TUZAK AYAKLARA DOLANIR
İktidar ve ortağı ile bu ortaklığa iştirak eden yancıları yeni bir yol ayrımında. Zaten iktidarlar seçimlere zaman varken Seçim Kanunu’nu kurcalamaya başlarsa, yeni bir dönemin başladığını anlar ahali.
Daha düne kadar sadece isimlerini bildikleri, partilerinin adından, amblemlerinden habersiz insanlar, “Herhalde bunları seçime sokmayacaklar” demeye başladı.
Bugün itibariyle anketlerde bir patlama göstermeyen, mevcut ittifaklardan hangisine katılsa durumu çok da değiştirmeyecek gibi görünen iki yeni parti, iktidardan daha çok konuşuluyor sokakta.
Hatalarından ders almamayı siyasi kabadayılık zanneden iktidar, ortağı ve iştirakçilerinin önünde İYİ Parti gerçeği apaçık duruyor oysa.
Meral Akşener’in MHP içinde sonuna kadar verdiği mücadelelerin ardından kurmaya zorlandığı parti de engellenmiş, seçimlere sokulmamak istenmiş ancak bu plan Kemal Kılıçdaroğlu hamlesiyle suya düşmüştü.
O yüzdendir daha kimse talep dahi etmeden tek lider, tek manşet, tek fotoğraf, tek haber basını, CHP’nin, Babacan ve Davutoğlu’na vekil desteği verip vermeyeceğini tartışıyor, dertleniyor.
Ahmet Davutoğlu da Ali Babacan da aşama aşama muhalefetin dozunu arttırıyor. Ancak iktidar yanıt vermiyor, soruları yanıtlamıyor. Nedeni, yok sayma oyunu. Yok sayınca bu da geçer sanılıyor.
Tutar mı, zor.
Tuhaf bir tarih yazıyor AK Parti. Varoluş hikayesiyle bu kadar çelişen tarih az bulunur. Geriye dönüp bakıldığında yollar, köprüler, hastaneler bir tarafa konur da ilkeler, uygulamalar, zulümler unutulmaz, yıllarca da konuşulur. Tarihlerinin son sayfalarını, kendilerinin bile okumak istemeyeceği meziyetlerle dolduruyorlar.
KURULAN TUZAĞA DÜŞMEK
Aslında kendi tuzaklarına ayaklarının dolandığının farkında değiller. Daha hazin olanı henüz yaşanmadı. Bu kadar sınırsız yetkinin, yönetme hovardalığının, hukukun, onun üstünlüğünün, güvenlik güçlerinin, polisin, bekçinin ve sayın yetkilerinin kendilerine karşı da kullanılabileceğini görmüyorlar.
“SU BİLE VERMEYİN” TALİMATI
Ve adalette, emniyette kibirli yönetim hovardalığını zirveye taşıyorlar. Son örnek Müyesser Yıldız. Bu ülkede adı ajanlıkla anılması imkansız bir gazeteciyi evinden sabah alıyorlar, emniyette su bile vermiyorlar. Su vermemek bir talimatın sonucudur. “Su bile vermeyin” iyi bir şey değildir. Kötüdür, kötü. Müyesser’e değil, o talimatı verene daha çok üzüldüm. 16 ay Silivri damlarında FETÖ’nün zulmünü yaşamış Müyesser sinmez.
KAYYUM PARTİSİ
Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğini hukuksuz biçimde sonlandırmak, HDP’yi sokağa çıkarmak için kayyum partisine dönüştürmek, rekor sayıda vekili hapse atmak yeni Türkiye mi? Bence eski Türkiye.
ERDAL İNÖNÜ HASAN MEZARCI’YA NEDEN SAHİP ÇIKTI?
Ve o eski Türkiye gösterildiği gibi inandırıldığı gibi kötü değil. Türkiye’nin ikinci adamı İsmet Paşa’nın oğlu Erdal İnönü’yü hatırlayalım.
Büyük Millet Meclisi’nde, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığını gizlemeyen, alenen söyleyen bir milletvekili; Hasan Mezarcı. Dokunulmazlığı kaldırılsın isteniyor. Erdal İnönü hem demokrasi hem de zarafet dersi vererek karşı çıkıyor 25 yıl önce:
“İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın birçok konuşması, başta büyük Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların fikirlerine ve amaçlarına karşı bir anlayış içinde olduğunu gösteriyor. Böyle bir anlayış benim siyasal görüşlerime taban tabana zıttır. İnanıyorum ki, toplumumuzun büyük çoğunluğunun sağlıklı değerlendirmesiyle de çelişmektedir. Ancak bu fikirlerin yanlışlığını göstermek, milletvekili dokunulmazlığını kaldırmakla olmaz. Atatürk ve arkadaşlarının Türkiye’de gerçekleştirdikleri devrimlerin açtığı yolda yürüyen kuşakların yılmayan çabaları, bugün ülkemizde bütün kurum ve kurallarıyla işleyen bir çağdaş demokrasiyi hayata geçirmektedir. Böyle bir demokrasinin temel niteliklerinden biri olan düşünce özgürlüğü, tamamıyla karşısında olduğumuz fikirlerin bile söylenmesine izin vermekle kendini gösterir. Bu nedenle İstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı’nın dile getirdiği ters fikirler yüzünden dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı oy verdim.”
Rahmetli Erdal İnönü’yü o gün hiç anlamayanlar olduğu gibi bugün de anlamayanların olması normal. Ama şunu görelim, düşüncesinde sapma da yok tuzak da yok. ‘Bana böyle sana öyle’ taksimi demokrasinin kaldırabileceği bir ağırlık değil.
Dedik ya yol ayrımı. Tuzak kurdukça ayaklara dolanır, hesap yaptıkça bozulur.