Bülent Vardar
Sinemamızın gizli kahramanları: görüntü yönetmenleri
Bugün görüntü yönetmenleri üzerine yazmak istememin nedeni ülkemizin önemli görüntü yönetmenlerinden olan Erdal Kahraman’ı, geçenlerde ve daha çok genç sayılabilecek bir yaşta kaybetmemiz… Diğer yandan benim de görüntü yönetmeni olmam ve akademik uzmanlığımın sinematografik ve videografik görüntü olması da böyle bir yazıya motivasyon oluşturdu.
Sinema, fotoğrafın mirasına hareketi ekleyen ve 20. Yüzyılın sanatı olarak kabul edilen büyük bir sanat dalı oldu. Sinema’nın 1895 yılında Fransız Auguste ve Louise Lumiere kardeşlerin, Cinematographe isimli aygıtıyla bulunduğu kabul edilse de Amerikalı ünlü kaşif Thomas A. Edison, Alman Max ve Emile Skladanowsky Kardeşler daha önce hareketli görüntü kaydetme teknolojisini bulmuşlardı. Edison, Kinetographe ve Kinetoscope’u; Skladanowsky Kardeşler de “Bioscop”u keşfetmişlerdi. Sinema gibi önemli bir buluşun Lumiere Kardeşler’e ithaf edilmesinin nedeni ise, Cinematographe’ın daha hafif, mekanik olarak çalışan ve aynı zamanda filmi çeken ve gösterebilen özelliklere sahip olmasıydı.
Sinemanın ilk yıllarında çekilen filmlerde yönetmenlik statüsü yoktu. Kameraman film çekimi için gerekli işlemleri yapardı. Hatta sinemayla öykü anlatılabileceği keşfedildikten sonra, kameraman yönetmenin işlevini yerine getiriyor, oyunculara “misencene” veriyordu. Süreç, film sanatının öncelikli sanatçısı yönetmeni ortaya çıkardıktan sonra, onun kafasında, hayallerinde olan dünyanın, atmosferin görüntüler aracılığıyla somut ve estetik hale gelmesini sağlayan görüntü yönetmenliği de ortaya çıktı. Bu sürece hayat veren sanatçılara artık kameraman değil, görüntü yönetmeni (DOP) denilmeye başlanmıştı.
Sinemamızda Kameramanlıktan Görüntü Yönetmenliğine
Ülkemiz sinemasında kameramanlar, görüntü yönetmenliği kavramının Batı sinemasında yerleştiği dönemlerde bile, kendilerini uzun bir süre görüntü yönetmeni olarak tanımlamadılar. Bu kavrama karşı biraz mahcup, mesafeli bir tavır takındılar. Gerçi sinemamızın gayrimüslim kameramanları Kriton İlyadis, Yuvakim Filmeridis’in ünvanları “foto direktörü” olarak geçerdi… Ömer L. Akad’ın yönettiği, önemli edebiyatçımız Atilla İlhan’ın senaryosunu yazdığı ve Yuvakim Filmeridis’in görüntü yönetmeni olduğu “Yalnızlar Rıhtımı” (1959), Türk sinemasında biçimsel açıdan erken dönem baş yapıtlarından birisidir.
Ülkemiz sinemasında kameramanlar, görüntü yönetmenliği kavramının Batı sinemasında yerleştiği dönemlerde bile, kendilerini uzun bir süre görüntü yönetmeni olarak tanımlamadılar. Bu kavrama karşı biraz mahcup, mesafeli bir tavır takındılar. Sinemamızın gayrimüslim kameramanları Kriton İlyadis, Yuvakim Filmeridis’in ünvanları “foto direktörü” olarak geçerdi…
Bugün görüntü yönetmenleri üzerine yazmak istememin nedeni ülkemizin önemli görüntü yönetmenlerinden olan Erdal Kahraman’ı, geçenlerde daha genç sayılabilecek bir yaşta kaybetmemiz… Diğer yandan benim de görüntü yönetmeni olmam ve akademik uzmanlığımın sinematografik ve videografik görüntü olması böyle bir yazının motivasyonunu oluşturdu.
Erdal Kahraman’la sinemamızda görüntü yönetmenliğini yaptığı bir film ile yollarımız kesişti. Sinemamızın önemli yapıtlarına senarist olarak imza atan yazar, yapımcı ve yönetmen Fehmi Yaşar’ın yönettiği ilk ve tek filmi olan Camdan Kalp (1991) ile… Ben ve kardeşim, filmin aydınlatma işlemini üstlenmiş ve filmin görüntü ekibiyle çalışıyorduk. Filmin oyuncu ve çekim ekibi kadrosu ise efsaneydi. Büyük oyuncu Genco Erkal, değerli oyuncular Deniz Gökçer, Şerif Sezer, Zeynep Irgat, Jülide Kural ilk akla gelen oyuncular olurken; 90 sonrası Türk sinemasını inşa eden önemli isimlerin başında gelen yönetmen Zeki Demirkubuz ve kadın yönetmenlerimizin öncülerinden Seçkin Yasar reji asistanlarıydı… Filmin sanat yönetmeni ise Jean Luc Godard’ın da sanat yönetmenliğini yapmış bir Fransız’dı… Sektörün önemli ışık şeflerinden Ali Salim Yaşar da aydınlatma yönetmeniydi. Döneminin önemli bir filmi olan Camdan Kalp’in çekimleri; İstanbul, Kars ve Göle’de gerçekleştirilmişti.
Türk Sinemasında Dramatik Aydınlatma Dönemi
Dönem, Türk sinemasında dramatik aydınlatmanın yeni yeni uç vermeye başladığı bir dönemdi… Erdal Kahraman ve çağdaşları olan görüntü yönetmenleri Aytekin Çakmakçı, Ertunç Şenkay, dramatik aydınlatma yerine doğalcılık demeyi tercih ediyorlardı. Erdal Kahraman çok titiz ve detaycıydı. Filmin yapımcıları ve Moda Sinemasının işletmecileri de olan Yücel Özgür ve Fehmi Yaşar da öyleydiler… Filmin çekilen kopyaları döneminin en önemli film laboratuvarı Sinefekt’de günü gününe yıkanıyor, seyrediliyor ve çekimlere devam ediliyordu.
Filmde kullanılan ışık filtreleri, sanırım o güne kadar Türk sinemasında kullanılan en zengin filtre malzemesiydi. Güçlü bütçesi, yönetmen ve yapımcıların toleransı Erdal Kahraman’a, sinemamızda çok az görüntü yönetmeninin kullanabildiği uzun süreleri aydınlatma tasarımı için kullanma olanağı da vermişti. Şüphesiz sonuçta yönetmen Fehmi Yaşar’ın kafasındaki atmosferi yaratan bir biçim ve estetik görüntüler ortaya çıktı.
Yönetmen-Görüntü Yönetmeni İş Birliği
Sinema tarihi boyunca çekilmiş pek çok büyük filmde, yönetmen ve görüntü yönetmeni iş birliği dikkati çekmiştir. Orson Welles’in muhteşem filmi “Yurttaş Kane”de (Citizen Kane-1941) büyük görüntü yönetmeni Greg Toland’la işbirliği; efsanevi “Baba” (The Godfather-1972) filmleri serisinde yönetmen Francis Ford Coppola’nın, ünvanı “karanlıklar prensi” olan görüntü yönetmeni Gordon Willis ile ilişkisi, büyük yönetmen Bernardo Bertolucci’nin “Son İmparator” (The Last Emperor-1987) ve “Konformist” (Il Conformista-1971) filmlerinde görüntü yönetmeni Vittorio Storaro ile ilişkisi, büyük yönetmen Stanley Kubrick’in “Otomatik Portakal” (A Clock Work Orange-1971) filminde görüntü yönetmeni John Alcott ile ilişkisi ya da “7” (Seven-1995) filminde yönetmen David Fincher’ın görüntü yönetmeni Darius Kondhji ile ilişkisi gibi… Bizim sinemamızdan ise “Selvi Boylum Al Yazmalım” (1977) filminde Atıf Yılmaz’ın görüntü yönetmeni Çetin Tunca ile; yönetmen Yavuz Turgul’un “Muhsin Bey” (1987) filminde görüntü yönetmeni Aytekin Çakmakçı ve “Eşkiya” (1996) filminde görüntü yönetmeni Uğur İçbak’la ilişkileri gibi…
Erdal Kahraman’ın yolu daha sonra sinemamızın farklı ve kişisel dünyalarıyla öne çıkan Şerif Gören, Atıf Yılmaz, Başar Sabuncu, Tunç Başaran, Ömer Kavur, Handan İpekçi gibi önemli yönetmenleriyle de kesişti. Sinemamızın farklı dönemlerinde yapılmış nitelikli filmler “Beyoğlu’nun Arka Yakası”, “Katırcılar”, “Kaçamak”, “On Kadın, “Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç”, “Arkadaşım Şeytan”, “Polizei”, “Zengin Mutfağı”, “Abuk Sabuk 1 Film”, “Uçurtmayı Vurmasınlar”, “Eylül Fırtınası, “Gizli Yüz”, “Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey”, “Akrebin Yolculuğu, “Kuşatma Altında Aşk”, “Nihavend Mucize”, “Büyük Adam Küçük Aşk”, görüntü yönetmenliğini yaptığı filmler arasındadır.
Sonsuzlukta ışıklar içinde olsun!..