Seyit Tosun
GÖRMEDİM DUYMADIM BİLMİYORUM MEDYASI GURURLA SUNAR: BIG BROTHER 2020!
“Hazine ve Maliye Balanı Berat Albayrak’ın istifası sonrasında, George Orwell’in 1984 kitabından çıkartılarak günümüzde tıpkı kitapta olduğu gibi her eve kurulan ‘Bıg Brother’ ekranı 27 saat sonra çalışmaya başladı. ABD seçimlerinde gideni an ve an veren sözde medya, kendi ülkesinde istifa eden bakanı tam ve tam 27 saat gör(e)medi! Bazı iyi niyetli yurttaşlar bu kanallarda çalışan şöhretli gazetecilerin neden bunu haber yapmadığını tartıştı. Oysa o ‘gazeteciler’ haber yapmak için değil; tam da bu tip kritik anlarda haber yapmamak için oradalardı.”
“Savaş barıştır
kölelik özgürlüktür
bilgisizlik kuvvettir” (George Orwell - 1984)
Bir toplumun demokrasi seviyesini o ülkenin meydanlarına ve medyalarına bakarak rahatlıkla anlayabilirsiniz. İşte bu meydan ve medya ‘doluluk’ oranları hesabı içerisinde, dün bilgiye ulaşmak önemli iken bugün veri bombardımanı içinde “doğru bilgiye” ulaşmak daha önemli hale geldi.
Demokrasi ayaklarını birbirinden ayrı düşünmek, nesnel tanımını salt tek bir ayak üzerinden açıklamaya-hem de ‘istenildiği’ şekliyle-kalkmak kitleleri reel olmayan ‘umuda’ sokarak ‘beklemeye’ alabiliyor. Yani, demokrasi ya vardır; ya yoktur. Az demokrasi, çok demokrasi olmaz. “Varmış” gibi davranarak ideolojik aygıtları baskıyı meşrulaştırma haline sokarsınız ki bu da insanları aç kalsa bile “halinden memnun” haline sokar! Sokak röportajlarında sık sık gördüğümüz “Açım, eve ekmek götüremiyorum, icralığım, çocuğuma mama alamıyorum, kirayı ödeyemiyorum ama iktidardan memnunum” cümlelerini işte bu nedenle duyuyoruz. Bu insanlarla ilgili konuyu peşin peşin tamamen cehalete bağlamanın da içerisinde bir “cehalet” barındığının altını çiziyorum. Bu konularda tartışırken “İşte hodri meydan” diyecekseniz devamında mutlaka “İşte hodri medyan” da deyiverin.
Halkın haber alma özgürlüğü Anayasal bir hak ve medya açısından da bir sorumluluk iken Totaliterleşmeye giden yolda gazete ve televizyonların bundan nasibini almayacağını ummak en basit tabiri ile saflıktır.
8 Kasım Pazar akşamı Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Instagram hesabından içi imla hataları ve anlaşılmaz cümlelerle dolu kendince ‘duygusal’ bir istifa mektubu yayınladı.
Tabi bu istifayı 10 milyon lira ceza kestikleri bir sosyal medya platformunda yayınlama mevzusunu da karikatür dergilerine bırakalım. Sosyal medya yasası ile bant daraltılması gerçekleşseydi ve Instagram dahil Twitter, Facebook kapatılsaydı Bakan bey o zaman istifasını dumanla mı haber verecekti?
Ne diyorduk? Ha evet, Hazine ve Maliye Bakanın istifası…
Burada Bakanının istifasından da önemli bir konu var.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasını 27 saat boyunca haber yap(a)mayan ana akım kanallar…
GERÇEKLERİ DEĞİL İSTENİLENİ HABER YAPAN MEDYA
19.30 gibi yayınlanan bu istifa iletisi sosyal medyada bir kumpanya patlamasına neden oldu. Kimi iyi niyetli saf vatandaşımız, bir bakanın bu kadar imla hatasının yapmasının imkansız olduğunu, Albayrak’ın hesaplarının ele geçirildiğini söyledi. Bazıları ise bir tiyatro olduğunu.
Açıklama sosyal medyanın yanı sıra Evrensel, Birgün, Cumhuriyet, Sözcü, Karar, Halk TV, Tele1, KRT TV, BBC Türkçe, DW Türkçe, Sputnik, T24, Duvar gibi haber sitelerinde kısa sürede duyurulup manşetlere ve ekranlara taşınırken, iktidara yakınlığıyla bilinen medya suskun kaldı. Hatta Albayrak Grubu'nun gazetelerinden (Bakanın, pardon eski bakanın kardeşinin başında olduğu) Yeni Şafak, haberi yalnızca İngilizce hesabından paylaşıp, hemen ardından paylaşımı ve haberi sildi!
Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı ve İhlas Haber Ajansı konuya ilişkin en ufak bir bilgi bile paylaşmadı. Mezopotamya Ajansı ise gelişmeleri takip edip bilgi aktardı. Yine Associated Press, Reuters ve AFP gibi uluslararası ajanslar da haberi servis ettiler.
Milyonlarca kişi tarafından izlenilen CNN Türk, NTV, A Haber, 24 TV gibi televizyon kanallarında ise ne bir son dakika haberi ne de bir altyazı geçildi. HaberTürk’te Fatih Altaylı, istifadan iki saat sonra konuya dair bir açıklama yaptı.
RTÜK’ün CHP’li üyesi İlhan Taşçı, 1780 radyo ve televizyondan sadece beşinin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifa haberini verdiğini açıkladı!
Bu arada belirtmeden geçmeyelim; Uçankuş TV adlı bir magazin kanalı var. Ana akım medya üç maymunu oynarken bu magazin kanalı istifa haberini alt yazı olarak veriyordu.
Mizah yönü kuvvetli bazı vatandaşlar da CNN ve DHA’nın Whatsapp ihbar hattına istifa metnini yollamayı ihmal etmedi. Yani vatandaşa haber vermesi gereken kanallara; vatandaş haber verdi.
Ertesi sabah, 9 Kasım Pazartesi…
Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Instagram’dan duyurduğu istifasından 20 saat geçmişti ve hala resmi olarak hiçbir kurum bilgi vermemeye devam ediyordu.
Sözcü, Cumhuriyet, BirGün, Dünya, Türkiye, Karar, Yeniçağ, Milli Gazete ve Korkusuz gazeteleri Albayrak’ın istifasını birinci sayfalarına taşırken yandaş gazeteler ise istifa hiç yokmuş gibi çıktı.
Gazete manşetlerine bakarken George Orwell’ın “Bıg Brother” (Büyük Birader seni izliyor) kavramını hayatımıza soktuğu ünlü distopik romanı 1984 kitabından bir bölüm hafızamın manşetlerinde yerini aldı. Baskıcı bir partinin herkesi ekranla izlediği ve bu ekrandan talimat verdiği, sevişmenin yasak olduğu ve her daim bir savaş halinin yaşandığı Okyanusya’da çalışan karakterimiz Winston Smith’in işkence gördüğü kısımda işkenceci parti yöneticisi O'Brien, 4 parmağını göstererek “Günlüğüne ‘2 kere 2, 4 eder diyebilmek özgürlüktür’ yazmıştın, hatırlıyor musun? Şu anda kaç parmağımı görüyorsun?” diye sorar. Smith de “4 parmak” der. İşkence devam eder. Ta ki Winston Smith beş parmak gördüğünü söyleyene kadar. Ve işkenceci, istediği yanıtı aldığında ona acı çektirmeyi keser ve “Parti kaç görmeni isterse o kadar parmak göreceksin” der.
Bunun aynısını bu istifa meselesinde ‘gördük’. Bakanın kendi resmi hesabından istifa mektubu yayınlamasına rağmen medya “Biz istifa etti diyene kadar, etmemiştir” demiş olmadı mı?
SUSMAK YETMEZ ONLAR GİBİ DE DÜŞÜNMELİSİN!
George Orwell, kitapta ‘çiftdüşün’ tekniğinden bahseder. ‘Çiftdüşün’menin nihai hedefi, toplumun otomatik olarak istenilen şekilde düşünmesini sağlamaktır. Bu teknikle karşıt kavramlar bir arada kullanılarak kişinin bariz gerçeğe aykırı olanı kabul etmesi beklenmektedir. Kitapta yer alan düzende, partiye bağlılığını, partiye ait olduğunu göstermesi için insanın gerekirse akla ve mantığa aykırı olanı bile doğru kabul etmesi ve içselleştirmesi gerekiyor. Yani sizin karşı çıkmamanız partiye yetmiyor, onlar gibi düşünmeniz de talep ediliyor.
İstifadan 27 saat sonra…
Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanlığı istifayı doğrulayan ‘resmi’ açıklamayı yaptı. Yandaş medya, tüm Türkiye’nin artık tabiri caizse unutmaya başladığı haberi ‘son dakika’ olarak verdi! Evet, 1984 kitabından çıkartılarak günümüzde tıpkı kitapta olduğu gibi her eve kurulan ‘Bıg Brother’ ekranı 27 saat sonra çalışmaya başladı. ABD seçimlerinde gideni an ve an veren sözde medya, kendi ülkesinde istifa eden bakanı tam ve tam 27 saat gör(e)medi! Bazı iyi niyetli yurttaşlar bu kanallarda çalışan şöhretli gazetecilerin neden bunu haber yapmadığını tartıştı. Oysa o ‘gazeteciler’ haber yapmak için değil; tam da bu tip kritik anlarda haber yapmamak için oradalardı.
Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak, Akşam, Milliyet, Akit, Türkgün, Posta ve benzerleri.
Bu ‘medya grupları, işini yapan medya gruplarına ‘haber’ oldu.
Günün sonunda Gezi’de 3 Penguen, istifada ise 3 Maymun oldular.
RIZA İMALATÇILARI HER DAİM DEVREDE
Bir de gayet pişkin şekilde, istifayı haber yapmama nedeni olarak konunun daha “iddia” olmasından ileri geldiğini öne sürdüler. Aynı kanallar Gezi Parkı meselesinde, İstanbul Kabataş’ta deri pantolonlu üstü çıplak 40 kişinin bir kadın ve bebeğini döverek, üzerlerine idrar yaptığını ve sonra bu deri pantolonlu çıplak kişilerin kadını bebeğiyle Kabataş’ta denize attığı deli saçmalıklarını günlerce vermişti!
1984’de ‘düşünce polisi’ tarafından ‘Düşünmeme’ yahut ‘İstenildiği gibi düşünme’ amacıyla kurulmuş sisteme cuk diye oturan günümüz medyası için kaç parmak gördüğünüzün, gerçekte orada kaç parmak olduğunun hiçbir önemi yok. Çünkü kitapta da olduğu gibi hiçbir iktidar yalnızca somut (fiziki) güçle devam edemez. Baskıyla belki bir süre yaşayanların boyun eğmesini sağlayabilirler ama ayakta kalmak, devam etmek istiyorlarsa çoğunluğun kendi gibi düşünmelerini sağlamak zorunda olduklarını biliyorlar. Bunu sağlamanın en iyi yolu da kendilerine bağlı bir medya yaratmaktır. Bu medya, sadece istenileni vermek ya da vermemek için değil; aynı zamanda istenilen düşünme biçimine sahip vatandaş yaratmak için de çalışmalıdır.
Buna, siyaset/medya ilişkisi içerisinde ‘Rızanın imalatı’ diyebiliriz. Noam Chomsky, Edward S. Herman’ın kitabının da adı olan ‘Rızanın imalatı’, kitle medyası yoluyla halkın nasıl yönlendirildiği ve yönetildiğini gösterir. Yani bir başarısızlık varsa onu başarı diye yayınlar ve tüm halk gururla sokağa çıkabilir. Ya da bir zam yapılır ama bunu “Güncelleme” diye vererek tepkiler ortadan sihirli bir tek tuşla kaldırılabilir!
Görmedim, duymadım, bilmiyorum medyası iftiharla sundu; Bıg Brother 2020!