AB BİR YANILSAMA MI? ASLA AĞLAMAM !

“Asla Ağlamam”, günümüz Polonya’sında ortalama insanların yaşamlarından kesitler sunan ve bu süreci reşit olmasına çeyrek kalmış ergen Olka, annesi ve engelli erkek kardeşinin Polonya’daki sosyal konutlarındaki yaşamları üzerinden anlatıyor.

Sinemanın yaşamı yansıtma olanakları, bir sanatçı olarak yönetmenin dünyaya bakış açısını görüntüler aracılığıyla dışa vurmasına katkı sağlarken, okuma alışkanlığı edinememiş kitleler üzerinde etki sağlayan ve bilinçlendirici bir işleve de sahip bir sanat dalı olduğunu iddia etmek abartı sayılmamalı. Konvansiyonel sinema, Aristo’dan günümüze büyük kitlelerin hayatın kederlerinden sıyrılıp, arınmalarına ve tüketim kültürü ve burjuva toplumunun devamına hizmet etmesine de fırsat sağlarken; onun panzehiri bağımsız sinema ise görünen gerçeğin arkasındaki gerçekliğe de ayna tutuyor.

AB ÜYELİĞİ YANILSAMA MI?

40. İstanbul Film Festivali’nin Nisan ayı çevrimiçi programında “Çiçek İstemez” bölümünde yer alan bir film olan “Asla Ağlamam” (Never Cry), bu bağlamda ülkemizde de pek çok kişi için bir mit, bir ütopya gibi görülen Avrupa Birliği üyeliği yanılsamasına da bir ayna tutuyor. Batının ulaştığı uygarlık düzeyi ve sahip olduğu göreceli demokrasi şüphesiz, bu konularda eksikleri olan coğrafyalar açısından öykünme nedeni. Ayrıca kurallar topluluğu olan Batı ülkelerindeki ortak yaşama saygı ve kuralların işlemesindeki objektif tutumlar da öykünme nedenlerinden sayılabilir.

Diğer yandan gelin görün ki, bu çağdaş yaşam fantezileri çok uzun süre önce bu bağlamda emperyalizmin köprüsünden geçerek sermaye birikimini güçlendiren, sanayi devrimi, aydınlanma, düşünme ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda çoktan yol almış ülkeler için vaka-i adiyeden olsa da, gerek Polonya gerekse de bizim gibi ülkeler açısından AB üyeliği elde edilerek cennetin ayaklarınızın altına serildiği bir sanal dünyaya geçiş vizesi gibi algılanabiliyor.

GÜNÜMÜZ POLONYASI’NDAN İNSAN MANZARALARI

“Asla Ağlamam”, günümüz Polonya’sında ortalama insanların yaşamlarından kesitler sunan ve bu süreci ergenliğine çeyrek kalmış Olka (Zofia Stafiej), annesi (Kinga Preis) ve engelli erkek kardeşinin Polonya’daki sosyal konutlarındaki yaşamları üzerinden anlatıyor. Olka’nın tek derdi ehliyetini almaktır. İçinde yaşadığı yoksunluk koşulları ve asi tabiatı  annesiyle sürekli kavga etmesine neden olur. İrlanda’da liman işçisi olarak gurbette çalışan babasının, kendisine söz verdiği parayı beklemekte ve bu parayla hayalini kurduğu arabayı alacaktır. Ama Olka’nın evdeki hesapları çarşıya uymaz ve babası (Mariusz Witkowski) bir iş kazası gecikerek vefat eder. Ondan araba parası bekleyen kızı Olka’nın payına ise İrlanda’ya giderek babasının cenazesini memleketine geri getirmek düşer. Orada babasının bir kız arkadaşı, Sara’nın (Cosmina Stratan) olduğunu öğrenmesi ise cabasıdır.

Asla Ağlamam, günümüzde AB’nin yedeğine aldığı ama yaşam düzeyi olarak gelişmekte olan ülke statüsünden çıkamayan Polonya ve benzeri ülkeler açısından da turnusol kağıdı işlevi görüyor. Bu bağlamda AB üyesi olan gerek Polonya gerekse de İrlanda’nın yaşam seviyesi, gelişmiş AB ülkeleriyle kıyaslandığında sahip oldukları ortalama gelir düzeylerindeki düşüklük, genç Olka’nın cenazeyi almak için uğraşırken karşılaştığı bezdirici bürokrasi ve gençler arasındaki umutsuzluk gibi insan manzaraları yönetmen Piotr Domalewski’nin filminden ekranlara yansıyor.

Filmin tonlarına ve basık atmosferine uygun bir görüntü yönetmenliğiyle dikkati çeken filmde, özellikle genç Olka’yı oynayan Zofia Stafiej’in performansı oyunculuk açısından öne çıkarken; ele alınan karakterlerin sahiciliği ve sanat yönetmenliği başarısıyla oluşturulan mekanların öykünün ruhuna uygun şekilde yarattığı atmosfer duygusu, filmin artı yanları olarak öne çıkıyor.

PEK ÇOK FİLM FESTİVALİNE KATILDI

İspanya’dan Kanada’ya kadar pek çok film festivaline katılan “Asla Ağlamam”, Dublin Uluslararası Film Festivali’nde Zofia Stafiej’e “Michael Dywer Discovery ödülünü kazandırırken; ayrıca Polonya Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ödülünü, San Sebastian Film Festivali’nde de yönetmen Piotr Domalewski’nin “Yeni Yönetmenler Ödülünü” aldığını da ekleyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi