25 Eylül günü gerçekleştirilen, “Kobani Eylemleri” soruşturması kapsamında yapılan göz altıları ve sonrasında yaşananları anlamsız buluyorum.
Tam altı yıl sonra yapılan gözaltılar “Türkiye Cumhuriyeti unutmaz!” açıklamalarına rağmen anlaşılır değil.
HDP’li belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyum atanması, Kürt vatandaşların tercih haklarını yok saymakla birlikte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının devlete olan güvenlerini de zedelemektedir. Terörle bağlantılı olan kişilerin en başından seçime girmemesi veya süreçte bir bağlantı tespit edilmişse meclis yoluyla yeni bir başkan seçilmesinin çok daha adil olacağını defalarca dile getirdik.
Vakti zamanında mevcut iktidar tarafından çeşitli bahanelerle yıpratılmaya çalışılan Tayyip Bey’in böyle bir şeye nasıl izin verdiğini anlamak mümkün değil. Git gide vatandaşın gerçeğinden uzaklaşmasını üzülerek izlemekten başka bir şey gelmiyor elimden. “Sayın Cumhurbaşkanım” diye başlayan süslü cümlelerim olmadı hiç ama eminim hiç biri yaşadığım hüznü yaşamadı.
“HDP ile REFAH Partisi’ni aynı kefeye mi koyuyorsun?” itirazlarının geleceğini de tahmin edebiliyorum. Elbette çok farklı siyaset anlayışları var. HDP’yi masum filan ilan etmeye de niyetim yok, bunu baştan belirteyim.
Fakat yaşananlar hukuki olarak adil değil. Bu işler, seçmen iradesini yok sayma ve seçmeni siyasi tercihinden dolayı cezalandırmayla olmaz… Bundan birkaç yıl önce kayyum atanan bir ilimizde bir grup vatandaşla sohbet etmiştik. Kayyumun çalışmalarından memnun olmalarına rağmen, HDP’ye oy verdiklerini söylediklerinde “Neden?” diye sormuştum. Bana “Çünkü kendimize oy veriyoruz.” demişti.
Lütfen söyleyin; böyle davranmakla, bu şekilde düşünen Kürt vatandaşları kazanabilir miyiz?
Bu tür hamlelerin siyaseten geri dönüşü hiçbir zaman olumlu netice vermedi ki şimdi versin. Adeta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde uygulanan siyaset, bir genel seçim öncesi uygulanıyor gibi.
Bir taraftan, muhalif olan TV kanallarına verilen karartma cezaları, gazetecilere verilen cezalar… Ekonomik zorluklarla ve Covid19’la mücadele eden biz vatandaşlar için yorucu ve yıpratıcı bir süreç.
Elbette komşusu- arkadaşı endişe içinde iken mutlu ve huzurlu olabilenler de var. Yıllar önce “Neden yasaklardan şikâyet ediyorsunuz? Bakın, camiler açık.” diyenlerin karşılığı bu dönemde de var elbette.