde dans etmekten sıkıldığını fark etti. Bunun üzerine insanlara çekici geleceğinden emin olduğu Latin havalı funk ritimleri eşliğinde talk over’lar yapmaya başladı. Başlangıçta sadece sokak argosundan aldığı sözler söylüyordu. Bunu yapmasındaki amaç, insanları rahat olmaya ve dans etmeye teşvik etmekti. Argo arzuların ve heyecanların serbestçe ortaya çıkmasına yardım ediyordu.
Gittikçe yeni ve sevilen bir tarz geliştirdi; albümlerdeki parçaların tamamını çalmak yerine sadece enstrümantal kısımlarını kesip alıyordu. Parçalardan bazen bir gitar solosunu, bazen bir bas ritmini veya davul sesini alıp yeni örgüler yapmak üzere birbirine bağlıyordu. Sadece bir play list çalmıyor; bir yandan mikrofonla konuşuyor, bir yandan da plakların çaldığı pikapları takip ediyordu. Bir parçanın tümünü değil ama bazı bölümlerini defalarca çalıyordu. Böyle bir performans çok hassas bir zamanlamayı gerektiriyordu. Plakların arasında tam zamanında geçişler yapabilmek için sesleri daha iyi duyabilmek gerekiyordu. Bu yüzden kulaklık kullanmaya başladı.
The Incredible Bongo Band’in “Apache” adlı albümündeki davul örgüsü Kool Herc’in tam aradığı şeydi. Jamaikalı bir disko grubu olan The Incredible Bongo Band’ın yorumladığı bu parça daha önce başkaları tarafından söylenmiş ama pek ilgi görmemişti. Grup bu parçayı yorumlarken pop müzikte kullanılan standart davul yerine Afrika davulları kullanmıştı ve perküsyona ağırlık vermişti. Kool Herc, parçayı dj setinde işleyip çalmaya başladıktan sonra bütün Bronx “Apache” ile yıkılıyordu. Bu parça bas seslerin ve sürekli sert ritimlerin rap’te kullanılmasının yolunu açtı.
Rap’i ortaya çıkaran bir başka yenilik yine Herc sayesinde geldi. Parçalar arasındaki geçişler hızlandıkça ve daha karmaşık hale geldikçe, daha çok konsantrasyona ihtiyaç duyulmaya başlandı. Herc, aynı zamanda hem rap yapıp hem de parçaları çalmanın zor olduğunu gördü. Bunun üzerine rap yapma işini MC’lere bıraktı. MC’ler hem eğlenmeye gelen insanların ilgisini çeken gösteriler yapıyor, dans ediyor ve birbirleriyle atışıyorlardı.
Rap’in yenilikleri
Dj müziğinde yenilikler peş peşe geliyordu. Bir dj, scratch denilen bir teknik icat etti. Bu, iğne plağın üzerindeyken, plağın hızlı bir şekilde ileri geri kaydırılmasıyla yapılıyordu. Böylece bir perküsyon aletinden çıkıyormuş gibi yeni bir ses üretiliyordu. Scratch, tempoyu yükseltmek için kullanılmaktadır.
Grandmaster Flash, rap’in yaratılmasında katkısı olmuş bir başka Bronxlu dj’dir. Üniversitede elektronik bölümünden mezun olduktan sonra Flash, ilgi duyduğu iki alanı bir araya getirmeye girişti: ses mühendisliği ve hard funk. Flash de önce bir ses sistemi kurdu ve geceleri Bronx’taki parklarda çalmaya başladı. Sistemi çalıştırmak için gereken elektriği sokak lambalarına kablo bağlayarak ediniyordu. Flash, elektronik davul vuruşları üreten bir makine olan beat box kullanan ilk rap dj’lerinden biridir. Flash, beat box’la sert bir rap tarzı geliştirdi. Performansı sırasında birden fazla pikap kullanan Flash, bir parçadan diğerine sıçrarken, MC elektronik tempo eşliğinde sert, saldırgan söz ve söyleyişle rap yapmaktaydı.
Rap’in yaratılmasına katkı yapan bir diğer önemli isim de Afrika Bambaataa’dır. Bronx’taki bir topluluk merkezinde dj’lik yapan Bambaataa rap’in büyük ustalarından biri sayılır. Bob Marley’in reggae müziğinde yaptığını, Bambaataa rap müziğinde yapmıştır. Afrika Babaataa ünlü bir 19. yüzyıl Zulu şefinin adıdır. Bambaataa, bir siyah tarikatı olan Siyah Müslümanlar aracılığıyla kimlik ve kültür politikalarıyla ilgilenmeye başladı. Siyah Müslümanlar 1960’lar boyunca Cassius Clay (Muhmmed Ali) gibi pek çok kişinin inancını değiştirip Müslümanlığa geçmesini sağlamıştır. Çünkü ABD’de siyahların yaşadığı gettolarda bir özgüven ortamının yaratılmasını sağlamışlardır. Siyah Müslümanlar kendi kendine yetme ve toplumsal dayanışmanın gerekliliği hakkında vaazlar veriyorlardı. Bambaataa, Siyah Müslümanlar işlediği konulardan hareketle rap yapmaya başladı. Rap, ABD’de politik ve kültürel mesajlarla kenar mahallelerde yayıldı ve bugün de dünyanın bütün metropollerinin kenar mahallelerdeki hayatı, oralardaki insanların deneyimlerini, arzularını ve duygularını anlatmaya devam ediyor. Ayrıca, rap kenardan merkeze yayılan bir moda yaratıyor.