Memetcan Demiray
Bir ihtimal daha var, o da cinnet mi dersin?!
Hindistan'da hastalar yatacak yer bulamazken ABD'de "Komşunu aşıya getir, 50 doları götür!" kampanyaları yürütülüyor! Almanya "Covid karşıtları"na karşı gizli servisi harekete geçirirken aylar sonra ailesine kavuşan yaşlılar, sarılmayı yeniden öğreniyor. Ve tüm bunlar olurken ülkenin birinde insanlar, "tam kapanma" adı altında durduk yere "tatile çıkıyor", marketlerden harıl harıl içki stokluyor!
Komşunuzu aşılamaya götürüp 50 dolar kazanmaya ne dersiniz?! İlk bakışta şaka gibi görünen bu teklif, hafta içi ABD'de gerçek oldu! Detroit'te başlatılan kampanya, aşı konusunda korku ve tereddüt yaşayan insanları hedefliyordu. Buna göre komşusunu aşı olmaya ikna eden herkes, hastaneye götürdüğü kişi başına 50 dolar ödül kazanacaktı! Detroit Valisi Mike Duggan, "İyi Komşu" adını verdikleri teşvik programını açıklarken "Benim sorumluluğum burayı ülkenin aşıya en kolay ulaşılan yeri yapmak" diyordu.
Aynı gün bir başka haber, ABD'ye mart ayında 200 bine yakın mültecinin girdiğini ve yoğunluktan dolayı birçoğuna Covid-19 testi yapılamadığını duyuruyordu. Bu da sınır eyaletlerinde salgının patlayabileceğini gösteriyordu.
Demek ki boşuna değildi atasözleri!.. Komşu komşunun külüne muhtaç olduğu gibi "komşu"da pişen bize de düşüyordu!
ÖNCE TÜKÜR, SONRA SARIL!
Bu sırada Avrupa'da yaklaşan turizm sezonunun heyecanı yaşanıyordu. Birçok ülke, aşılanan ve Covid-19'u atlatanlara "seyahat özgürlüğü" tanımaya hazırlanırken, tur satın alanların "başıboş" gezenlere göre "daha güvende" olacakları vurgulanıyordu. Çünkü tam korumalı bir seyahat sigortası için "her şey dahil" bir otel rezervasyonu hiç fena olmazdı ve evet; sürüden ayrılanı virüs kapardı!
Kimi insanlar güneş ve deniz hayaliyle valizini toplayadursun, bazıları da gevşeyen önlemler sayesinde yeniden dostlarıyla, arkadaşlarıyla buluşmaya başlıyordu. Bunun için öncelikle gelen misafirin tükürüğünden numune almak şarttı! Sağ olsun evde yapılabilen pratik testler!.. Birkaç dakika sonra sonuç "negatif" çıkarsa kavuşma tamamlanacaktı!
Ama burada da bir sorun vardı. Böyle bir dost meclisine katılan yazar Sandra Winkler, insanların teste rağmen sarılıp öpüşmekten kaçındığını anlatıyordu. Üstelik salonun ortasında balgam çıkarır gibi tükürmeyi de komik buluyordu! O esnada günlük ölü sayısı 3500'e dayanan Hindistan'da boş hastane bir yana, cesetleri yakmak için krematoryum kalmadığı açıklanıyordu.
ASKERLER VE AJANLAR HAİN VİRÜSE KARŞI!..
Ama işte devletler tam da böyle kara günler için vardı! Nitekim Pakistan'da ordu, "Korona önlemleri"ni denetleme amacıyla sokağa iniyor, kamyonet kasasına doluşan otomatik tüfekli askerler Peşaver'de "Biz bize yeteriz!" mesajı veriyorlardı!
Sonuçta "su uyur, düşman uyumaz"dı ve Almanya da Covid-19'la mücadele kapsamında istihbarat teşkilatını devreye sokacaktı. Böylece internette virüs hakkında yalan haber ve komplo teorilerini yayanlara aman verilmeyecek, giderek yükselen "Korona protestoları"nın önü alınacaktı. Tıpkı atalarımızın dediği gibi... "Devleti yaşat ki millet yaşasın"dı!
İyi de Erfurt Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Cornelia Betsch, pandemi yönetiminde Alman hükûmetine güvenin yüzde 25'lere düştüğünü söylüyordu. Bundan ne anlaşılmalıydı?
ASIL TEMAS İŞ HAYATINDA
Son yaptığı araştırmanın sonuçlarını Die Welt gazetesiyle paylaşan Prof. Betsch, bir açılıp bir kapanmanın insanları kafa karışıklığına sürüklediğinden söz ediyor ve özellikle sonbahardaki "hafif kapanma"nın güven kırıcı olduğunu vurguluyordu. Güveni kırılan insanların kurallara daha az uyacağını hatırlatan Prof. Betsch, "Hangi kısıtlama kimler için geçerli? Toplumun yüzde 26'sı bunu bile net bilmiyor" diyordu. Şu durumda insanları hızlı aşılamayla motive etmek; hatta spor kulüpleri, dini vakıflar ve meslek örgütlerini de işin içine katarak kamuoyunu doğru bilgilendirmek lazımdı.
Peki ya "sokağa çıkma yasakları"na halkın bakışı?.. Prof. Betsch'e göre gün içinde işe gidip onlarca kişiyle temas eden insanlar, gece eve hapsedilmeyi son derece mantıksız bulmaktaydı. Dolayısıyla araştırmaya katılanların yüzde 45'i, kısıtlamaları bir şekilde aşıp (!) eşle dostla buluşmaya devam ettiklerini açıklamışlardı! Eh... Ne de olsa yasaklar çiğnenmek için vardı!
AŞI BİTTİ AMA BOL BOL GELECEK!
İşte dünya, böylesi bir ruh haliyle pandemi kaosunun içinde yalpalamaya devam ediyor. Gündemi takip etmek isteyen biri, önüne düşen her haberle afallıyor, ne düşüneceğini şaşırıyor.
Oysa çok uzaklarda, masal tadında diyarlar da var. Orada "tam kapanma", milyonlarca insanın uçaklara ve otobüslere akın etmesi, kiminin gecesi 2000 liraları bulan otel ve villalara, kiminin "memleketleri"ne "tatile gitmesi" anlamına geliyor!
Öyle bir "tam kapanma" ki inşaat sektörü tam gaz çalışırken minibüsler, metrolar tıka basa dolu; Ukrayna'dan gelen turist kafilesi çiçeklerle karşılanıyor! Aşı mı bitmiş, dert değil!.. "Sonra çok bol gelecek!" diye müjdeleniyor! Her şeyin toz pembe olduğu o diyarda tek "tam kapanma", bakkal ve marketlerin içki reyonlarını hedefliyor! İnsanlar nereden ve nasıl içki temin edeceklerini sosyal medyada araştırırken Tekel Bayileri Platformu Başkanı, haftanın en sıkı muhalifine, en popüler simasına dönüşüyor!
Komedi, fantezi, macera; hepsi bir arada!.. İnsanın "en kötü ihtimal" o diyarlarda yaşayası geliyor.