Bülent Vardar
Edebiyat dünyamızdan sinemaya da dokunan bir yıldız kaydı
Sinemanın, 20. yüzyılın sanatı olmasına karşın, ondan önceki sanatlar müzik, resim, edebiyat gibi “büyük ve derinlikli” bir sanat dalı olması zaman almıştır. Edebiyattan esinlenmek ya da uyarlamalar aracılığıyla yararlanmak sinema sanatının, özellikle anaakım sinemanın kullandığı bir yol olmuştur. Türkiye’de bu yolda Adalet Ağaoğlu’nun katkısı minnetle hatırlanacak düzeydedir.
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Adalet Ağaoğlu, uzun ömrü boyunca ülkemizin edebiyat yaşamında öne çıkan yazarlardan biri oldu. Yapıtları kuşaklar boyunca okundu ve okunmaya da devam edecek. Özellikle toplumsal hafızamıza kazınan “Ölmeye Yatmak”, “Fikrimin İnce Gülü” ve “Bir Düğün Gecesi” isimli romanları ülkemizin toplumcu edebiyat örnekleri arasında baş köşede yer aldı.
Adalet Ağaoğlu’nun “Bir Düğün Gecesi” (1979) romanı, toplumsal yaşamımızın bir turnusol kağıdı olma özelliğiyle 1970’lerde Sevgi Soysal’ın “Yenişehir’de Bir Öğle Vakti” (1973) ve Vedat Türkali’nin “Bir Gün Tek Başına” (1974) romanlarıyla birlikte 12 Mart’tan, 12 Eylül İhtilaline doğru giden süreçte ülkemizin toplumsal dinamiklerinin izini sürerken, kolektif bilinçaltının da fotoğrafını çekiyordu.
Fikrimin İnce Gülü Sinemaya da Uyarlandı
Adalet Ağaoğlu’nun “Fikrimin İnce Gülü” isimli yapıtı sinemaya da uyarlandı ve “Fikrimin İnce Gülü-Sarı Mercedes” (1992) ismiyle Türk-Fransız-Alman-İsviçre ortak yapımı olarak sinema filmi oldu. Filmin konusunu kısaca anımsatırsak: Almanya’ya göç etme furyasından faydalanan Bayram, bir gün Almanya’ya gidip yoksulluktan kurtulmanın hayallerini kurmuştur. Bu fırsat eline geçtiğinde ise yeni vatanına koşar adım gider. Almanya’da çalıştığı yıllarda en büyük hayali ise Mercedes marka bir otomobil alıp zamanı geldiğinde eve dönmektir. Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye girdikten sonra doğup büyüdüğü köye, Ballıhisar’a giden Bayram’ın, dönüş yolunda evdeki hesabı çarşıya uymaz. Eve dönüş yolunda pek çok zorlukla karşılaşan Bayram, bir insan gibi ilişki kurduğu ve çok sevdiği sarı Mercedes’iyle bu süreçte oldukça hırpalanır…
Ağaoğlu, salt ulusal göç bağlamında olmayan köyden kente göçü, aynı zamanda yabancı ülkelere de göç etmek zorunda kalan insanlarımızın sorunlarını ele alıp kara mizahla yoğurduğu “Fikrimin İnce Gülü” isimli romanında yansıtmıştır. Adalet Ağaoğlu romanında yabancılaşma olgusuna yoğunlaştığı kadar, içe dönük bir yolculuğu da anlatır.
İlk Yol Romanı
Edebiyat eleştirmeni ve inceleme yazarı olan Asım Bezirci’nin roman hakkındaki düşünceleri ise şöyledir: Anadolu köylüsünün Avrupa’ya gidip, ilim, irfan ve görgü kazanmış olarak döneceğini sananlara kafasında hâlâ ‘uygarlık eğitimi veren bir Batı dünyası’ hayalini yaşatanlara, köylüye ve köylünün bugünkü çürümüş, bozulmuş, değişmiş toplumsal ve moral düzenine yaslanarak bir şeyler yapabileceğini sanan kişilere de bilinçli bir cevap niteliği taşıyor… Gurbet ellerde emeğini maddeye çevire çevire sonunda hem insanlığa, hem de yetiştiği topluma yabancılaşan, Anadolu insanının dramatik yaşam öyküsünü mizahî yergilerle iyi anlatıyor. (Aktaran: Kamuran Eronat, Adalet Ağaoğlu’nun “Fikrimin İnce Gülü” Adlı Romanının İncelenmesi, Belleten, 2005-1, s.95) Ağaoğlu, aynı zamanda 12 Mart Muhtırası’ndan sonra oluşan travma ve o süreçteki Türkiye panoramasının resmini de okuyucuya yansıtmış ve Fikrimin İnce Gülü, Türk edebiyatının “ilk yol romanı” olarak da kabul edilmiştir.
Sinemanın, 20. Yüzyılın sanatı olmasına karşın, ondan önceki büyük sanatlar müzik, resim, edebiyat gibi “büyük ve derinlikli” bir sanat dalı olması zaman almıştır. Edebiyattan esinlenmek ya da uyarlamalar aracılığıyla yararlanmak sinema sanatının, özellikle anaakım sinemanın kullandığı bir yol olmuştur. Bu süreç ise sancısız değildir. Bu sorunlu süreç “Fikrimin İnce Gülü”nün sinemaya uyarlanmasında da oluştu ve Adalet Ağaoğlu, film uyarlamasının romanına ihanet olduğunu düşünerek filmin yönetmeni Tunç Okan’a tepki göstermişti: Hiç sevmedim filmi. Herkesin sandığı gibi yönetmen romanımı adım adım izlemediği için değil, tam tersine, adım adım izleyip de kendisi hiçbir yaratıcılık göstermediği için. Adam hem romanı adım adım izliyor, hem de yazarın dünyaya bakışını siliyor, onun anti-militer tavrını yok ediyor. Bayram’ı Bayram yapan şeylerin en önemlileri yok edilince, orada herkesi gıdıklayan bir (Almanya İşçisi) kalmış… (Aktaran: Kamuran Eronat, Adalet Ağaoğlu’nun “Fikrimin İnce Gülü” Adlı Romanının İncelenmesi, Belleten, 2005-1, s.95) Diğer yandan sinemada edebiyat uyarlamaları, tek başına bir yazının konusu olacak kadar da önemli bir olgu.
Film Pek Çok
Ödül Aldı
Adalet Ağaoğlu’nun “Fikrimin İnce Gülü” romanından, Tunç Okan’ın yönettiği ve beyazperdeye uyarlanan film pek çok önemli festivalde ödül almıştı. Bu ödülleri anımsatırsak: 29. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde (1992) “En İyi Yönetmen”,”En İyi Kurgu”, “En İyi İkinci Film”; 5. Ankara Film Festivali’nde (1993) “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Görüntü Yönetmeni”; 1992’de Kültür Bakanlığı’ndan “Sinema Başarı” ödülünü ve 7. Altın Koza Film Festivali’nde de (1993) “En İyi Film Müziği” ve “En İyi 3. Film” ödüllerini kazanmıştır. Filmin başrolünde ise ayrıksı karakterleri başarıyla canlandıran İlyas Salman’ın, Bayram karakterini ete kemiğe büründürdüğünü vurgulayalım.