29. ULUSLARARASI ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ SONA ERDİ !

Ülkemizin kurumsallaşmış ve önde giden film festivallerinden olan, 29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali dün gece gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi. Yoğun bir programla gerçekleştirilen festivalde, 17 Eylül Cuma gecesi düzenlenen törende yaşam boyu onur ödülleri de verildi. Bu sene tiyatromuzun çınarı ve sinemada da, Ali Özgentürk’ün yönettiği Bekçi Murtaza” filmindeki gibi pek çok performansa imza atan Müjdat Gezen ile sinemamızın önemli oyuncularından aktris Hale Soygaziye yaşam boyu onur ödülü verildi.

Ülkemizin kurumsallaşmış ve önde giden film festivallerinden olan, 29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali dün gece gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi. Yoğun bir programla gerçekleştirilen festivalde, 17 Eylül Cuma gecesi düzenlenen törende yaşam boyu onur ödülleri de verildi. Bu sene tiyatromuzun çınarı ve sinemada da, Ali Özgentürk’ün yönettiği “Bekçi Murtaza” filmindeki gibi pek çok performansa imza atan Müjdat Gezen ile sinemamızın önemli oyuncularından aktris Hale Soygazi’ye yaşam boyu onur ödülü verildi.

Sinemamızın değerli oyuncusu ve unutulmaz oyunculuk performanslarına imza atan Meltem Cumbul’un sunduğu yaşam boyu onur ödülleri gecesi, Adana BB Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın açılış konuşmasıyla başladı. Gözlerinden ameliyat geçiren Müjdat Gezen, törene video mesaj ile katıldı. Ödülünü Festival Yürütme Kurulu Başkanı oyuncu Menderes Samancılar ile sahneye gelen oyuncu Erkan Kolçak Köstendil’e Anadolu Rock’ın efsane ismi Cahit Berkay verdi.

Yaşam Boyu Onur Ödülünün diğer sahibi ise sinemamızın ünlü ve başarılı oyuncusu Hale Soygazi oldu. Sinemaya girdiği yıllarda hem güzel fiziği hem de eğitim seviyesiyle dikkati çeken Soygazi; geçtiğimiz günlerde ölüm yıldönümü olan sinemamızın efsane oyuncularından Tarık Akan gibi, önce salon filmlerinde yer aldı. Sinema yaşamında bir dönüşüm de geçirerek “Maden”, “Bir Yudum Sevgi” gibi önemli ve toplumsal içerikli filmlerde de rol aldı. Soygazi’ye ödülünü, sinema ve tiyatromuzun önde giden oyuncularından Halil Ergün verdi.

Festivalin ulusal yarışma filmleri hakkındaki izlenimlerimizi daha önce yazmıştık. 17 Eylül Cumartesi günü bu filmlerin bazıları tekrar edilirken, dikkat çeken filmler arasında Biket İlhan’ın yönettiği bir belgesel film de vardı: “Dr. Besim Ömer Paşa: Bir Hekimin Anıları”... Sinemamızın deneyimli ve kıdemli yönetmenlerinden  Biket İlhan, alışık olduğumuz kurmaca filmlerinin dışında bu defa bir belgesel filme imza atmış. Filmin ana malzemesi olan Dr. Besim Ömer Akalın Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayan modernleşme hamlelerini, özellikle tıp alanına yayarak; ülkemizde hem kadın doğum uzmanlığı, hem ebelik ve hemşirelik hem de hasta bakıcılık statülerinin, batılı, medeni ülkelerdeki seviyeye çıkarılmasında büyük bir hizmet yerine getirmiş.

Biket İlhan’ın filminde aynı zamanda Besim Ömer Paşa tarafından reforme edilen Kızılay’ın (Hilal-i Ahmer Cemiyeti) gelişme süreçleri de öne çıkıyor ve filmin gösterimine yoğun bir Kızılay personeli ilgisi de dikkati çekiyordu. İlhan, tarihimizin tıp alanındaki bu önemli figürünün yaşamını anlatırken belgesel sinemanın klasik dilini tercih etmiş, aynı zamanda canlandırmaya da yer vermiş Dr. Besim Ömer Paşa canlandırmalarını Bahtiyar Engin’e emanet etmiş. Devlet arşivşerinin desteğiyle  de zengin yazılı ve görsel belgeleri filminde kullanan İlhan’ın, temiz ve derdini yalın bir biçimde anlatan filmi; canlandırmaya gerek var mıydı sorusunu da akla getiriyor.

Yazımıza 29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Yarışması’nda ödül alanları anımsatarak noktayı  koyalım. Siyad En İyi Film “Çilingir Sofrası”; Ulusal Belgesel Film Yarışması En İyi Film Ödülü “Köşe Başı Beklerim”; Film-Yön En İyi Yönetmen “Cem Demirer”; Umut Veren Genç Erkek Oyuncu “Denizhan Akbaba”; Umut Veren En İyi Kadın Oyuncu “Mina Akbaba”; Yardımcı Erkek Oyumcu “Alihan Kaya”; Yardımcı Kadın Oyuncu “Ece Demirtürk; En İyi Kurgu “Selda Taşkın&Henrique Cartaxo; En İyi Sanat Yönetmeni “Gülay Doğan”; En İyi Görüntü Yönetmeni “Engin Özkaya”; En İyi Müzik “Taner Yücel”; En İyi Erkek Oyuncu “Ahmet Rıfat Şungar&Barış Gönenen”; En İyi Kadın Oyuncu “Ece Yüksel&Aslıhan Gürbüz”; En İyi Senaryo “Ziya Demirel&Nazlı Elif Durlu”; En İyi Yönetmen “Ziya Demirel”; En İyi İzleyici Ödülü “Suna”; Jüri Özel Ödülü “Kabahat”; En İyi Film “ Ela İle Hilmi be Ali”.

NEMAYI DÖNÜŞTÜREN ADAM: JEAN-LUC GODARD VEFAT ETTİ !

Jean Luc Godard, sinema tarihinin önde giden yönetmenlerinin başında gelir. Godard, Andre Bazin öncülüğündeki önemli sinema yayını Cahiers du Cinema’da önceleri sinema yazıları yazıyordu. Daha sonra Fransa’da 1959’da ortaya çıkan ve sinema sanatının anlamını ve dilini kökten değiştiren, 1960’larda dünya sinemasında fırtına gibi esen Yeni Dalga (La Nouvelle Vaque) akımının kurucularından ve en etkili ismi oldu; sinema sanatına büyük ve yeni ufuklar açtı.

Sinema sanatı, 1959’da Fransa’da ortaya çıkan ve kuramsal zemini önemli sinema kuramcısı Andre Bazin’in oluşturduğu “Yeni Dalga” (La Nouvelle Vague) ile devrimci bir dönüşüme girdi. Andre Bazin ile aralarında başta Jean-Luc Godard ve François Truffaut’nun olduğu genç sinema yazarları,  Bazin’in çıkardığı “Ouiers de Cinema” isimli sinema dergisinde eleştiri yazıyorlardı. Fransa’da seyirci sayısında düşüş olması nedeniyle yeni arayışlar içinde olan yapımcıların ticari zekanlarından da yararlanarak yönetmenliğe geçip film üretmeye başladılar. Yeni Dalga Sinema Akımının en ayırt edici özelliklerinin başında, eleştirel açıdan anlam yaratma sorumluluğunun tümünün yönetmende olduğu Auteur Yönetmen anlayışının gelmesidir.

Özellikle 1950’lere kadar ağırlıklı konvansiyonel sinemanın egemen olduğu sinema dili,  Jean-Luc Godard Tarafından radikal değişimler geçirdi ve bazı eleştirmenler sinemayı Godard öncesi ve sonrası diye ikiye ayırdılar.

Jean Luc Godard, sinema tarihinin önde giden yönetmenlerinin başında gelir. Godard, Andre Bazin öncülüğündeki önemli sinema yayını Cahiers du Cinema’da önceleri sinema yazıları yazıyordu. Daha sonra Fransa’da 1959’da ortaya çıkan ve sinema sanatının anlamını ve dilini kökten değiştiren, 1960’larda dünya sinemasında fırtına gibi esen Yeni Dalga (La Nouvelle Vaque) akımının kurucularından ve en etkili ismi oldu; sinema sanatına büyük ve yeni ufuklar açtı. 

Godard’ın, konvansiyonel sinemanın aks atlamayan, sarsıntısız kamera kullanımı, mutlak yönetmen kontrolündeki mizansen gibi unsurlarda radikal değişiklikler yaptığı “Serseri Aşıklar” (A Bout De Souffle-1959), akımın başlangıç filmi kabul edilir. Godard’ın filmleri arasında öne çıkanlara örnek vermek gerekirse, “Küçük Asker” (Le Petit Soldat-1960), “Kadın Kadındır” (Une femme est une femme-1961),  Evli Bir Kadın (Une Femme Mariée-1964), Çılgın Pierrot (Pierrot le Fou)-1965), “Onun Hakkında Bildiğim İki Üç Şey” (Deux ou trois choses que je sais d’elle-1967), Çinli Kız (La Chinoise-1967), “Haftasonu” (Weekend-1967), “Bir Artı Bir” (One Plus One-1968), “Pravda” (1969) ve Her şey Yolunda (Tout va bien-1972) filmlerinin isimleri sayılabilir.

Yeni Dalga'nın gelişmesinde Fransız sinemasındaki sanat filmi geleneği de alt yapı oluşturmuştur. Bu dönemde Fransa'da 437  salonda sanat filmleri gösterilmekte ve bu salonlardan 186'sı Paris'te bulunmaktadır. Bu akımın başlıca öncüleri arasında yer alan François Truffaut, Jean-Luc Godard, Éric Rohmer, Claude Chabrol ve Jacques Rivette, Fransız sinema dergisi “Cahiers du cinéma” ya film eleştirileri yazarak daha önce vurguladığımız gibi sinemaya başlamışlardır.

Yeni Dalga yönetmenlerinin genellikle üç grupta toplandığı görülür:

1- Cashier du Cinema çevresinde toplananlar: Claude Chabrol, François Truffaut, Jean-Luc Godard, Jacgues Rivette, Eric Rohmer, Jacquees Doniol,-Velcroze gibi gençler.

2- Seine’nin Sol Yaka sinemacıları: Bu isimde adlandırılan Georges Franju, Agnes Varda, Alain Resnais, Jacgues Demy, Chris Marker, Jean Rouch, Jacques Rozier.... Bu yönetmenler sol görüşlü olarak tanınmaktaydılar. İlk iki grubun ortak özelliği tecimsel yöntemden uzak durmaları, sinema eğitimlerini belgesel- kısa filmlerle ve Sine Kulüp ve Sinematek’te film izleyerek yapmış olmalarıdır.

3- Profesyonel Sinemadan Gelenler: Sinemada asistan, senaryo yazarı olarak çalışan, yönetmenliğe geleneksel kurumundan gelen Roger Vadim, Louis Malle, Alexandre Astruc... gibi sinemacılar.

KAYNAKLAR:

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi