Bülent Vardar
GENÇLİK NEDİR? BİR RÜYA. AŞK NEDİR? O RÜYADA GÖRDÜĞÜN ŞEY. “DRUK”
93. Akademi (Oscar) Ödülleri’nde En İyi Yabancı Film Oscar’ını alan Druk (Another Round), usta sinemacı Thomas Vinterberg’in etkili sinema diliyle seyirciyi ekran başına mıhlıyor. Film önemli düşünür Soren Kierkegaard’ın özlü sözleriyle açılıyor: “Gençlik nedir? Bir Rüya. Aşk nedir? O rüyada gördüğün şey”.
Biri size insanın, kanındaki alkol seviyesinin 0.05 promil düzeyinde eksik olarak dünyaya geldiğini ve bu düzeyin gün içinde desteklenen küçük dozlarla sabit tutulmasının onu yetişkinliğin pek çok probleminden, özgüven eksikliğinden kurtaracağını; sosyal ve profesyonel performansı arttıracağını ayrıca daha neşeli ve açık bir insana dönüştüreceğini söyleseydi ne düşünürdünüz?!
DANİMARKA SİNEMASI VE DOGMA 95
Danimarka sinemasının etkili sinema akımı “Dogma 95”in, Lars von Trier ile kurucusu olan Thomas Vinterberg, bu soruyu seyircilerine sorarak onları önemli bir yüzleşme ve kişisel hesaplaşma sürecinin içine sokuyor. Vinterberg, aynı zamanda gelişmiş, özgür ve uygar batı dünyasında bireylerin, kişilik gelişimlerini tamamlama ve toplumsal rollerini benimseyerek sürdürebilmeleri açısından karşılaştıkları zorlukları bastırmalarında; alkol kullanımının yaygın olduğu hakkında da bir algı yaratıyor. Filmin finalinde ele alınan sorunsal, toplumsal yaşamın gerçekliği bağlamında dozunda ayarlansa da, sanki “ alkol felakettir” mesajı da ekranlardan sızarak seyirciler arasında promil kontrolü yapıyor...
Diğer yandan bir filme önemli bir festivale katıldığında “ama bu bir video” yargısında bulunulması korkusunun aşılmasında öncülüğü Danimarka sineması ve Dogma 95 akımının yönetmen ve görüntü yönetmenlerinin sağladığını da anımsatalım. Bu bağlamda Thomas Vinterberg’in “The Celebration” (1998) filmi öncü oldu. Anthony Dod Mantle ise, ilk Dogma 95 filmini çeken görüntü yönetmeniydi. Yönetmen Vinterberg, görüntü yönetmeni Mantle ile birlikte yeni bir estetiği, dijital kamera estetiğini inşa etmişler, Mantle video kamera ile daha önce sinema anlatımında hiç görmediği hareketleri yapabileceğini kavrayarak, kamera kullanımını tamamen yeniden yapılandırmış ve film yapım tekniklerini değiştirmiştir. (Bülent Vardar, “Sayısal Kameralarla Görüntü Estetiğinde Yeni Olanaklar”, Başkent Üniversitesi, 3. Sanat ve Tasarım Eğitimi Sempozyumu-Dijital Çağda Sanat ve Tasarım, 2018)
EN İYİ YABANCI FİLM OSCARI
93. Oscar ödüllerinde aldığı “En İyi Uluslararası Film Oscarı” ve aday olduğu başka pek çok film festivalinde de aldığı ödüllerle dikkati çeken “Druk” (Another Round), usta sinemacı Thomas Vinterberg’in etkili sinema diliyle seyirciyi ekran başına mıhlıyor. Film önemli düşünür Soren Kierkegaard’ın özlü sözleriyle açılıyor: “Gençlik nedir? Bir Rüya. Aşk nedir? O rüyada gördüğün şey”...
İstanbul Film Festivali’nin 40. Yıl programından bağımsız, “Oscar Özel Gösterimi” bağlamında gösterilen bu etkili ve düşündürücü film, dört lise öğretmeni Martin (Mads Mikkelsen), Tommy (Thomas Bo Larsen), Nikolaj (Magnus Milang) ve Peter’ın (Lars Ramthe) öğrencileri ve hayatla ilişkilerini anlatıyor.
PRİMATTAN İNSAN OLMAYA
İnsanlık primat geçmişinden uygarlaşma yolunda ilerlemiş olsa da, toplumların evrim şeması bağlamında, özellikle kapitalizmle yeniden özüne dönüş sinyalleri vermeyi uzunca bir süredir gündeminden çıkaramıyor. Bu amansız sürecin içine çok uzun olmayan bir parantez açan sosyalizm denemesi, iki kutuplu dünyanın acımasız rekabeti içinde, Karl Marks’ın komünizm bağlamındaki ütopyalarına ulaşamadan dünya üzerinde az yerde hükmünü sürdürüyor...
Batı medeniyeti reform ve rönesans ile bilim ve sanatta erken yol alarak gerçekleştirdiği teknolojik buluşlar aracılığıyla dünyanın arkaik ve masum coğrafyalarını kibirli genetiği ve emperyalist emelleriyle acımasızca sömürüp, oluşturduğu sermaye birikimiyle uğrunda çok kan döktüğü “steril ve uygar” yaşam tarzını oluşturdu. Gelişmemiş ülkelerde bir günde gerçekleşen olguların, ortalama bir batı ülkesinde bir yılda gerçekleşmesi hayal bile edilemez..!
Sanat insanı anlatır. Bu görece zenginlik ve istikrarlı yaşamın yarattığı travmalara, Thomas Vinterberg’in Oscar Ödüllü filmi “Druk” aracılığıyla tanıklık edebilmek olası. Özellikle 20. Yüzyılda teknoloji alanındaki baş döndürücü gelişmeler, konformist yaşam tarzı, dijital çağın yarattığı sanal dünyada gerçeğin illüzyona dönüşmesi, insan ilişkilerini daha karmaşık bir hale getirdi ve giderek robota dönüşen insanoğlu içinde yaşadığı gezegene de geri döndürülemeyecek zararlar vermeye başladı.
BATI TOPLUMLARINDA YABANCILAŞMA SORUNU
Filmin lise öğretmeni olan ana karakteri Martin, hem mesleğine, hem de ailesine yabancılaşmış, yalnız bir insana dönüşmüştür. Martin meslektaşı Nikola’nın yaşgünü yemeğinde, Norveçli psikoterapist Finn Skarderud’un teorisine göre kanındaki 0.05 seviyesindeki eksik alkolü fazlasıyla tamamlayınca, bu travmatik durum bilinçaltından bilince yükselir ve meslektaşlarına içinde debelendiği mutsuzluk girdabını itiraf etmesine neden olur. Aslında üç aşağı beş yukarı hepsi benzer sorunlardan muzdarip olan bu dört kafadar, günlük ortalama 0.05 promillik alkol kürüne başlayıp bulutların üzerinde uçmaya başlarlar. Bu süreçte hepsi geçici de olsa boğuştuğu sorunlardan kurtulmuştur... Palyatif her sorunun çözümünde olduğu gibi dört kafadarın macerası hüsranla sonuçlansa da, bu süreç Tommy dışında hepsine önemli deneyimler kazandırır.
MADS MIKKELSEN’DEN MÜKEMMEL DANS FİGÜRLERİ
İnsan ilişkilerini anlatmanın ve yorumlamanın en etkili yollarından birisi olan sinema sanatı, Thomas Vinterberg son filmi “Druk” aracılığıyla yukarıda özetlediğimiz süreci etkili bir sinema diliyle anlatarak, Oscar ödüllerinde “En İyi Yabancı Film” kategorisinde ipi göğüsledi. Özellikle sorgulayan seyirciler açısından görkemli bir seyirlik olan filmin başarısında, görüntü yönetmeni Sturla Brandth Grovlen’in İskandinav ülkelerinin melankolik atmosferini yansıtan görüntüleri ve oyunculuk performanslarının filmin öne çıkan artıları olduğunu vurgulayalım. Martin karekterini canlandıran Mads Mikkelsen’in filmin finalindeki müthiş dans figürlerinin ise görülmeye değer olduğunu da anımsatalım.