Bülent Vardar
Görevimiz Tehlike - Ölümcül Tuzak: Bölüm I
Amerikan derin devletinin kaybedecek bir şeyi olmayan kişilerden devşirdiği hayalet ajanların, inanılmaz aksiyon dolu maceraları yaklaşık 30 yıldır beyaz perdede seyircileri esir almaya devam ediyor. “Görevimiz Tehlike”nin ilk filminden bugüne Ethan Hunt rolünde, tıpkı dizi filminde olduğu gibi Amerikan sinemasının önemli erkek oyuncularından Tom Cruise, yaş alarak kesintisiz bir şekilde rol alıyor.
“Görevimiz Tehlike”, Bruce Geller’ın yarattığı ve 1966-1973 yılları arasında Amerikan CBS kanalında gösterilen ve efsaneleşmiş bir aksiyon dizi filmiydi. Bu dizinin başrol oyuncuları Peter Graves, Barbara Bain ve Martin Landau, seyirciyle birlikte yaş almıştı. Çocukluk yıllarımda tek kanallı siyah beyaz TRT ekranının vazgeçilmez dizilerinin başında “Görevimiz Tehlike” gelirdi. Bu aksiyonunun şahikası dizi film, daha sonra özel televizyon kanallarımızda da gösterilmişti.
Alametifarikası jeneriği ve film müziği
Bir kibritin yanmasıyla başlayan jeneriği ve ona eşlik eden, akıllara kazınan jenerik müziği, dizinin alametifarikasıydı. Bu mütemmim cüzler başarılı şekilde “Görevimiz Tehlike” film serisine de taşındı ve onun da mütemmim cüzleri oldu.
Bu efsane televizyon dizisinin gişe başarısının kokusunu alan yapımcılar, 1996 yılında ilk “Görevimiz Tehlike” filmine start verdiler. Bu filmi “Görevimiz Tehlike II” (2000) ve “Görevimiz Tehlike III (2006) izledi. Bu filmleri “Mission Impossible-Ghost Protocol” (2011), “Mission Impossible-Rogue Nation (2015), “Görevimiz Tehlike-Yansımalar” (Mission Impossible-Fallout, 2018) ve bu hafta Çarşamba günü vizyona giren son halka “Görevimiz Tehlike-Ölümcül Hesaplaşma Bölüm I” (Mission Impossible-Dead Reckoning) izledi.
Amerikan derin devletinin kaybedecek bir şeyi olmayan kişilerden devşirdiği hayalet ajanların, inanılmaz aksiyon dolu maceraları yaklaşık 30 yıldır beyaz perdede seyircileri esir almaya devam ediyor. “Görevimiz Tehlike”nin ilk filminden bugüne Ethan Hunt rolünde, Amerikan sinemasının popüler erkek oyuncularından Tom Cruise, yaş alarak kesintisiz bir şekilde rol alıyor. Tıpkı dizi filmde olduğu gibi...
Aksiyon sinemasının başyapıtlarından
“Görevimiz Tehlike”, beyaz perdenin efsanevi aksiyon sineması örneklerinin başında gelen “James Bond 007” filmlerinden sonra, en uzun soluklu ve en çok izlenen aksiyon sineması örneklerinden birisi ve bu alanda başyapıt sayılabilecek bir seri oldu. Benzer yanları arasında şunlar sayılabilir: her ikisinin da başrollerinde etkileyici, güzel kadınların ana erkek karakterlerle yer alması ve gene çok etkili kaçıp kovalamaca ve dövüş sanatı sahneleri ve imkansız durumların altından başarıyla kalkan ajanlar.
Serinin aksiyon yüklü son filmi yönetmen Christopher McQuarrie’ın başarılı rejisiyle, 165 dk.’lık uzun süresine karşın ilgiyi üzerinde tutmayı başarıyor. Diğer yandan, dünyanın kurtarılmasında kıl payı farklarla çok önemli görevler üstlenen hayalet ajanlar, berrak bir şekilde yeni filmde deşifre ediliyor.
Bildiğimiz gizli servis ajanlarına benzemeyen ve imkansız görevlerin altından başarıyla kalkan Ethan Hunt ve arkadaşları, bu defa çağımızın moda olgusu yapay zeka bağlamında ortaya çıkan ve dünya için büyük bir tehdit oluşturan tehlikeyi bertaraf etme mücadelesine girişiyorlar. “Görevimiz Tehlike-Ölümcül Hesaplaşma Bölüm I”, seyirciyi merak içinde bırakarak olayların nasıl sonuçlanacağını ise, filmin ikinci bölümüne bırakıyor.
Tom Cruise'un başarılı performansı
Şüphesiz “Görevimiz Tehlike” serisinin gişe başarısında pek çok tehlikeli sahnede dublör kullanmayan Tom Cruise’in performansının önemli payı var. Koşan, dövüşen, takip sahnelerinde araba ve motorsiklet kullanan, paraşütle atlayan… Kısaca bir oyuncunun ortalama performansının çok ötesinde bir performans sergiliyor Cruise...
Diğer yandan “Görevimiz Tehlike-Ölümcül Hesaplaşma Bölüm I”, günümüzün ve yakın geleceğin başat ögesi olmaya aday yapay zeka bağlamında göndermeler içeren, aslında daha açık ifade etmek gerekirse, olay örgüsünü bu olgunun üzerine bina eden bir seyirlik. Filmin itici kuvvetini ise, Orson Welles’in kült filmi “Yurttaş Kane”in (1941) temel metaforu “rosebud” gibi, McQuarrie’ın filminde “Sivastopol” öne çıkıyor; bir farkla seyirci “Sivastopol”ün anlamını filmin başında bilse de ana karakter Ethan Hunt filmin sonunda deşifre ediyor. Diğer yandan gizemin çözülmesi ise daha önce vurguladığımız gibi ikinci filme kalıyor.
Filmin sinematografik unsurları arasında ele aldığı öyküyü uzun süresine karşın başarıyla seyircinin nabzını elinde tutan sinema diliyle anlatan yönetmen Christopher McQuarrie’ın rejisine atıfta bulunurken, bu başarının oluşmasında görüntü yönetiminin payını ve özel efektlerin başarısını vurgulamadan geçmeyelim. Özellikle Tom Cruis’ın trenin üzerine onlarca metre yüksekten motorsiklet ile atlaması sahnesinin hazırlanmasından pek çok kovalamaca sahnesi ve trenin lokomotifinin patlatılması sonrasında viyadükten aşağıya düşüş sahnesindeki gerçeklik dokusunun usta işi kotarıldığını vurgulamadan geçmemek lazım. Aksiyon yüklü bu filmin etkisini sürdürmesinde film müziklerinin ve bu bağlamda klasikleşmiş müziğin leit motive olarak başarıyla kullanılmasının da altını çizelim.